🐯 Ahzap 59 Nur 31 Suresi Meali

EmekliAdmin. 19 Nis 2013. #1. “. Maide Suresi, Kuran'ın 5. suresidir. 120 ayet, 2837 kelime ve 11892 harften oluşur. 114. ayetinde geçen sofra (Arapça okunuşu maide), sureye adını verdi. Rivayete göre sure Hicri 6. yılda Hz. Muhammed'in Mekkelilerle yaptığı Hudeybiye Antlaşması'ndan sonra nâzil olmaya başladı. Budurumu bilen Allah,nur suresi nasıl giyinmelerini nasıl davrnamalarını anlatırken,nur suresi 31.ayette de erkeklerin nasıl onurlu davranış Kur'an Ayeti Ahzap suresi 59 da Rabbimiz/tasarımcımız,Bizi yaratan ve bizden iyi bilen Allahımız şöyle buyurmuştur: Ahmet Tekin Meali. Ey Peygamber! 1 ayet: Ey Peygamber, Allah'tan sakın, kafirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. 2. ayet: Sana Rabbinden vahyedilene uy. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. 3. ayet: Allah'a tevekkül et; vekil olarak Allah yeter. 4. ayet: Allah, bir adamın kendi (göğüs) boşluğu AhzâbSuresi 37. Ayet - Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği ve senin de iyilikte bulunduğun (Zeyd b. Harise’ye) diyordun ki: “Eşini yanında tut ve Allah’tan kork.” Allah’ın açığa çıkaracağı şeyi içinde gizliyor ve insanlardan korkuyordun. (Oysa) korkulmaya en layık olan Allah’tı. Zeyd (onu boşayıp), onunla işi bitince seni onunla evlendirdik. 33 Sure. Ahzab Suresi 23. Ayet Meali, Ahzab 23, 33:23. Mü’minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir. DiyanetVakfı Meali: Ahzab Suresi 51. Ayet Meali, Ahzab 51, 33:51 Onlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına alırsın. Bıraktığın hanımlarından arzu ettiğini tekrar yanına almanda, senin üzerine bir günah yoktur. Böyle yapman onların mutlu olmalarına, üzülmemelerine ve hepsinin, senin verdiklerine razı olmalarına daha uygundur. AhzabSuresi (Arapça: سورة الأحزاب) Kur'an-ı Kerim'in 33. suresi. Medine döneminde inmiştir. 73 ayettir. Sure, adını 20 ve 22. ayetlerde geçen “el-Ahzab” kelimesinden almıştır. Ahzab , grup lar, demektir. Surede başlıca Hendek Savaşı ve Beni Kureyza Savaşı ile aile hayatına dair bazı hükümler konu edilmektedir. Ayet 33/50 : "Ey Peygamber! Mehirlerini KnB0N. Ahzâb Sûresi 59. Ayet Tefsiri Hakkında Konusu Nuzül Ahzâb Sûresi Hakkında Ahzâb sûresi Medine’de hicrî beşinci yılın sonlarında inmiştir. 73 âyettir. İsmini, 20. âyette geçen اَلأحْزَابُ ahzâb kelimesinden alır. “Ahzâb” topluluk, grup, parti, bölük gibi mânalara gelen اَلْحِزْبُ hizb kelimesinin çoğuludur. İnsanın her gün okumayı mutat hale getirdiği dua demetine ve Kur’an’da bir cüz’ün dörtte birine de hizb denilir. Bu sûrede “ahzâb” kelimesiyle, müslümanlara karşı savaşmak için birleşen müşrik Arap kabileleri ve onlara katılan diğer düşman güçleri kastedilir. Mushaf tertîbine göre 33, iniş sırasına göre 97. sûredir. Ahzâb Sûresi Konusu Resûlullah şahsında tüm mü’minlere Allah’tan korkup kâfirlere ve münafıklara itaat etmeme, Kur’an’a ittibâ ve Allah’a tevekkül gibi temel ahlâkî esaslara yer vererek başlayan sûrede üç mühim tarihî hâdiseden bahsedilir › Hicrî 5. yılın Şevvâl ayında vuku bulan Hendek, diğer ismiyle Ahzâb savaşı ve bu vesileyle münafıkların iç dünyalarının ortaya konması, ruh hallerinin tasvir edilmesi. › Hicrî 5. yılın Zilkâde ayında yapılan Benî Kurayza gazvesi, bu vesileyle mü’minlere zafer ve ganimetlerin müjdelenmesi. › Yine Hicrî 5. yılın Zilkâde ayında meydana gelen Peygamberimiz Hz. Zeynep’le evlenmesi ve bu hâdise esas alınarak evlatlıkla alakalı hükümlerin hâdiseler Ahzâb sûresinin ne zaman indiği hususunda net bir fikir verdiği gibi, sûrede temas edilen diğer konular da bu üç ana hâdise etrafında döner durur. Hususiyle Resûlullah müstesnâ şahsiyeti, Allah katındaki değeri, kendisine ve hanımlarına mahsus evlenme, boşanma, örtünme hükümleri; mü’minlerin Efendimiz ve hanımlarıyla olan içtimâî münâsebetlerine dâir edep kâideleri beyân edilir. Allah ve Rasûlü’ne karşı saygısız davranan kimselerin hem dünya, hem de âhiretteki fecî sonlarından birer manzara sunularak, mü’minlerin bu hususta daha dikkatli olmaları istenir. Sûre din ve kulluk emânetini taşımanın ehemmiyeti ve zorluğunu dile getirerek nihâyete erer. Ahzâb Sûresi Nuzül Sebebi Mushaftaki sıralamada otuz üçüncü, iniş sırasına göre doksanıncı sûredir. Âl-i İmrân sûresinden sonra, Mümtehine sûresinden önce Medine’de inmiştir. İbn İshak’a göre hicretten sonra nâzil olmuştur; geliş tarihi bakımından Medine’de nâzil olan sûrelerin dördüncüsüdür. يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِاَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَٓاءِ الْمُؤْمِن۪ينَ يُدْن۪ينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَاب۪يبِهِنَّۜ ذٰلِكَ اَدْنٰٓى اَنْ يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَح۪يمًا ﴿٥٩﴾ Karşılaştır 59 Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle evlerinden dışarı çıktıkları zaman dış örtülerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların iffetli kadınlar olarak tanınmaları ve kötü insanlar tarafından sözlü veya fiilî tâcize uğrayıp incitilmemeleri açısından en uygun yoldur. Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. TEFSİR Kadınların örtünmeleri ile alakalı hükümler Nûr sûresi 31. âyet-i kerîmede beyân edilmişti. Bu âyette ise eziyet ve tâcizlerin engellenmesi gayesiyle dışarı çıkarken kadınların dış giysi kullanmaları emredilir. Verilen bilgilere göre Medine evleri dar ve tuvaletsizdi. Kadınlar ihtiyaçlarını gidermek için geceleri evlerinden çıkar, biraz uzaklaşarak ihtiyaçlarını giderir ve dönerlerdi. Bu durumu fırsat bilen bazı münafıklar ve kalplerinde kötülük yapma hastalığı taşıyan bir takım kendini bilmezler uygun yerlerde durur, kadınlara söz ve elle tacizde bulunur, yakalandıkları zaman da “Biz onları câriye sandık” derlerdi. Bu mazereti ortadan kaldırmak üzere hür kadınların, dışarı çıkarken, cilbâb ismi verilen dış giysilerine bürünmeleri emredildi. bk. Taberî, Câmiu’l-beyân, XXII, 58; Kurtubî, el-Câmi, XIV, 243 Hatta Hz. Ömer, hür kadınları cariyelerden ayırarak asayişi korumak maksadıyla cariyelerin cilbâb kullanmalarını yasaklamış, daha sonraki dönemlerde ise bu yasak kalkmıştı. Hâsılı, bu âyet-i kerîmede müslüman hanımların evlerinden çıkarken üstlerine vücut hatlarını belli etmeyecek bir dış elbise almaları, ev kıyafetleriyle sokağa çıkmamaları emredilmektedir. Bütün müfessirler, tabirleri değişik olsa da, mefhumda birleşerek âyetteki “cilbâb”dan maksadın, kadının elbiseleri üzerine giyilen ve bütün vücûdu örten bir örtü, elbise olduğunda ittifak etmişlerdir. Bu sebeple zamanımızda kadınların ev kıyafetleri üzerine pardesü, manto vb. bir dışarı elbisesi giymeleri gerekmektedir. Ayet, setr-i avreti değil, onun üzerine fazlasını emretmektedir. bk. Taberî, Câmiu’l-beyân, XXII, 57; Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXV, 198 Gerçekten de İslâmî bir tesettür, kadının hem mü’min, hem iffetli, hem de câriye değil hür bir kadın olduğunu gösterir. Her ne kadar örtünmeye dikkat etmeyen bütün kadınların güzelliklerini sergilemek ve dikkatleri üzerlerine çekmek istedikleri gibi iddiada bulunmak doğru olmasa da, güzelce örtünen, güzelliklerini dışarıda sergilemeyen ve örtünün anlamının şuuruyla hareket eden kadınların toplumda saygı görüp, sarkıntılık gibi incitici davranışlara maruz kalmadıkları da bir gerçektir. Ünal, s. 932 Âyetin, Allah’ın “çok bağışlayıcı ve çok merhametli” anlamındaki isimleriyle sona ermesi de gösteriyor ki, Yüce Rabbimizin mü’min kadınlara örtünme emri, O’nun bağışlayıcılığından ve mü’minler için hususi rahmetinden kaynaklanmaktadır. Bu emir, mü’min kadınlar için bütünüyle rahmettir. Çünkü bu yolla onları maddî ve manevî zararlardan korumakta, kadınlık onur ve şereflerini muhafaza etmekte, âile ve toplumu düzeltip ihya etmekte, en önemlisi de onlara ebedî hayatta Allah’ın sonsuz rahmetine ermenin yolunu açmaktadır. Buna rağmen Kaynak Ömer Çelik Tefsiri Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû lâ tedḣulû buyûte-nnebiyyi illâ en yu/żene lekum ilâ ta’âmin ġayra nâzirîne inâhu velâkin iżâ du’îtum fedḣulû fe-iżâ ta’imtum fenteşirû velâ muste/nisîne lihadîśinc inne żâlikum kâne yu/żî-nnebiyye feyestahyî minkums vaAllâhu lâ yestahyî mine-lhakkic ve-iżâ seeltumûhunne metâ’an fes-elûhunne min verâ-i hicâbinc żâlikum atheru likulûbikum ve kulûbihinnec vemâ kâne lekum en tu/żû rasûlaAllâhi velâ en tenkihû ezvâcehu min ba’dihi ebedâenc inne żâlikum kâne indaAllâhi azîmânEy inananlar, yemeğe davet edilmeden Peygamberin evlerine gitmeyin, davet edilirseniz yemek vaktini beklemek üzere daha önce gitmeyin; fakat çağrılınca gidin ve yemek yiyince dağılın, konuşmak için uzun uzadıya oturmayın; şüphe yok ki bunlar, Peygamberi incitir de utanır sizden ve Allah'sa doğruyu söylemekten çekinmez ve kadınlarından bir şey istediğiniz zaman perde ardından isteyin; bu, sizin yürekleriniz bakımından da daha temizdir, onların yürekleri bakımından da ve Allah'ın Peygamberini incitmeniz caiz olmadığı gibi onun eşlerini de bundan böyle ebediyen almayın; şüphe yok ki bu, Allah katında pek büyük bir günahtır. Ey iman edenler! Rastgele ve hürmetsizce Peygamberin evlerine girmeyin; ancak, davetli olarak yemek için size izin verilmesi hariçtir. Bir başka iş için girmişseniz, ille de Yemek vaktini beklemeyin. Ama yemeğe Davet edildiğiniz zaman ise edep ve hürmetle içeri girin, yemeği yiyince de hemen dağılın ve sohbet için eğleşip uzun söze dalmayın. Gerçekten bu durum, Peygambere eziyet vermekte, ama o da sizden kalkınız demekten utanmaktadır; oysa Allah, Hakkı açıklamaktan utanmaz. Onlardan Peygamberin eşlerinden bir şey isteyeceğiniz veya soru yönelteceğiniz zaman ise perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah’ın Resulüne eziyet vermeniz ve ondan ölümünden sonra eşlerini nikâhlamanız size ebedi olarak helâl olmaz onlar anneniz konumundadır. Çünkü böyle yapmanız, Allah katında çok büyük bir günahtır. Ey inananlar! İzin verilmedikçe, peygamberin evlerine girmeyin ve yemek için davet edildiğiniz zaman, erkenden gidip, hazırlanmasını beklemeye kalkışmayın. Çağrıldığınızda en uygun zamanda girin, yemeği yiyince hemen ayrılın, lafa dalmayın, bu durum peygamberi üzüyordu fakat O, size bunu söylemekten utanıyordu. Ama Allah, doğruyu size öğretmekten çekinmez. Peygamber hanımlarından birşey isteyeceğiniz veya soracağınız zaman, perde arkasından isteyin ve sorun. Bu durum, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri bakımından fitne ve kötü zannı giderici, temiz bir davranıştır. Allah'ın peygamberini incitmeniz ve kendisinden sonra, O'nun eşleriyle evlenmeniz, size asla helal değildir. Çünkü bu, Allah katında büyük bir iman edenler, bir yemeğe davet edilmedikçe, vakitli vakitsiz, Peygamberin evlerine girmeyin. Ancak dâvet edildiğiniz vakit girin. Evde yemeğin pişirilmesi ve hazırlanmasını bekleyerek ayak altında dolaşmayın. Yemeği yediğiniz zaman hemen dağılın. Sohbete dalarak evi dost meclisine çevirmeyin. Bu haliniz peygamberi meşgul ediyor, incitiyor, ama o size bir şey söylemeye utanıyor. Allah, hakkı, doğruyu söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından ihtiyacınız olan bir hâceti isterken, evlerine girmeden, kapı önünde durarak isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz, daha nezih, kalplere şüphe düşürmeyen bir davranıştır. Sizin Allah'ın Rasulüne eziyet etmeye hakkınız yoktur. Kendisinden sonra da, ebediyyen onun hanımlarıyla evlenemezsiniz. Bu Allah katında çok büyük bir et-Tefsîru’l-Kebir, 25/ iman edenler! Peygamberin evlerine yemek için size izin verilmeden girmeyin ve başka bir amaçla girdiğinizde yemek vaktini gözetlemeyin. Ancak davet edildiğiniz zaman girin ve yemeği yediğinizde dağılın. Sohbet etmek için de izinsiz girmeyin. Çünkü bu Peygamberi rahatsız ediyor ancak size söylemekden çekiniyordu. Ama Allah gerçeği bildirmekten çekinmez. Onlardan Peygamberin eşlerinden bir şey istediğinizde perde arkasından isteyin. Bu hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temizdir. Sizin Allah'ın Peygamberine eziyet etmeniz doğru olmadığı gibi ondan sonra eşlerini nikahlamanız da ebediyen caiz olmaz. Şüphesiz bu Allah katında pek büyüktür. [5] ve Müslim`in Enes bin Malik rivayet ettiklerine göre Resulullah Zeyneb bintu Cahş ile evlenince yemek verdi. İnsan... Devamı..Ey iman edenler rastgele Peygamberin evlerine girmeyin, Bir başka iş için girmişseniz ille de yemek vaktini beklemeyin. Ama yemeğe çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve uzun söze dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Allah, hak kı açıklamaktan utanmaz. Onlardan peygamberin eşlerinden bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah'ın Resûlü'ne eziyet vermeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamanız size ebedi olarak helal olmaz. Çünkü böyle yapmanız, Allah katında çok büyük bir günah iman edenler! Yemek vaktini gözetmeksizin, size izin verilib de davetli olduğunuz vakitten başka zamanlarda, Peygamberin evlerine girmeyin. Fakat çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yediğinizde de hemen yanından dağılın. Söz konuşmak, sohbet etmek için de izinsiz girmeyin; çünkü bu, Peygambere eziyyet veriyor, sonra, “çıkın” veya “girmeyin” demeğe sizden utanıyor. Fakat Allah, gerçeği açıklamayı terk etmez. Bir de Peygamberin zevcelerine gerekli bir şey soracağınız vakıt de, perde arkasından sorun. Böyle yapmanız hem sizin kalbleriniz, hem de onların kalbleri için daha temizdir. Allah'ın Rasûlüne, sizin eziyyet etmeniz doğru olmaz; arkasından irtihalinden sonra zevcelerini nikâh eylemeniz de hiç bir zaman caiz olmaz. Bu Peygambere eziyyet etmek ve arkasından zevcelerini nikâhlamak, Allah katında çok büyük bir iman edenler! Hazırlanmasını beklemeyeceğiniz bir yemeğe çağrılmanız hariç, size izin verilmeden Peygamberin evlerine girmeyin. Fakat çağrıldığınız zaman girin. Yemek yediğiniz zaman, hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu durum, Peygamberi üzüyor. O, sizi evden çıkarmaktan utanıyor. Hâlbuki Allah, hak olan bir şeyden utanmaz. Peygamber’in hanımlarından bir eşya istediğiniz zaman, bir perdenin arkasından isteyin. Bu durum, sizin kalpleriniz ve onların kalpleri için daha temizdir. Resulullah’a eziyet etmeniz, ondan sonra onun hanımlarıyla evlenmeniz asla caiz değildir. Şüphesiz bu durum, Allah katında büyük bir iman edenler! Siz, zamanını gözetmeksizin, bir yemeğe davet edilmedikçe Peygamber'in evlerine girmeyiniz. Ancak davet edildiğiniz vakit giriniz. Yemeği yediğinizde hemen dağılınız, sohbete dalmayınız. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o, bunu size söylemekten utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman, perde arkasından isteyiniz. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin, Allah'ın peygamberini üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olmaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır.[444][444] Misafirlik âdâbı hakkında bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XV, inanmış olanlar! Yemek için çağrılmış bulunmadıkça, yemeğin vaktini beklemedikçe, peygamberin evine girmiyesiniz, çağrılmış olursanız giriniz Yemekten sonra da hemen dağılın, söze dalmayasınız, bu iş üzer peygamberi; o sizden utanıyor, Allah haktan utanmaz, kadınlardan bir nesne istiyecek olursanız, perdenin ardından istiyesiniz, bu hem sizin, hem de onların gönlünüzce daha arıdır, Allahın peygamberini üzmek yaraşmaz, ondan sonra, onun kadınlariyle hiçbir zaman evlenmiyesiz, bu Allahın katında çok büyük bir günahtırEy inananlar! Yemek için çağrılmaksızın ve vaktine de bakmaksızın vakitli vakitsiz nebinin evlerine/odalarına rasgele girmeyin. Erkenden gelip peygamberi rahatsız edecek şekilde beklemeyin yemeğin hazırlanmasını ya da toplantının başlamasını beklemeyin! Çağrıldığınız zaman girin ve yemeği yiyince de hemen dağılın, söze dalıp eğleşmeyin. Çünkü bu davranışınız nebiyi rahatsız eder, fakat o size bir şey söylemekten çekinir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Bir de peygamberin hanımlarından bir şey isteyeceğiniz kendilerine bir şey soracağınız zaman perde arkasından isteyin odalarına öyle gelişigüzel dalmayın. Böyle davranmanız hem sizin kalplerinizin hem de onların kalplerinin temiz kalması için en uygun davranış şeklidir. Şunu iyi bilin ki Allah'ın resulünü herhangi bir şekilde incitmeniz ve kendisinden sonra onun eşleriyle evlenmeniz de size asla helâl değildir. Böyle bir şey yapmanız Allah katında çok büyük bir mü’minler müsâ’adesini istihsâl itmeksizin ve sizi sofrasına da’vet itmediği zamân nebînin hânesine dâhil olmayınız ancak da’vet üzerine gidiniz, ta’âmdan sonra dağılınız sohbeti temdîd itmeyiniz, zîrâ kendisine eziyet itmiş olursınız. O utanır size gidiniz diyemez lâkin Allâh hakîkati söylemekden çekinmez. Zevcelerine bir şey sormak ister iseniz perde arkasından sorınız bu vecihle hem sizin kalbleriniz hem ânların kalbleri sâfiyetini muhâfaza ider. Rasûlullah’a eziyet itmeyiniz ve nikâhında bulunmuş kadınları aslâ tezvîc itmeyiniz bu Allâh’ın ’indinde ’azîm bir günâh inananlar! Peygamber'in evlerine, yemeğe çağırılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin; fakat davet edilseniz girin ve yemeği yiyince, dağılın. Sohbet etmek için de girip oturmayın. Bu haliniz Peygamber'i üzüyor, o da size bir şey söylemeye çekiniyordu. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamber'in eşlerinden bir şey isteyeceğinizde onu perde arkasından isteyin. Bu sayede sizin gönülleriniz de, onların gönülleri de daha temiz kalır. Bundan sonra ne Allah'ın Peygamber'ini üzmeniz ve ne de O'nuneşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Doğrusu bu, Allah katında büyük iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin vakitli vakitsiz Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir iman edenler! Siz, bir yemeğe çağırılmadıkça, zamanını gözetmeksizin, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o size bunu söylemekten utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah'ın Resûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günah tır. Bu âyet, Hz. Peygamber’in evine yemekten önce gelen, yemek hazır oluncaya kadar bekleyen, yemekten sonra da kalkıp gitmeyenler hakkında nâzil olmuştu... Devamı..Ey inananlar, peygamberin evine, yemeğe çağrılmadan girmeyin. Öyle bir çağrıyı da beklemeyin. Çağrıldığınız vakit girebilirsiniz. Yemeği yedikten sonra ayrılıp dağılın. Hadislere sözlere dalmayın.* Bu durum peygamberi üzüyor; ancak size bildirmekten utanıyordu. ALLAH gerçeği bildirmekten çekinmez. Onun hanımlarından bir şey istediğinizde onu bir perde ardından isteyiniz. Bu sizin kalbiniz ve onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır.** ALLAH'ın elçisini üzmemelisiniz ve ondan sonra onun eşleriyle asla evlenmemelisiniz, zira bu, ALLAH katında pek büyük bir günahtır.**** Bak 663; 3338. ** Bak 3332. *** 3 Bir zamanlar babamızla evlenmiş bulunan kadınlarla evlenmemiz 422 ayetiyle yasaklanmıştır. Bu ilahi emir, ba... Devamı..Ey iman edenler! Peygamberin evlerine vaktine bakmaksızın ve yemeğe izin verilmedikçe girmeyin. Fakat çağırıldığınız vakit girin. Yemeği yediğinizde de hemen dağılın. Sohbet etmek için de izinsiz girmeyin. Çünkü bu haliniz peygambere eziyet veriyor, ama o sizden utanıyor. Fakat Allah gerçeği söylemekten utanmaz. Hem O'nun hanımlarına bir ihtiyaç soracağınız vakit de perde arkasından sorun. Böyle yapmanız hem sizin kalbleriniz ve hem de onların kalbleri için daha temizdir. Hem sizin Resulullah'a eziyet etmeye hakkınız yoktur. Ondan sonra hanımlarını da ebediyyen nikâh edemezsiniz. Çünkü bu Allah katında çok büyük bir o bütün iyman edenler! Vaktına bakmaksızın yemeğe izin verilmedikçe size Peygamberin evlerine girmeyin ve lâkin çağırıldığınız vakıt da girin, yemeği yediğinizde de hemen dağılın, söz, sohbet için de izinsiz girmeyin, çünkü o, Peygambere eza veriyor, üzerine de sizden utanıyor, fakat Allah hakkı söylemekten sıkılmaz, hem haremlerine gerekli bir şey soracağınız vakıt da bir perde arkasından sorun, öyle yapmanız, hem sizin kalbleriniz ve hem onların kalbleri için daha temizdir, ve sizin Resulullaha eza etmeniz olamaz, arkasından zevcelerini nikâh eylemeniz de olamaz. Çünkü o günah, Allah ındinde çok büyük bulunuyorEy iman edenler! Nebi'nin evlerine, yemeğe izin verilmiş olmasının dışında vakitli vakitsiz izinsiz girmeyin. Ama çağrılmışsanız o başka. Yemeği yiyince de hadise¹ dalıp oyalanmayın, hemen dağılın. Doğrusu bu haliniz Nebi'yi rahatsız ediyor, o sizden çekindiği için bir şey demiyor. Allah ise gerçeği açıklamaktan çekinmez. Onlardan bir şey isteyeceğiniz zaman da hicap² arkasından isteyin. Bu sizin kalpleriniz için de onların kalpleri için de daha uygundur. Allah'ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz doğru olmaz. Kendisinden sonra eşleriyle asla evlenemezsiniz. Kuşkusuz bu Allah'ın yanında büyük Söze. 2- Perde. Kapı yerine kullanılan perde. O günün koşullarında iç odalarda kapı olmadığı için, kapı olarak perde kullanılmaktaydı. Hicap, i... Devamı..Ey îman edenler, bundan sonra peygamberin evlerine — yemeğe da'vet olunmaksızın, vaktına da bakmaksızın — girmeyin. Fakat da'vet olunduğunuz zaman girin. Yemeği yediğiniz zaman dağılın. Söz dinlemek veya suhbet etmek için de izinsiz girmeyin. Çünkü bu, peygambere ezâ vermekde, o sizden utanmakdadır. Allah ise hak kı açıklamak dan çekinmez. Bir de onun zevcelerinden lüzumlu bir şey istediğiniz vakit perde ardından isteyin onlardan. Bu, hem sizin kalbleriniz, hem onların kalbleri için daha temizdir. Sizin, Allahın peygamberine ezâ vermeniz doğru olmadı ğı gibi kendinden sonra zevcelerini nikâhla almanız da ebedî caiz değildir. Bu, Allah nezdinde çok büyük bir günâh îmân edenler! Vaktini gözetleyici kimseler olmadan, yemeğe sizin için da'vet yapılmadıkça peygamberin evlerine girmeyin! Fakat çağrıldı ğınız zaman, artık girin; yemeği yiyince de dağılın; sohbete dalıcı kimseler de olmayın!Çünki bu hâliniz, pey gambere eziyet veriyor, fakat o sizden utanıyor. Allah ise hakkı söylemekten çekinmez. Hem on lardan peygamberin zevcelerinden bir şey iste diğiniz zaman, artık kendilerinden bir perde ar kasından isteyin! Bu, hem sizin kalbleriniz için, hem de onların kalbleri için daha temizdir. Çünki sizin için, Allah'ın Resûlünü incitme niz ve kendisinden sonra onun zevcelerini ni kâhlamanız ebediyen câiz olmaz. Çünki bu, Al lah katında pek büyükbir günah iman edenler! Yemek için izin verilmedikçe peygamberin evine beklemeksizin çat kapı girmeyin ve yemek hazırlanmadan önce davete erken gidip beklemeyin. Ancak yemeğe davet edildiğinizde girin ve yemeği yediğiniz zamanda dağılın, onun evinde sohbete dalmayın. Böyle yapmanız peygamberi üzüyor ve bunu size söylemekten de çekiniyor. Allah ise gerçekleri söylemekten asla çekinmez. Peygamberin eşlerinden bir ihtiyaç isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu sizin ve peygamber eşlerinin kalplerinin daha temiz kalması içindir. Böylece Allah’ın elçisini üzmemiş olursunuz. Bundan böyle ebedi olarak peygamberin eşleriyle evlenmeniz yasaklanmıştır. Nebinin eşleriyle evlenmek istemeniz veya düşünmeniz Allah katında büyük inananlar! Peygamberin evlerine çağrılmadan yemeğe gitmeyin. Yemek vaktini de gözlemeyin. Ancak çağrılınca girin. Yemeği yiyince de dağılın. Biribirinizle lakırdıya dalıp da kalmayın. Çünkü bu peygamberi incitir. O size söylemiye çekinir, ancak, Allah doğruyu söylemekten çekinmez. Eğer peygamberin karılarından bir nesne istiyecek olursanız onu perde arkasından isteyin. Böylelikle hem sizin yüreğiniz hem de onların yüreği daha arı kalır. Allah’ın peygamberini incitmek, kendinden sonra karılarıyla evlenmek sizin için doğru olmaz. Çünkü bunlar Allah’ın katında çok büyük suç Yemek vaktini beklemiş olmayarak davetli bulunduğunuz vakitten başka vakitlerde peygamberin evlerine girmeyin. Fakat dâvet olunduğunuz zaman girin, yemeği yiyince dağılın, birbirinizin sözüne ve sohbetine dalıp kalmayın, bu hal [⁴] peygamberi incitiyordu. O, size söylemekten utanıyordu. Allah doğru sözden çekinmez. Peygamberin kadınlarından işe yarayacak bir şey isterseniz onu perde ardından isteyin. Bu hal, kalplerinize, onların kalplerine daha ziyade temizlik verir. Allah/ın peygamberini incitmek, kendinden sonra zevcelerini almak, ebediyen size caiz değildir. Bu hareketiniz Allah yanında büyük bir günahtır [⁵].[4] İzinsiz eve girmek, yemekten sonra oturup kalmak,[5] Birtakım kimseler izinsiz hane-i saadete giriyorlar, yemeğin pişmesini bekliyorlardı, birtakı... Devamı..Ey inananlar! Peygamber’in evlerine size izin verilmedikçe girmeyiniz; yemeğe davet edildiğinizde erkenden gidip de yemeğin hazırlanmasını beklemeyiniz. Ne zaman davet edildinizse o zaman giriniz. Yemeği yiyince de hemen ayrılınız, lafa dalıp kalmayınız. Muhakkak ki sizin bu hâliniz peygamberi üzmektedir ancak o size bunu söylemekten çekiniyor [yestehyî]. Allah ise gerçeği/hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber’in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman, perde [hicâb] arkasından isteyiniz. Bu şekilde davranmanız hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temizdir. Sizin Allah’ın elçisine rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra da eşlerini nikâhlamanız ebediyen caiz Muhakkak ki bu, Allah katında vebali çok büyüktür/bağışlanamaz bir Bir sahabenin, “Ben, Hz. Peygamber’in vefatından sonra Hz. Ayşe ile evleneceğim” demesi üzerine bu ayet iman edenler! Siz yemeğe çağırılmadıkça peygamberin evlerine girmeyin ve uzun süre oturarak yemeğin pişmesini gözetlemeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte, fakat o size bunu söylemekten utanmaktadır. Lakin Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah resulünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız size ebedî olarak helal olmaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günah iman edenler! Herhangi bir toplantı, konuşma veya yemek için dâvetedilmedikçe, Peygamberin odalarına rasgele girmeyin! Erkenden gelip yemek vaktini bekleyerek Peygamberi gereksiz yere meşgul etmeyin. Ancak dâvet edildiğinizde en uygun zamanda gelin, yemeği yedikten sonra da hemen ayrılın, sohbete dalıp uzun uzadıya bu davranışınız, ümmetin sorunlarıyla ilgilenmesi gereken ve ailesine de zaman ayırmak zorunda olan Peygamberi sıkıntıya sokuyor fakat o, utangaçlığından dolayı, sizden gitmenizi istemeye çekiniyor. Oysa Allah, gerçeği ve doğruyu söylemekten çekinmez. Bir de, Peygamberin hanımlarından bir şey isteyeceğiniz veya kendilerine bir şey soracağınız zaman, bunu perde arkasından isteyin, odalarına öyle gelişigüzel girip onları rahatsız etmeyin. Ayrıca, onlara karşı dâimâ saygılı ve ölçülü davranın. Bu hem sizin, hem de onların kalplerinin tertemiz kalması ve şeytânî düşüncelere saplanmaması için en uygun davranış şeklidir. Şunu iyi bilin ki, sizin Allah’ın Elçisini herhangi bir şekilde incitmeniz asla helâl değildir. Ayrıca, onun vefâtından sonra hanımlarıyla evlenmeniz de size kesinlikle haramdır. Çünkü böyle bir davranış, Allah katında çok büyük bir iman edenler! Vaktine bakmaksızın, bir yemeğe çağrılmanız dışında Nebiyy’nin evlerine girmeyin; ama davet edildiğiniz zaman girin! Yemek yediğiniz zaman dağılın; söze-sohbete dalmayın! Bu durumunuz Nebiyy’i üzüyordu / incitiyordu; size söylemekten çekiniyordu. Oysa Allah, Hakk’tan çekinmez. Onlardan bir şey soracağınız zaman perde arkasından sorun! Bu, hem sizin kalbleriniz, hem de onların kalbleri için en temizdir. Sizin için, bundan sonra ebedî olarak, ne Allah’ın rasûlünü üzmeniz / incitmeniz, ne onun eşlerini nikâhlamanız olasıdır. Bu, Allah katında çok büyük müminler! Peygamberin evlerine gelişigüzel giremezsiniz. Yemek için girmenize izin verilirse gözünüz onun tabağında olmasın. Davet edilince girin ama, yer yemez dağılın. Sohbeti uzatmayın. Çünkü bunlar resule eziyet oluyor. O da sizden utanıyor. Allah ise doğruyu söylemekten çekinmez. Peygamber hanımlarından bir şey isteyecek olursanız, onlara dışardan seslenin. Bu, hem sizin hem onlar için, nezih bir davranış olur. Allah resulüne eza vermek size yakışmaz. Ölümünden sonra onun eşleriyle evlenmek de size yakışmaz. Allah bunu büyük bir sorumluluk iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın yemek yeme vakitlerinde Nebi’nin evine girmeyin! Çağrıldığınız zaman girin! Elbette sizler Resul ile görüşmeyi canı gönülden istiyorsunuz. Ancak her şeyin bir adabı, bir erkânı var. Her insan gibi Resulün de bir aile hayatı var. Eğer bir şekilde yemeğe kaldıysanız yemeği yiyince hemen dağılın! Sohbete davet edilmiyorsanız sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Nebi’yi rahatsız etmekte, fakat Nebi size söylemekten çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Nebi’nin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin! Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resulüne rahatsızlık vermeniz, kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız söz konusu olamaz. Çünkü bu Allah katında büyük bir günahtır. Resul öldükten sonra da Resulün hanımlarına gereken saygıyı, sevgiyi gösterin! Aranızdaki nezaketi, mesafeyi koruyun! Çünkü Resulün eşleri Müminlerin anneleri gibidir. Ey iman edenler! Siz yemeğin hazırlanma zamanını gözetmeksizin -bir yemek için size izin verilmesi hariç- Peygamber’in evlerine girmeyin; sadece davet edildiğiniz zaman girin! [*] Yemeği yediğinizde başka bir konuya girmeyerek hemen dağılın! Çünkü şüphesiz ki bu durum Peygamber’i üzmekte fakat o size bunu söylemeye utanmaktadır. Ancak Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Onlardan Peygamber’in hanımlarından herhangi bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin! [*] Bu durum hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Allah’ın Elçisini üzmeniz ve kendisinden sonra onun eşlerini nikâhlamanız sizin için asla söz konusu olamaz. [*] Şüphesiz ki bu durum, Allah katında büyük bir günah 3345. ayette geçtiği üzere, Yüce Allah Hz. Muhammed’i ümmetine şahit olarak görevlendirdiğini ifade etmekte, böylece şahitliğin örneklik anlamı... Devamı..Ey îman edenler! Peygamberin evlerine, bir yemeğe davet edilmedikçe, sadece yemek hazırlanmasını beklemek ve birbirinizle konuşmak için rasgele Ancak yemeğe çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince de hemen dağılın. Gerçekten bu halinizle siz Peygambere eziyet ediyorsunuz, ama o da size bunu söylemekten çekiniyor. Fakat Allah doğruyu söylemekten çekinmez. Bir de Peygamber’in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman, perde² arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalplerinizi, hem de onların kalplerini daha temiz tutar. Sizin Allah’ın Elçisine eziyet etmeniz ve vefatından sonra da onun hanımlarıyla evlenmeniz asla helal Doğrusu bu Allah katında çok büyük bir Bu âyet, Peygamberin mü’minlere kendilerinden daha yakın, hanımlarının da onların anneleri olduğunu, mü’minlerin Peygamberin evlerine kendi evleri g... Devamı..SİZ EY imana ermiş olanlar! İzin verilmedikçe Peygamber’in evlerine girmeyin; ve yemek için [davet edildiğiniz zaman erkenden] gidip hazırlanmasını beklemeye kalkışmayın çağrıldığınızda [en uygun zamanda] girin; yemeği yiyince hemen ayrılın, lafa dalmayın bu durum Peygamberi üzebilir, ama sizden [gitmenizi istemeye de] çekinebilir fakat Allah doğru[yu size öğretmek]ten çekinmez. ⁶⁸ [Peygamber’in eşlerine gelince,] onlardan bir şey isteyeceğiniz vakit perde ⁶⁹ arkasından isteyin bu hem sizin kalplerinizin, hem de onlarınkinin temizliğini pekiştirir. Ayrıca sizin Allah’ın Elçisi’ni üzmeniz ve o’nun vefatından sonra eşlerini nikahlamanız ⁷⁰ caiz değildir doğrusu bu, Allah nazarında büyük bir Yukarıdaki pasaj, 45-48. ayetlerde Hz. Peygamber’in tebligatına yapılan atıfla bağlantılı olarak o’nun çağdaşları arasındaki eşsiz konumunu vurgula... Devamı..– Ey iman edenler, Nebi’nin evlerine davetsiz misafir olarak girmeyin. Yemeğe davet edildiğinizde de erkenden gidip yemeğin hazırlanmasını beklemeyin, eve yemek vaktinde gelin, yemeği yiyince de kalkıp gidin, lafa dalmayın çünkü bu davranışınız nebiyi incitiyor. O ise sizden çekindiği için bir şey söylemiyor, fakat Allah söylenmesi gerekeni söylemekten çekinmez. Eğer onun eşlerinden bir şey isteyecekseniz perdenin arkasından isteyin zira bu davranış hem sizin hem de onların kalplerinin temiz kalması bakımından en münasip olandır. Bundan böyle Allah’ın elçisini incitmeniz size yaraşmadığı gibi vefatından sonra da onun hanımlarıyla evlenmeniz asla helal değildir. Bilin ki bu buyruklara uymamanız Allah katında çok büyük bir günahtır. 3/135, 33/6SİZ ey iman edenler! Size izin verilmedikçe Nebî’nin evlerine girmeyin; yemeğe davet edildiğinizde erken gelip yemeğin hazırlanmasını beklemeyin; lakin ne zaman davet edilirseniz o zaman içeri girin! Yemeği yediğiniz zaman da hemen ayrılın, asla lafa dalmayın! Çünkü böyle yapmanız Nebî’yi üzebilir, fakat o bunu söylemek için sizden çekinir; ama Allah hakikati söylemekten asla çekinmez. Ey mü’min erkekler! Onlardan bir şey isteyeceğiniz zaman, kapı dışından isteyin[³⁷⁸⁰] bu sizin kalplerinizin de, onların kalplerinin de daha temiz kalması için en uygun yoldur. Dahası, sizin ne Allah Rasûlü’nü üzmeniz, ne de ölümünden sonra onun eşleriyle evlenmeniz ebedîyen helâl değildir[³⁷⁸¹] çünkü bütün bunlar Allah katında zaten çok büyük bir vebaldir.[3780] Lafzen “perde gerisinden”. Hicâb, iki şeyi birbirinden ayıran kapı, perde, engel, pencere, duvar vb. türü şeylere denir. Göz kapağı da zımnen ... Devamı..Ey imân etmiş olanlar! Peygamberin hanelerine bir yemeğe davet olunmadan girip yemek pişmesini beklemeyin. Meğer ki, size izin verilmiş olsun. Fakat öyle davet olunduğunuz vakit giriniz. Yemeği yedikten sonra lâfa dalmaksızın dağılınız. Çünkü o, şüphe yok ki peygambere eziyet verir, o da sizden utanır. Fakat Allah hakkı bildirmekten çekinmez. Ve onlardan bir lüzumlu şey soracağınız vakit de onlardan bir perde ardından sorunuz. Bu sizin kalpleriniz için ve onların kalpleri için daha temizdir ve Allah'ın ResûIüne sizin eziyet vermeniz doğru değildir ve ondan sonra zevcelerini nikah etmeniz de ebedîyyen caiz değildir. Şüphe yok ki o, Allah indinde çok büyük bir günah iman edenler! Yemeğe izin verilmeksizin, vaktine de bakmaksızın, Peygamberin evine girmeyiniz. Fakat dâvet edildiğinizde girin. Yemeği yiyince hemen dağılın, yemekten sonra sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamberi rahatsız ediyor, lâkin utandığından, size karşı bir şey söylemiyordu. Oysa Allah, gerçeği açıklamaktan çekinmez. Eğer müminlerin annelerinden bir şey soracak veya isteyecek olursanız, onu perde arkasından isteyiniz. Böyle yapmanız, hem sizin hem de onların kalpleri yönünden daha nezihtir. Sizin Allah'ın Resulünü rahatsız etmeniz ve kendisinin vefatından sonra onun eşlerini nikâhlamanız asla helâl değildir. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır. Ey inananlar, rastgele Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak yemek için size izin verilir de girerseniz erkenden gelip yemeğin pişmesini beklemeyin. Çağrıldığınız zaman girin; yemeği yeyince dağılın, söze dalmayın. Çünkü bu davranışınız Peygamberi incitiyor, fakat o, size bunu söylemekten utanıyordu. Ama Allah, gerçeki söylemekten utanmaz. Onlardan yani peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalbleriniz, hem de onların kalbleri için daha temizdir. Sizin, Allah'ın Elçisini incitmeniz ve kendisinden sonra onun eşlerini nikahlamanız asla olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyükbir günah âyetten anlaşıldığına ve Abdullah ibn Abbâs'tan da rivâyet edildiğine göre bazı kimselere vakit vakit, Hz. peygamber'in evinde yemek yedirilirdi. B... Devamı..Ey Mü'minler! Nebî'nin hânelerine girmeyiniz. Meğer ki ta'âm vaktine muntazır oldığınız halde ta'âma da'vet olunur iseniz giriniz. Sizin bu hâliniz Nebî'yi rahatsız idiyor ve size söylemeğe haya iyliyor. Halbuki Allâh hakkı söylemekden haya itmez. Eğer Nebî'nin zevcelerinden bir şey isteyecek olur iseniz perdenin arkasından isteyiniz. Bu, sizin ve onların kalbleri içün daha temizdir. Rasûlullâh'ı eziyet itmek ve ondan sonra zevcelerini ebeden nikâh itmek size lâyık olmaz. Bu ezâ-yı rasûl ve nikâh-ı ezvâc 'inda'llâh büyük iman etmiş kimseler! Yemek için izin verilmeden, vakitli vakitsiz nebînin evlerine girmeyin; davet edilirseniz girin, yemeği yiyince dağılın. Orada bir sohbet ortamı da aramayın. Bu haliniz nebîyi üzüyor ama sizden çekiniyor. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Onun eşlerinden bir şey istediğinizde perde arkasından isteyin. Bu sizin gönülleriniz için de, onların gönülleri için de daha nezih olur. Allah'ın elçisini üzmeye ve onun arkasından eşlerini nikâhlamaya asla hakkınız yoktur. Böyle yapmanız Allah katında ağır bir kusur iman edenler, yemeğe çağrılmadan Peygamber'in evlerine vakitli vakitsiz girmeyin. Davet edildiğiniz zaman gidin ve yemek yiyince dağılın, söze dalmayın. Bu hal onu incitiyor, size söylemekten de çekiniyor. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu hem sizin kalbiniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Sizin Allah'ın Rasülü'ne eziyet etmeniz ve ondan sonra da onun eşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Bu Allah katında büyük bir iman edenler! İzin verilmedikçe Peygamberin evine girmeyin; yemek için çağırıldığınızda vaktini gözetmeksizin gitmeyin.22 Çağırıldığınız zaman girin; yediğinizde de birbirinizle sohbete dalmadan dağılın. Bu hareketleriniz Peygambere eziyet veriyor; ancak o size bunu açıklamaktan sıkılıyor. Allah ise hakkı açıklamaktan çekinmez. Peygamber hanımlarından birşey isteyeceğiniz zaman da onu perde arkasından isteyin. Sizin kalbiniz için de, onların kalpleri için de böylesi daha nezih bir davranış olur. Peygambere eziyet vermek de, onun ölümünden sonra hanımlarını nikâhlamak da size ebediyen yasaklanmıştır. Çünkü bunlar Allah katında büyük bir günahtır.22 Gelişigüzel bir vakitte gidip de saatlerce yemeği iman edenler! Size bir yemek için izin verilmedikçe Peygamber'in evlerine girmeyin. Vaktini bekleyip durmaksızın çağırıldığınızda girin, ancak yemeği yiyince hemen dağılın. Söze dalıp lafı koyulaştırmayın. Çünkü böyle davranmanız Peygamber'i rahatsız eder. Fakat o size bir şey söylemekten utanır. Allah ise hakkı dile getirmekten çekinmez. Peygamber'in eşlerinden bir şey istediğinizde, onlardan perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temiz bir yoldur. Allah'ın resulüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra onun eşleriyle nikâhlanmanız, size helal kılınmamıştır. Böyle bir şey Allah katında büyük bir anlar kim įmān getürdiler! girmeñ peyġamber evlerine illā kim destūr virinile size ŧa'ama baķıcılar degül-iken irmek vaķtına velįkin ķaçan kim oķınasız girüñ. pes ķaçan kim yiyesiz ŧaġıluñ daħı egleniciler degül iken söze. bayıķ şol oldı incidür peyġamber’i pes utanur sizden daħı Tañrı utanmaz ḥaķdan. daħı ķaçan kim dileyesiz anlara ya'nį 'avratlara ev ķumaşı pes dile anlara perde ardından şol aruraķdur göñüllerüñüze daħı göñüllerine. daħı olmadı sizüñ kim incidesiz Tañrı peyġamberini ne daħı nikāh eyleyesiz 'avratlarını andan śoñra hemįşe. bayıķ şol oldı Tañrı ķatında ulu ya'nį īmān getüren kişiler, girmeñüz evlerine peyġamberüñ, illā eger sizedestūr virilse yimek yimeg‐içün. Ḳapunı gözetmeñüz, lākin ḳaçan ḳıġırıl‐sañuz girüñüz. Ḳaçan yimekden dükenseñüz ṭaġıluñuz. söz‐ile eglen‐meñüz. Taḥḳīḳ ol nebīyi incidürdi. Pes sizden utanurdı. Daḫı Tañrı Taālā ḥaḳdan utanmaz. Daḫı anlardan bir nesne isteseñüz, isteñüz anlardan perde ardından. Ol aruluḳdur sizüñ yüreklerüñüze, anlar yüreklerinedaḫı. Daḫı size yoḳdur resūlu’llāhı incitmek, ne daḫı avratlarını evlenmekḥarāmdur size özinden ṣoñra hergiz. Taḥḳīḳ ol Tañrı Taālā ḳatında iman gətirənlər! Peyğəmbərin evlərinə sizə yeməyə icazə verilmədən yeməyə də’vət olumadan girib onun bişməsini gözləməyin. Lakin də’vət olunduqda gedin və yeməyinizi yedikdən sonra orada bir-birinizlə söhbətə qapılmayıb dağılın. Bu sizin çox oturmağınız, Peyğəmbərə əziyyət verir, amma o sizdən bunu sizə deməkdən utanırdı. Lakin Allah doğru sözdən çəkinməz. Onlardan Peyğəmbərin zövcələrindən bir şey soruşduqda, pərdə arxasından soruşun evlərinə daxil olmayın. Bu həm sizin, həm də onların ürəklərinə daha çox təmizlik bəxş edər. Sizə Allahın Peyğəmbərini incitmək, özündən sonra onun zövcələri ilə evlənmək əsla yaraşmaz. Həqiqətən, bu, Allah yanında böyük günahdır!O ye who believe! Enter not the dwellings of the Prophet for a meal without waiting for the proper time, unless permission be granted you. But if ye are invited, enter, and, when, your meal is ended, then disperse. Linger not for conversation. Lo! that would cause annoyance to the Prophet, and he would be shy of asking you to go; but Allah is not shy of the truth. And when ye ask of them the wives of the Prophet anything, ask it of them from behind a curtain. That is purer for your hearts and for their hearts. And it is not for you to cause annoyance to the messenger of Allah, nor that ye should ever marry his wives after him. Lo! that in Allah's sight would be an ye who believe! Enter not the Prophet´s houses,- until leave is given you,-3755 for a meal, and then not so early as to wait for its preparation but when ye are invited, enter; and when ye have taken your meal, disperse, without seeking familiar talk. Such behaviour annoys the Prophet he is ashamed to dismiss you, but Allah is not ashamed to tell you the truth. And when ye ask his ladies3756 for anything ye want, ask them from before a screen that makes for greater purity for your hearts and for theirs. Nor is it right for you3757 that ye should annoy3758 Allah's Messenger, or that ye should marry his widows after him at any time. Truly such a thing is in sight an The rules of refined social ethics are as necessary to teach today as it was with the rude Arabs whom the Prophet had to teach in his day. Those ... Devamı.. Mushaftaki sıralamada otuz üçüncü, iniş sırasına göre doksa­nıncı sûredir. Âl-i İmrân sûresinden sonra, Mümtehine sûresinden önce Medine’de inmiştir. İbn İshak’a göre hicretten sonra nâzil olmuştur; geliş tarihi bakımından Medine’de nâzil olan sûrelerin dördüncüsüdür. İşte Ahzab Suresi Türkçe ve Arapça okunuşu... AHZAB SURESİ KONUSU 1. Hz. Peygamber’e ve onun şahsında ümmetine takvâ, tevekkül ve ilâhî emirlere itaat tavsiyesi. 2. Ana baba ve çocuklar arasındaki meşrû ve hukukî bağ, evlât edinme âdeti. 3. Kan hısımlığı dışındaki velâyet bağı. 4. Ahzâb Savaşı, bu savaş vesilesiyle münafıkların psikolojileri ve davranışlarıyla ilgili açıklamalar. 5. Hz. Peygamber’in müstesna şahsiyeti, Allah nezdindeki durumu ve derecesi, aile hayatı; kendisine ve eşlerine mahsus evlenme, boşanma, örtünme, sosyal ilişkiler konularına ait hükümler, onun ailesiyle müminler arasındaki ilişki. 6. Kadın erkek farkı gözetilmeksizin bütün müminlerin ibadet, itaat ve erdemli davranışlara teşvik edilmesi. 7. Kadınların giysileri. 8. Emanet kavramı ve emanete riayet etmenin önemi. AHZAB SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU eyyühen nebiyyüttekıllahe ve la tütııl kafirıne vel münafikıyn innellahe kane alımen yuha ileyke mir rabbik innellahe kane bima ta'melune tevekkel alellah ve kefa billahi cealellahü li racülim min kalbeyni fı cevfih ve ma ceale ezvacekümüllaı tüzahirune minhünne ümmehatiküm ve ma ceale ed'ıyaeküm ebnaeküm zaliküm kavlüküm bi efvahiküm vallahü yekulül hakka ve hüve yehdis li abaihim hüve akseu ındellah fe il lem ta'lemu abaehüm fe ıhvanüküm fid dıni ve mevalıküm ve leyse aleyküm cünahun fıma ahta'tüm bihı ve lakim ma teammedet kulubüküm ve kanellahü ğafurar evla bil mü'minıne min enfüsihim ve ezvacühu ümmehatühüm ve ülül erhami ba'duhüm evla bi ba'dın fı kitabillahi minel mü'minıne vel mühacirıne illa en tefalu ila evliyaiküm ma'rufa kane zalike fil kitabi iz ehazna minen nebiyyıne mısakahüm ve minke ve min nuhıv ve ibrahıme ve musa ve ıysebni memeryeme ve ehazna minhüm mısakan yes'eles sadikıyne an sıdkıhim ve eadde lil kafirıne azaben eyyühellezıne amenüzküru nı'metellahi aleyküm iz caetküm cünudün fe erselna aleyhim rıhav ve cünudel lem teravha ve kanellahü bima ta'melune cauküm min fevkıküm ve min esfele minküm ve iz zağatil ebsaru ve beleğatil kulubül hanacira ve tezunnune billahiz mü'minune ve zülzilu zilzatlen iz yekulül münafikune vellezıne fı kulubihim meradum ma veaddenellahü ve rasulühu illa iz kalet taifetüm minhüm ya ehle yesribe la mükame leküm farciu ve yeste'zinü ferıkum minhümün nebiyye yekulune inne büyutena avratüv ve ma hiye bi avrah iy yürıdune illa lev dühılet aleyhim min aktariha sümme süilül fitnete le atevha ve ma telebbesu biha illa le kad kanu ahedüllahe min kablü la yüvellunel edbar ve kane ahdüllahi mes' ley yenfeakümül firaru in ferartüm minel mevti evil katli ve izel la tümetteune illa men zellezı ya'sımüküm minellahi in erade biküm suen ev erade biküm rahmeh ve la yecidune lehüm min dunillahi veliyyev ve la ya'lemüllahül müavvikıyne minküm ve kailıne li ıhvanihim helümme ileyna ve la ye'tunel be'se illa şıhhaten aleyküm Fe iza cael havfü raeytehüm yenzurune ileyke teduru a'yünühüm kellezı yuğşa aleyhi minel mevt fe iza zehebel havfü selekuhüm bi elsinetin hıdadin eşıhhaten alel hayr ülaike lem yü'minu fe ahbetallahü a'malehüm ve kane zalike alellahi ahzabe lem yezhebu ve iy ye'til ahzabü yeveddu lev ennehüm badune fil a'rabi yes'elune an embaiküm ve lev kanu fıküm ma katelu illa kad kane leküm fı rasulillahi üsvetün hasenetül li men kane yercüllahe vel yevmel haıra ve zekerallahe lemma rael mü'minunel ahzabe kalu haza ma veadenellahü ve rasulühu ve sadekallahü ve rasulühu ve ma zadehüm illa ımanev ve mü'minıne ricalün sadeku ma ahedüllahe aleyh fe minhüm men kada nahbehu ve minhüm mey yentezıru ve ma beddelu yecziyellahüs sadikıyne bi sıdkıhim ve yüazzibel münafikıyne in şae ev yetube aleyhim innellahe kane ğafurar raddellahüllezıne keferu bi ğayzıhim lem yenalu hayra ve kefallahül mü'minınel kıtal ve kanellahü kaviyyen enzelellezıne zaheruhüm min ehlil kitabi min sayasıyhim ve kazefe fı kulubihimür ru'be ferıkan taktülune ve te'sirune evraseküm erdahüm ve diyarahüm ve emvalehüm ve erdal lem tetauha ve kanellahü ala külli şey'in eyyühen nebiyyü kul li ezvacike in küntünne türidnel hayated dünya ve zıneteha fe tealeyne ümettı'künne ve üserrıhkünne serahan in küntünne türidnellahe ve rasulehu ved daral ahırate fe innellahe eadde lil muhsinati minkünne ecran nisaen nebiyyi mey ye'ti minkünne bi fahışetim mübeyyinetiy yudaaf lehel azabü d'feyn ve kane zalike alellahi mey yaknüt minkünne lillahi ve rasulihı ve ta'mel salihan nü'tiha ecraha merrateyni ve a'tedna leha rizkan nisaen nebiyyi lestünne ke ehadim minen nisai inittekaytünne fe la tahda'ne bil kavli fe yatmeallezı fı kalbihı meraduv ve kulne kavlem ma' karne fı büyutikünne ve la teberracne teberrucel cahiliyyetil ula ve ekımmes salete ve atınez zekate ve etı'nellahe ve rasuleh innema yürıdüllahü li yüzhibe ankümür ricse ehlel beyti ve yütahhiraküm ma yütla fı büyutikünne min ayatillahi vel hıkmeh innellahe kane latıyfen müslimıne vel müslimati vel mü'minıne vel mü'minati vel kanitıne vel kanitati ves sadikıyne ves sadikati ves sabirıne ves sabirati vel haşiıyne vel haşiati vel mütesaddikıyne vel mütesaddikati ves saimıne ves saimati vel hafizıyne fürucehüm vel hafizate vez zakirınellahe kesırav vez zakirati eaddelahü lehüm mağfiratev ve ecran ma kane li mü'miniv ve la mü'minetin iza kadallahü ve rasulühu emran ey yekune lehümül hıyeratü min emrihim ve mey ya'sıllahe ve rasulehu fe kad dalle dalalem iz tekulü lillezı en'amellahü aleyhi ve en'amte aleyhi emsik aleyke zevceke vettekıllahe ve tuhfı fı nefsike mellahü mübdıhi ve tahşen nas vallahü ehakku en tahşah felemma kada zeydüm minha vetaran zevvecnakeha li key la yekune alel mü'minıne haracün fi ezvaci ed'ıyaihim iza kadav minhünne vetara ve kane emrullahi mef' kane alen nebiyyi min haracin fıma feradallahü leh sünnetellahi fillezıne halev min kabl ve kane emrullahi kaderam yübelliğune risalatillahi ve yahşevnehu ve la yahşevne ehaden ilellah ve kefa billahi kane muhammedün eba ehadim mir ricaliküm ve lakir rasulellahi ve hatemen nebiyyın ve kanellahü bi külli şey'in eyyühellezıne amenüzkürullahe zikran sebbihuhu bükratev ve yüsallı aleyküm ve melaiketühu li yuhriceküm minez zulümati ilen nur ve kane bil mü'minıne yevme yelkavnehu selam ve eadde lehüm ecran eyyühen nebiyyü inna erselnake şahidev ve mübeşşirav ve daıyen ilellahi bi iznihı ve siracem beşşiril mü'minıne bi enne lehüm minellahi fadlen la tütııl kafirıne vel münafikıyne ve da' ezahüm ve tevekkel alellah ve kefa billahi eyyühellezıne amenu iza nekahtümül mü'minati sümme tallaktümuhünne min kabli en temessuhünne femaleküm aleyhinne min ıddetin ta'tedduneha fe mettiuhünne ve serrihuhünne serahan eyyühen nebiyyü inna ahlelna leke ezvacekellatı ateyte ücurahünne ve ma meleket yemınüke memma efaellahü aleyke ve benati ammike ve benati ammatike ve benati halike ve benati halatikellatı hacerne meake vemraetem mü'mineten iv vehebet nefseha lin nebiyyi in eraden nebiyyü ey yestenkihaha halisatel leke min dunil mü'minın kad alimna ma feradna aleyhim fı ezvacihim ve ma meleket eymanühüm li keyla yekune aleyke harac ve kanellahü ğafurrar men teşaü minhünne ve tü'vı ileyke men teşa' ve menibteğayte mimmen azelte fe la cünaha aleyk zalike edna en tekarra a'yünühünne ve la yahzenne ve yerdayne bima ateytehünne küllühünn vallahü ya'lemü ma fı kulubiküm ve kanellahü alımen yehıllü leken nisaü min ba'dü ve la en tebeddele bihinne min ezvaciv ve lev a'cebeke husnühünne illa ma meleket yemınük ve kanellahü ala külli şey'ir eyyühellezıne amenu la tedhulu büyuten nebiyyi illa ey yü'zene leküm ila taamin ğayra nazırıne inahü ve lakin iza düıytüm fedhulu fe iza taımtüm fenteşiru ve la müste'nisıne li hadıs inne zaliküm kane yü'zin nebiyye fe yestahyı minküm vallahü la yestahyı minel hakk ve iza seeltümuhünne metaan fes'eluhünne miv verai hıcab zaliküm atheru li kulubiküm ve kulubihinn ve ma kane leküm en tü'zu rasullellahi ve la en tenkihu ezvacehu mim ba'dihı ebeda inne zaliküm kane ındellahi tübdu şey'en ev tuhfuhü fe innellahe kane bi külli şey'in cünaha aleyhinne fı abaihinne ve la ebnaihinne ve la ıhvanihinne ve la ebnai ıhvanihinne ve la ebnai ehavatihinne ve la nisaihinne ve la ma meleket eymanühünn vettekıynellah innellahe kane ala külli şey'in ve melaiketehu yüsallune alen nebiyy ya eyyühellezıne amenu sallu aleyhi ve sellimu yü'zunellahe ve rasulehu leanehümüllahü fid dünya vel ahırati ve eadde lehüm azabem yü'zunel mü'minıne vel mü'minati bi ğayri mektesebu fe kadıhtemelu bühtanev ve ismem eyyühen nebiyyü kul li ezvacike ve benatike ve nisail mü'minıne yüdnıne aleyhinne min celabıbihinn zalike edna ey yu'rafne fe la yü'zeyn ve kanellahü ğafurar il lem yentehil münafikune vellezıne fı kulubihim meraduv vel mürcifune fil medıneti le nuğriyenneke bihim sümme la yücaviruneke fıha illa eyne ma sükıfu ühızu ve kuttilu fillezıne halev min kabl ve len tecide li sünnetillahi nasü anis saah kul innema ılmüha ındellah ve ma yüdrıke lealles saat tekunü leanel kafirıne ve eadde lehüm fıha ebeda la yecidune veliyyev ve la tükallebü vücuhühüm fin nari yekulune ya leytena eta'nellahe ve eta'ner kalu rabbena inna eta'na sadetena ve küberaena fe edallunes atihim dı'feyni minel azabi vel'anhüm la'nen eyyühellezıne amenu la tekunu kellezıne azev musa fe berraehüllahü mimma kalu ve kane ındellahi eyyühellezıne amenüttekullahe ve kulu kavlen leküm a'maleküm ve yağfir leküm zünubeküm ve mey yütııllahe ve rasulehu fe kad faze fevzen aradnel emanete ales semavati vel erdı vel cibali fe ebeyne ey yahmilneha ve eşfakne minha ve hamelehel insan innehu kane zalumen yüazzibellahül münafikıyne vel münafikati vel müşrikıne vel müşrikati ve yetubellahü alel mü'minıne vel mü'minat ve kanellahü ğafurar rahıyma AHZAB SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU AHZAB SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU DEVAMI İÇİN TIKLAYIN AZHAB SURESİ TÜRKÇE MEALİ Ey Peygamber! Allah'tan kork, kâfirlere ve münafıklara boyun eğme. Elbette Allah her şeyi bilmekte ve yerli yerince yapmaktadır. ﴾1﴿ Rabbinden sana vahyedilene uy. Şüphesiz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır. ﴾2﴿ Allah'a güven. Vekîl olarak Allah yeter. ﴾3﴿ Allah, bir adamın içinde iki kalp yaratmadığı gibi, zıhâr» yaptığınız eşlerinizi de analarınız yerinde tutmadı ve evlâtlıklarınızı da öz oğullarınız olarak tanımadı. Bunlar sizin ağızlarınıza geliveren sözlerden ibarettir. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola O eriştirir. ﴾4﴿ Onları evlât edindiklerinizi babalarına nisbet ederek çağırın. Allah yanında en doğrusu budur. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, bu takdirde onları din kardeşleriniz ve görüp gözettiğiniz kimseler olarak kabul edin. Yanılarak yaptıklarınızda size vebal yok; fakat kalplerinizin bile bile yöneldiğinde günah vardır. Allah bağışlayandır, esirgeyendir. ﴾5﴿ Peygamber, müminlere kendi canlarından daha yakındır. Eşleri, onların analarıdır. Akraba olanlar, Allah'ın Kitabına göre, mirasçılık bakımından birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar; ancak, dostlarınıza uygun bir vasiyet yapmanız müstesnadır. Bunlar Kitap'ta yazılı bulunmaktadır. ﴾6﴿ Hani biz peygamberlerden söz almıştık; senden, Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan da. Evet biz onlardan pek sağlam bir söz aldık. ﴾7﴿ Allah bu sözü doğruları doğruluklarıyla sorumlu kılmak için aldı. Kâfirler için de çok acıklı bir azap hazırladı. ﴾8﴿ Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; hani size ordular saldırmıştı da, biz onlara karşı bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah ne yaptığınızı çok iyi görmekteydi. ﴾9﴿ Onlar hem yukarınızdan hem aşağı tarafınızdan vâdinin üstünden ve alt yanından üzerinize yürüdükleri zaman; gözler yıldığı, yürekler gırtlağa geldiği ve siz Allah hakkında türlü türlü şeyler düşündüğünüz zaman; ﴾10﴿ İşte orada iman sahipleri imtihandan geçirilmiş ve şiddetli bir sarsıntıya uğratılmışlardı. ﴾11﴿ Ve o zaman, münafıklar ile kalplerinde hastalık iman zayıflığı bulunanlar Meğer Allah ve Resûlü bize sadece kuru vaadlerde bulunmuşlar! diyorlardı. ﴾12﴿ Onlardan bir gurup da demişti ki Ey Yesribliler Medineliler! Artık sizin için durmanın sırası değil, haydi dönün! İçlerinden bir kısmı ise Gerçekten evlerimiz emniyette değil, diyerek Peygamber'den izin istiyordu; oysa evleri tehlikede değildi, sadece kaçmayı arzuluyorlardı. ﴾13﴿ Medine'nin her yanından üzerlerine saldırılsaydı da, o zaman savaşmaları istenseydi, şüphesiz hemen savaşa katılırlar ve evlerinde pek eğlenmezlerdi. ﴾14﴿ Andolsun ki daha önce onlar, sırt çevirip kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz mesuliyeti gerektirir! ﴾15﴿ Resûlüm! De ki Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmanın size asla faydası olmaz! Eceliniz gelmemiş ise o takdirde de, yaşatılacağınız süre çok değildir. ﴾16﴿ De ki Allah size bir kötülük dilerse, O'na karşı sizi kim korur; ya da size rahmet dilerse size kim zarar verebilir? Onlar, kendilerine Allah'tan başka ne bir dost bulurlar ne de bir yardımcı. ﴾17﴿ Allah, içinizden savaştan alıkoyanları ve yandaşlarına Bize katılın» diyenleri gerçekten biliyor. Zaten bunların pek azı savaşa gelir. ﴾18﴿ Gelseler de size karşı pek hasistirler. Hele korku gelip çattı mı, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş gibi gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün. Korku gidince ise, mala düşkünlük göstererek sizi sivri dilleri ile incitirler. Onlar iman etmiş değillerdir; bunun için Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Bu, Allah'a göre kolaydır. ﴾19﴿ Bunlar, düşman birliklerinin bozulup gitmedikleri evhamı içindedirler. Müttefikler ordusu yine gelecek olsa, isterler ki, çölde göçebe Araplar içinde bulunsunlar da, sizin haberlerinizi uzaktan sorsunlar. Zaten içinizde bulunsalardı dahi pek savaşacak değillerdi. ﴾20﴿ Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir. ﴾21﴿ Müminler ise, düşman birliklerini gördüklerinde İşte Allah ve Resûlü'nün bize vâdettiği! Allah ve Resûlü doğru söylemiştir, dediler. Bu orduların gelişi, onların ancak imanlarını ve Allah'a bağlılıklarını arttırdı. ﴾22﴿ Müminler içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de şehitliği beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde sözlerini değiştirmemişlerdir. ﴾23﴿ Çünkü Allah sadâkat gösterenleri sadâkatları sebebiyle mükâfatlandıracak, münafıklara -dilerse- azap edecek yahut da tevbe ederlerse tevbelerini kabul edecektir. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. ﴾24﴿ Allah, o inkâr edenleri hiçbir fayda elde edemeden öfkeleri ile geri çevirdi. Allahın yardımı savaşta müminlere yetti. Allah güçlüdür, mutlak galiptir. ﴾25﴿ Allah, ehl-i kitaptan, onlara müşrik ordularına yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine korku düşürdü; bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir alıyordunuz. ﴾26﴿ Allah, onların yerlerine, yurtlarına, mallarına ve ayak basmadığınız topraklara sizi mirasçı yaptı. Allah'ın her şeye gücü yeter. ﴾27﴿ Ey Peygamber! Eşlerine şöyle söyle Eğer dünya dirliğini ve süsünü refahını istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de, sizi güzellikle salıvereyim. ﴾28﴿ Eğer Allah'ı, Peygamberini ve ahiret yurdunu diliyorsanız, bilin ki, Allah, içinizden güzel davrananlar için büyük bir mükâfat hazırlamıştır. ﴾29﴿ Ey peygamber hanımları! Sizden kim açık bir hayâsızlık yaparsa, onun azabı iki katına çıkarılır. Bu, Allah'a göre kolaydır. ﴾30﴿ Sizden kim, Allah'a ve Resûlüne itaat eder ve yararlı iş yaparsa ona mükâfatını iki kat veririz. Ve ona cennette bol rızık hazırlamışızdır. ﴾31﴿ Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allah'tan korkuyorsanız, yabancı erkeklere karşı çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin. ﴾32﴿ Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. ﴾33﴿ Evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti hatırlayın. Şüphesiz Allah, her şeyin iç yüzünü bilendir ve her şeyden haberi olandır. ﴾34﴿ Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır. ﴾35﴿ Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur. ﴾36﴿ Resûlüm! Hani Allah'ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye Eşini yanında tut, Allah'tan kork! diyordun. Allah'ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah'tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde o kadınlarla evlenmek isterlerse müminlere bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir. ﴾37﴿ Allah'ın, kendisine helâl kıldığı şeyde Peygamber'e herhangi bir vebâl yoktur. Önce gelip geçenler arasında da Allah'ın âdeti böyle idi. Allah'ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir. ﴾38﴿ O peygamberler ki Allah'ın gönderdiği emirleri duyururlar, Allah'tan korkarlar ve O'ndan başka kimseden korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah herkese yeter. ﴾39﴿ Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. ﴾40﴿ Ey inananlar! Allah'ı çokça zikredin. ﴾41﴿ Ve O'nu sabah-akşam tesbih edin. ﴾42﴿ Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O'dur. Melekleri de size istiğfar eder. Allah, müminlere karşı çok merhametlidir. ﴾43﴿ Kendisine kavuştukları gün, Allah'ın onlara iltifatı, selâm» dır. Allah onlara çok değerli mükâfat hazırlamıştır. ﴾44﴿ Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. ﴾45﴿ Allah'ın izniyle, bir davetçi ve nûr saçan bir kandil olarak gönderdik. ﴾46﴿ Allah'tan büyük bir lütfa ereceklerini müminlere müjdele. ﴾47﴿ Kâfirlere ve münafıklara boyun eğme. Onların eziyetlerine aldırma. Allah'a güvenip dayan, vekîl ve destek olarak Allah yeter. ﴾48﴿ Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâhlayıp da, henüz zifafa girmeden onları boşarsanız, onları sayacağınız bir iddet süresince bekletme hakkınız yoktur. O halde onları bir bağışla memnun edin ve onları güzel bir şekilde serbest bırakın. ﴾49﴿ Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. Bu hususta ne yapmaları lâzım geldiğini onlara açıkladık ki, sana bir zorluk olmasın. Allah bağışlayandır, merhamet edendir. ﴾50﴿ Onlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına alırsın. Bıraktığın hanımlarından arzu ettiğini tekrar yanına almanda, senin üzerine bir günah yoktur. Böyle yapman onların mutlu olmalarına, üzülmemelerine ve hepsinin, senin verdiklerine razı olmalarına daha uygundur. Allah, kalplerinizde olanı bilir. Allah hakkıyle bilendir, halîmdir. ﴾51﴿ Bundan sonra artık başka kadınlarla evlenmen, elinin altında bulunan cariyeler hariç, güzellikleri hoşuna gitse bile, bunların yerine başka hanımlar alman sana helâl değildir. Allah her şeyi gözetler. ﴾52﴿ Ey iman edenler! Siz, bir yemeğe çağırılmadıkça, zamanını gözetmeksizin, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o size bunu söylemekten utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah'ın Resûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günah tır. ﴾53﴿ Bir şeyi açığa vursanız da, gizleseniz de şüphe yok ki Allah, her şeyi gayet iyi bilmektedir. ﴾54﴿ Onlara Peygamber'in hanımlarına babaları, oğulları, kardeşleri, kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınları mümin kadınlar ve ellerinin altında bulunan câriyelerinden dolayı bir günah yoktur. Ey Peygamber hanımları! Allah'tan korkun; şüphesiz Allah, her şeye şahittir. ﴾55﴿ Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salevât getirirler. Ey müminler! Siz de ona salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin. ﴾56﴿ Allah ve Resûlünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lânet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır. ﴾57﴿ Mümin erkeklere ve mümin kadınlara, yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler, şüphesiz bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir. ﴾58﴿ Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir. ﴾59﴿ Andolsun, iki yüzlüler, kalplerinde hastalık bulunanlar fuhuş düşüncesi taşıyanlar, şehirde kötü haber yayanlar bu hallerinden vazgeçmezlerse, seni onlara musallat ederiz onlarla savaşmanı ve onları şehirden sürüp çıkarmanı sana emrederiz; sonra orada, senin yanında ancak az bir zaman kalabilirler. ﴾60﴿ Hepsi de lânetlenmiş olarak nerede ele geçirilirlerse, yakalanır ve mutlaka öldürülürler. ﴾61﴿ Allah'ın önceden geçenler hakkındaki kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın. ﴾62﴿ İnsanlar sana kıyametin zamanını soruyorlar. De ki Onun bilgisi Allah katındadır. Ne bilirsin, belki de zamanı yakındır. ﴾63﴿ Şu muhakkak ki, Allah kâfirleri rahmetinden kovmuş ve onlara çılgın bir ateş hazırlamıştır. ﴾64﴿ Onlar orada ebedî olarak kalacaklar, kendilerini koruyacak ne bir dost ne de bir yardımcı bulacaklardır. ﴾65﴿ Yüzleri ateşte evrilip çevrildiği gün Eyvah bize! Keşke Allah'a itaat etseydik, Peygamber'e de itaat etseydik! derler. ﴾66﴿ Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar, derler. ﴾67﴿ Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle rahmetinden kov. ﴾68﴿ Ey iman edenler! Siz de Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu, dedikleri şeyden temize çıkardı. O, Allah yanında şerefli idi. ﴾69﴿ Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin. ﴾70﴿ Böyle davranırsanız Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah ve Resûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur. ﴾71﴿ Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, sorumluluğundan korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir. ﴾72﴿ Allah bu emaneti insana vermek sûretiyle, münafık erkeklere ve münafık kadınlara, müşrik erkeklere ve müşrik kadınlara azap edecek, inanan erkeklerin ve inanan kadınların da tevbesini kabul buyuracaktır. Allah bağışlayandır, merhamet edendir. ﴾73﴿ Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Vekul lilmu/minâti yaġdudne min ebsârihinne veyahfazne furûcehunne velâ yubdîne zînetehunne illâ mâzahera minhâs velyadribne biḣumurihinne alâ cuyûbihinnes velâ yubdîne zînetehunne illâ libu’ûletihinne ev âbâ-ihinne ev âbâ-i bu’ûletihinne ev ebnâ-ihinne ev ebnâ-i bu’ûletihinne ev iḣvânihinne ev benî iḣvânihinne ev benî eḣavâtihinne ev nisâ-ihinne ev mâ meleket eymânuhunne evi-ttâbi’îne ġayri ulî-l-irbeti mine-rricâli evi-ttifli-lleżîne lem yazherû alâ avrâti-nnisâ-/is velâ yadribne bi-erculihinne liyu’leme mâ yuḣfîne min zînetihinnec vetûbû ilaAllâhi cemî’an eyyuhâ-lmu/minûne le’allekum tuflihûneİnanan kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar ve açığa çıkanlardan, görünenlerden başka ziynetlerini göstermesinler ve örtülerini, göğüslerini örtecek bir tarzda omuzlarından aşağıya doğru salsınlar; kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babasından, yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut Müslüman kadınlardan, yahut kendi malları olan kölelerden, yahut erkeklikten kesilmiş veya kudreti olmayan erkek hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların gizli hallerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başka erkeklere ziynetlerini göstermesinler; gizledikleri ziynetler, bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar ve tövbe edin hepiniz Allah'a ey inananlar da kurtulun, erin âyet de yukarda anlatılan olay üzerine vahyedilmiştir. "Hicab âyeti" diye anılır. Mü’min kadınlara da söyle “Gözlerini kasıtlı ve şehvet uyandırıcı, cilveli bakışlardan kaçındırsınlar ve ırzlarını-namuslarını korusunlar; ziynetlerini cezbedici şekilde süslerini açığa vurmasınlar; ancak kendiliğinden görünen toplum hayatında tabii olarak açılması gereken yerler hariçtir. Gereğince kapansınlar Ve bunun için başörtülerini genel dış giysileriyle birlikte yakalarının üzerine salsınlar. Süslerini, kendi kocalarından, ya da babalarından; kocalarının babalarından, ya da kendi oğullarından; ya da kocalarının oğullarından üvey çocuklarından, ya da kendi kardeşlerinden, ya da kardeşlerinin oğullarından; ya da kız kardeşlerinin oğullarından, ya da kendi hizmetçi kadınlarından, ya da sağ ellerinin altında bulunan evlerindeki sürekli ve güvenilir erkek yardımcılardan, ya da kadına ihtiyacı olmayan arzusuz veya iktidarsız ihtiyar insanlardan; ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Kadınlar ve kızlar Gizledikleri süsleri bilinsin, takındıkları ziynetleri fark edilsin veya vücut hatları dikkat çeksin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Kırıtarak yürümesinler. Hep birlikte Allah’a tevbe edin ey mü’minler, umulur ki felah bulup huzura ve kurtuluşa erişirsiniz.”İnanan kadınlara da söyle, onlar da gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffet ve namuslarını korusunlar, süslerini göstermesinler, elde olmayarak açığa çıkan ve görünen kısımları hariç, cazibe ve güzelliklerini açığa vurarak dikkat çekmesinler ve bunun için başörtülerini, göğüsleri üzerine sarkıtsınlar ki, boyun ve gerdanlarından birşey görünmesin. Allah'ın açılmasını haram kıldığı, gizli zinet yerlerini yani cazibe ve güzelliklerini kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından, kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğulları ya da kız kardeşlerinin oğullarından veya müslüman kadınlardan veya yasal olarak sahip oldukları köle, cariye gibi kimselerden veya erkeklikten kesilmiş yemek isteyip karın doyurmaktan başka birşey düşünemeyen kadınlara meyil ve şehvet ihtiyacı olmayan erkeklerden veya kadınların mahrem yerlerine henüz ilgi duymayan çocuklardan başka kimselere açıp göstermesinler. Yürürken gizli görkem ve güzelliklerini belli edecek, tahrik edici bir yürüyüşle yürüyerek ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü'minler! Hepiniz topluca, günahkarca davranışlardan dönüp, Allah'a yönelin ki, dünya ve ahiret mutluluğunu elde kadınlara da söyle Hain bakışlardan sakınıp, zerâfetlerini koruyarak önlerine baksınlar. Namus ve iffetlerini muhafaza etsinler, bellerine sahip olsunlar. Açık olması zaruri olan yerleri el ve yüzleri hariç, cezbedici güzelliklerini göstermesinler. Başörtülerini, gerdanlarını, gerdanlıklarını açıkta bırakmayacak şekilde göğüslerinin üzerine sarkıtarak örtsünler. Zînetlerini, cezbedici güzelliklerini yalnızca kocalarının, babalarının, kocalarının babalarının, oğullarının, kocalarının oğullarının, erkek kardeşlerinin, erkek kardeşlerinin oğullarının, kız kardeşlerinin oğullarının, hemcinsleri olan kadınların, meşrû şekilde sahip oldukları, üzerlerinde meşrû hakları ve otoriteleri, kendileriyle düzgün insanî münasebetleri olan câriyelerin, kadına ihtiyacı kalmamış cinsî güçten düşmüş erkek hizmetkârların, yahut henüz kadınların mahrem yerleriyle ilgilenmeyen, farkında da olmayan çocukların yanında açabilirler. Gizlemekte oldukları güzellikleri, takıları anlaşılsın diye ayaklarını yere vurarak erkekleri tahrik etmesinler. Ey mü'minler, hepiniz birden günah işlemekten vazgeçip Allah'a itaate yönelerek tevbe edin ki, kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa Kur’ân-ı Kerim, 35/59; Ruhu’l-Beyan, 2/763. İmam Azam “nisâihinne”yi bütün kadın cinsi olarak kadınlara da söyle gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Kendiliğinden görünenler dışında süslerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar [4]. Süslerini kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babalarından, yahut oğullarından yahut kocalarının oğullarından, yahut kardeşlerinden, yahut kardeşlerinin oğullarından, yahut kızkardeşlerinin oğullarından, yahut kadınlarından, yahut ellerinin altındakilerden köle ve cariyelerinden, yahut erkeklerden kadına ihtiyaçları olmayan ele bakıcılardan dilenci, hizmetçi yahut henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri süslerinin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki kurtuluşa boyunlarını ve göğüslerini kadınlara söyle 'Gözlerini harama çevirmekten kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü kapatacak şekilde koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan arzusuz veya iktidarsız hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz.'Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, zinetlerini süslerinin takılı olduğu boğaz, baş, gerdan, kol, bacak ve kulakları gibi yerlerini açıb göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan yüz, eller ve ayaklar müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üzerine koysunlar göğüs ve boyunlarını göstermesinler. Zinetlerini ve süs yerlerini ancak şu kimselere göstersinler gösterebilirler. Kocalarına, yahud babalarına, yahud kocalarının babalarına, yahud kendi oğullarına, yahud kocalarının başka anadan olma oğullarına, yahud kendi erkek kardeşlerine, yahud erkek kardeşlerinin oğullarına, yahud kız kardeşlerinin oğullarına, yahud müslüman kadınlarına, yahud ellerindeki cariyelere, yahud şehvetsiz ve kadına ihtiyacı olmıyan sırf yemek peşinde koşan uyuntu kimselere, yahud henüz kadınların gizli yerlerinin farkına varmamış olan erkek kadın münasebetini bilmiyen çocuklara. Gizledikleri zinetleri bilinsin diye, ayaklarını da yere veya birbirine vurmasınlar erkekleri kendilerine meyil ettirmesinler. Ey müminler! Hepiniz Allah'a tevbe edin ki, dünya ve ahiret saadetine kadınlara da de ki Bazı bakışlarını kıssınlar, ırzlarını korusunlar, görünmesi gereken hariç, diğer süslerini göstermesinler, başörtülerini elbiselerinin yırtmaçları üzerine sarkıtsınlar. Süslerini, ancak kocalarına veya babalarına veya kocalarının babalarına veya oğullarına veya kocalarından olan üvey oğullarına veya kardeşlerine veya kardeşlerinin oğullarına veya kızkardeşlerinin oğullarına veya kendilerinden olan mümin kadınlara* veya cariye ve kölelerine veya kadınlara ihtiyaç duymayan, evlerde dolaşan erkek fakir ve ihtiyarlara veya kadınların mahrem yerlerinin farkına varmayan çocuklara gösterebilirler, başkasına sakın göstermesinler..* Kâfir kadınlara kadınlara da, gözlerini haramdan sakınmalarını ve namuslarını korumalarını söyle! Görünmesi zorunlu olanlar dışında, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar. Kocaları, babaları, kayınpederleri, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, mümin kadınlar, ellerinin altında bulunanlar; erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi ve tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık özelliklerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar. “Ey müminler! Hep birden Allah'a tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.”[365][365] Zinet ve örtünme hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XIII, bulunan kadınlara da diyesin ki Eğsinler öne gözlerini, utanç yerlerin koruyalar, açık olanından başka, süslerin açmayalar, çekeler bürgülerin omuzlarına, erlerinden, kendi babalarından, kocasının babasından, kendi oğullarından, üvey oğullarından, kendi kardeşlerinden, kardeş oğullarından, ya da kadınlarından, yahut kölelerinden, yahut erlikten kesilmiş olan hizmetçilerden, kadınlarla, utanç yerini bilmeyen çocuklardan, başkalarına ziynetlerin açmayalar; saklamış oldukları ziynetlerin anlatmakçin, ayakların vurmayalar, ey inanmış olanlar! Hepiniz de Allaha tövbe ediniz, ola ki kurtulursunuz!» İnanan kadınlara da söyle, onlar da bakışlarını haramdan sakınsınlar, ırzlarını iffet ve namuslarını korusunlar ve açığa çıkanlardan el, yüz ve ayaklar hariç, ziynetlerini cazibeyi artıracak süslerini mahrem olmayan kimselere göstermesinler ve başlarına alacakları örtülerini yakalarının üzerinden aşağıya doğru salsınlar. Süslerini kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından, kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin ya da kız kardeşlerinin oğullarından, kendi mü'min kadınlarından yahut yasal olarak sahip oldukları cariyelerinden veya kendilerine bağlı olup cinsel isteklerden yoksun bulunan erkek hizmetçilerinden ya da kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan çocuklardan başka kimsenin önünde açığa vurmasınlar. Gizledikleri süsleri bilinsin diye dikkat çekmek için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar! Hepiniz topluca, günahkârca davranışlardan dönüp Allah'a yönelin ki kurtuluşa, esenliğe erişesiniz! Bkz. 33/32 ve dipnotu, 33/59Bu iki ayette mü’min erkek ve mü’min kadının her ikisine de gözlerini haramdan sakınmaları ve ırzlarını iffet ve namuslar... Devamı..Mü’min kadınlar gözlerini harâma ’atf itmesünler ve ferclerini muhâfaza itsünler ve zînetlerinin yalnız zâhirde olanlarını göstersünler, memelerini örtsünler ve zînetlerini yalnız kocalarına veyâ pederlerine veyâ kocalarının pederlerine ve oğullarına ve kocalarının oğullarına ve birâderlerine ve birâderlerinin oğullarına ve hemşirelerinin oğullarına veyâ bunların zevcelerine ve kölelerine veyâ kadına ihtiyâcı olamayan erkek uşaklara ve yâhud henüz bir kadının a’zâ-yı tenâsüliyesini tefrîk idemeyen çocuklara göstersünler. Kadınlar gizli zînetlerini [1] gösterecek bir tarzda ayaklarını tahrîk itmesünler, kalblerinizi Allâh’a tevcîh idiniz ki mes’ûd olasınız.[1] Ayakdaki kadınlara da söyle Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünen kısmı müstesna, açmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine salsınlar. Süslerini kocaları veya babaları ve kayınpederleri veya oğulları veya kocalarının oğulları veya kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kızkardeşlerinin oğulları veya müslüman kadınları veya cariyeleri veya erkekliği kalmamış hizmetçiler, ya da kadınların mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar! Saadete ermeniz için hepiniz tevbe ederek Allah'ın hükmüne kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Yüz ve el gibi görünen kısımlar müstesna, zînet yerlerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babalarından, yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!Mümin kadınlara da söyle Gözlerini harama bakmaktan korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine kadar örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları mümin kadınlar, ellerinin altında bulunanlar köleleri, erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz. Bu âyette kadınlara, teşhir etmeleri yasaklanan zînet»ten maksadın ne olduğu konusunda farklı görüşler vardır Bir görüşe göre bu zinetten maksat, k... Devamı..İnanan kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar, iffetlerini korusunlar ve açıkta olması gereken yerleri hariç, alımlı yerlerini göstermesinler. Örtülerini göğüslerinin üzerine kapasınlar. Vücutlarının alımlı yerlerini kimseye göstermesinler; ancak kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kızkardeşlerinin oğulları, diğer kadınlar, cinsel iktidara sahip olmayan erkek hizmetkarlar ve işçiler ve kadınların cinsel yönlerini henüz anlamayan çocuklar hariç. Gizledikleri alımlı bölgelerini sergilemek/bildirmek için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar, topluca ALLAH'a yöneliniz ki başarılı kadınlara da söyle Gözlerini harama bakmaktan korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine kadar örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları mümin kadınlar, ellerinin altında bulunan köleleri, erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış cinsî güçten düşmüş hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtuluşa kadınlara da söyle gözlerini sakınsınlar, ırzlarını muhafaza etsinler, ziynetlerini açmasınlar, zâhir olanı başka ve baş örtülerini yakalarının üzerine vursunlar, ziynetlerini açmasınlar, ancak kendi kocalarına yâhud kendi babalarına kocalarının babalarına yâhud kendi oğullarına, yâhud kendi biraderlerine, yâhud kendi biraderlerinin oğullarına, yâhud hemşirelerinin oğullarına yâhud kendi kadînlarına yâhud kendi ellerindeki memlûklerine, yâhud ihtiyacı olmıyan erkeklerden uyuntulara, yahud henüz kadınların avretlerine muttali' olmıyan çocuklara, müstesna, gizledikleri ziynetleri bilindiye ayaklarını da vurmasınlar, hepiniz Allaha tevbe edin ey mü'minler ki felâh bulabilesinizVe de mü'min kadınlara söyle, bakışlarından bir kısmını sakınsınlar¹, ırzlarını² korusunlar. Doğal olarak görünmesi gerekli olanlar dışında, ziynetlerini³ açığa Örtüleri ile göğüslerini Ziynetlerini; kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınların tamamı, yeminle sahip oldukları6, kadına ihtiyaç duymayan erkek hizmetliler, kadınların avret yerlerinin7 henüz farkında olamayan çocuklar hariç, açığa vurmasınlar. Gizledikleri ziynetleri bilinsin diye, ayaklarını Ey mü'minler! Hepiniz topluca Allah'a tövbe edin. Umulur ki kurtuluşa Kötü niyetle bakmasınlar. 2- “Furuc”lerini korusunlar, yani mahrem yerlerini, namuslarını, ırzlarını korusunlar. 3- “Yaradılışı itibarıyla “biy... Devamı..Mü'min kadınlara da söyle gözlerini harama bakmakdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zînetlerini açmasınlar. Bunlardan görünen kısmı müstesna. Baş örtülerini, yakalarının üstünü kapayacak suretde, koysunlar. Zînet mahal lerini kendi kocalarından, yahud kendi babalarından, yahud kocalarının babalarından, yahud kendi oğullarından, yahud kocalarının oğullarından, yahud kendi biraderlerinden, yahud kendi biraderlerinin oğullarından, yahud kız kardeşlerinin oğullarından, yahud kendi kadınlarından, yahud kendi ellerindeki memlûkelerden, yahud erkeklerden yana ihtiyâcı olmayan ya'ni erkeklikden kalmış bulunan hizmetçilerden, yahud henüz kadınların gizli yerlerine muttali' olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizleyecekleri zînetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Hepiniz Allaha tevbe edin ey mü'minler. Tâki korkduğunuzdan emîn, umduğunuza nail kadınlara da söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar;1 el, yüz gibi görünen kısımları müstesnâ, ziynetlerini göstermesinler ve başörtülerini yakalarının üzerine kadar salsınlar!2 Ziynetlerini, kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya oğulları veya kocalarının oğulları veya erkek kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları veya kendi kadınları Müslüman kadınlar veya sâhib oldukları câriyeleri veya pek yaşlı olmakla kadınlara karşı şehvetleri olmayan erkek hizmetçiler veya kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler!Gizlemekte oldukları ziynetleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar! Ey mü'minler! Hep birlikte Allah'a tevbe edin ki kurtuluşa eresiniz.1“Göz bir hassedir duygudur ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder. Eğer Cenâb-ı Hakk’a satmayıp, belki nefis hesâbına çalıştırsan, geçici, devam... Devamı..İnanan kadınlara da, gözlerini harama bakmaktan korumalarını ve kadınlık organlarını gayri meşru ilişkilerden uzak tutmalarını söyle. Görünmesinde sakınca olmayan kısımların haricinde, güzel, çekici, süs yerlerini açmasınlar. Başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar. Süs ve çekici bölgelerini kocalarından veya babalarından veya kayın pederlerinden veya oğullarından veya kocalarının oğullarından veya erkek kardeşlerinden veya erkek kardeşlerinin oğullarından veya kız kardeşlerinin oğullarından veya kendi kadınlarından veya sahip oldukları kölelerinden veya erkeklikten kesilmiş hadım erkeklerden veya kadınların avret yerlerinden anlamayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Ziynetlerinden gizli yerlerin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey İman edenler! Topluca Allah’a tövbe edin. Umulur ki kurtuluşa kadınlara da söyle de kötü gözle bakmaktan sakınsınlar. Ut yerlerini gizlesinler. Bezeneklerini açmasınlar. Görünecek kısımları olursa başka. Başörtülerini yakaları üstüne kadar indirsinler. Bezeneklerini kendi kocalarından, kendi babalarından kocalarının babalarından, kendi oğullarından, üvey oğullarından, kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kızkardeşlerinin oğullarından, dindaşı olan kadınlardan, kölelerinden, cariyerelerinden, erkekliği kalmamış hizmetçilerden, kadınların ut yerini bilmeyen çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri bezenekleri göstermek için ayaklarını birbirine vurmasınlar. Allah’a tövbe edin ey inananlar, onasınız kadınlara de ki gözlerini önlerine diksinler [³], utanacak yerlerini korusunlar. İş zamanında görünen şeylerden [⁴] maada ziynet yerleri olan bedenlerini göstermesinler. Baş örtülerini yakaları üzerine çeksinler [⁵], ziynet yerlerini [⁶] erlerinden veya kendi babalarından veya erlerinin babalarından veya kendi oğullarından veya erlerinin oğullarından veya kendi kardeşlerinden veya kardeşlerinin oğullarından veya kız kardeşlerinin oğullarından veya kendi kadınlarından [⁷] veya memlûklerinden [⁸] veya erkekliği kalmamış hizmetkârlardan [⁹] veya kadınların utanacak yerlerine muttali olmayan [¹⁰] çocuklardan başkasına göstermesinler, gizledikleri ziyneti bildirmek maksadıyle ayaklarını birbirine vurmasınlar [¹¹]. Mü/minler! Hepiniz Allah/a tövbe edin ki umduklarınıza ermiş olun.[3] Helâl olmayan şeylere bakmasınlar.[4] Yüz, el, ayak, elbise, yüzük gibi.[5] Gerdanlarını, göğüslerini, başlarını örtsünler.[6] Göğüslerini, başlar... Devamı..Ey Peygamber! Mü’min kadınlara da söyle, onlar da gözlerini yasak olandan sakınsınlar/çevirsinler. Onlar da edep yerlerini [furûcehunne] korusunlar. Takılarını [zînetehunne], kendiliğinden görünen kısmı hariç, teşhir etmesinler. Örtülerini [humurihinne] açık olan gerdanlıklarının üzerine salsınlar/göğüs açıklığını Takılarını; kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, mü’min kadınlar yahut akitle sorumluluk aldıkları/köleler yahut erkekliği kalmamış hizmetçiler veya henüz kadınların mahrem yerlerinden haberleri olmayan erkek çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizlemekte oldukları takıları anlaşılsın diye ayaklarını yere Ey Mü’minler! Hepiniz birden Allah’a tevbe ediniz ki, kurtuluşa İslamiyet’ten önce Arap kadınlarının başlarında “hımar” dedikleri bir örtü vardı. Uçlarını arkadan bağlarlar, göğüs ve gerdanlık açıklığı gözükürdü... Devamı..Mümin kadınlara da de ki “Gözlerini harama çevirmekten kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; kendiliğinden görüneni müstesna süslerini açığa vurmasınlar. Başörtülerini, yakalarının üstüne kapatacak şekilde koysunlar. Süslerini kendi kocalarından ya da babalarından ya da kocalarının babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi mümin kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan budala kimselerden ya da kadınların mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birlikte Allah'a tevbe edin; umulur ki kurtuluşa erişirsiniz!”İnanan kadınlara da söyle Onlar da bakışlarında ölçülü olsun, bakılması uygun olmayan yerlere bakmaktansakınsınlar. Her türlü ahlâksızlıktan, çirkin davranıştan uzak durarak, iffet ve namuslarını korusunlar. Toplum içine çıkarlarken, beşerî münâsebetlerin gereği olarak ve İslâm toplumundaki örf ve âdetlere göre açılmasında sakınca görülmeyen ağız, göz, el, ayak gibi uzuvlar veya elde olmayarak görünen yerler hariç, kadınsı câzibe ve güzelliklerini mahrem olmayan —yani kendisiyle evlenmeleri ebediyen haram olmayan— kimselere göstermesinler. Bir de, başlarına alacakları örtülerini, saçları, kulakları, boynu, gerdanlığı ve göğsü örtecek biçimdeyakalarının üzerinden salıversinler. Ayrıca, vücut hatlarını tamamen kapatan dış kıyafetlerini üzerlerine örtsünler 33. Ahzap 59. Gerek giyim kuşamlarında, gerek söz ve davranışlarında, mümin bir hanıma yaraşan ağırbaşlı ve edepli bir tavır takınsınlar. Kadınlar her türlü kadınsı güzelliklerini ve süslerini ancak kocalarına gösterebilirler. Saçları, kolları, ayak bilekleri... gibi ikinci dereceden süslerini ise, Babalarına, dedelerine, amcalarına, dayılarına, damatlarına,Kocalarının babalarına ve dedelerine, Öz oğullarına, torunlarına ve kocalarının başka bir kadından olanoğullarına, Öz veya üvey kardeşlerine, Öz veya üvey yeğenlerine, Ayrıca, süt emzirme sebebiyle mahrem olan süt kardeşi, süt babası, süt oğlu, süt yeğeni, süt amcası, süt dayısı gibi akrabalarına,Temiz ve güvenilir kadın arkadaşlarına, Sahip oldukları köle ve cariyelere, Kadınlara ilgi duymayacak derecede yaşlanmış olan erkek hizmetçilere,Ve kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan erkek çocuklara gösterebilirler. Bir de, gizledikleri güzelliklerini belli edecek şekilde ayaklarını yere vurarak kırıta kırıta yürümesin, tahrik edici davranışlarda bu kurallara uyduğunuz takdirde, temiz ve huzurlu bir toplum oluşturabilirsiniz. Fakat ne kadar titiz davransanız da, ufak tefek kusurlarınız, hatâlarınız olacaktır. Bunun için Ey inananlar, hepiniz kötülüklerden, günahlardan tövbe edip topluca Allah’a yönelin ki, dünyada ve âhirette kurtuluşa erebilesiniz. Günahlardan arınmış temiz ve sağlıklı bir toplum oluşturabilmek için yerine getirmeniz gereken önemli bir görev daha varKadın Müminler’e de söyle; bakışlarını sakınıp çevirsinler! Mahrem yerlerini korusunlar! Açıkta olan kısmı hariç zinetlerini açığa vurmasınlar! Örtülerini göğüslerine örtsünler! Onların kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya kendi oğulları veya kocalarının oğulları veya kendi kardeşleri veya kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları veya kendi kadınları veya ellerinin mâlik oldukları veya Adamlar’dan İhtiyaç sahibi hariç Uyuntu Hizmetçiler veya Kadınlar’ın mahrem yerlerine vâkıf olmamış Çocuklar dışında zinetlerini göstermesinler / açıkca belli etmesinler / açmasınlar! Zinetlerinden gizleyecekleri şeylerin bilinmesi için ayaklarıyla vurmasınlar! Allah’a yönelin topluca, ey Müminler! Umulur ki kurtuluşa hanımlara söyle onlar da bakışlarını yumuşatsınlar. Onlar da avret mahallerini korusunlar. Görünen kısımları hariç, ziynet / değerli yerlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerine etsinler. Kadınlar ziynet yerlerini ise sadece şu kimseler yanında açabilirler kocaları, öz babaları veya kayın babaları, öz ya da üvey oğulları, öz erkek kardeşleri, öz yeğenleri, kadınları ya da cariyeleri, Kadınlara ilgi duymayan iktidarsız erkekler, henüz avret bilincine ermemiş çocuklar... Kadınlar, gizledikleri ziynet / takı / güzellik farkedilsin diye ökçelerini vurmasınlar. Sevgili müminler! hepiniz Allah'a tövbe edin. Zira kurtuluşunuz buna kadınlara söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar. Irzlarını korusunlar. Görünen kısımları müstesna! Cinsel cazibelerini ortaya çıkaran yerlerini göstermesinler. Başörtülerini göğüslerini örtecek şekilde yakalarının üzerine salsınlar. Kadınsal ziynetlerini hiç kimseye göstermesinler. Aile yaşamı içinde örfe uygun olarak giyinsinler. Aile içi giyimleriyle kocalarının, babalarının, kocalarının babalarının, oğullarının, üvey oğullarının, erkek kardeşlerinin, erkek kardeş oğullarının, kız kardeş oğullarının, Müslüman kadınların, evlerinde hizmetli olarak çalışanların, erkekliği kalmamış yaşlıların, kadınların mahrem yerlerini anlamayan küçük çocukların yanında beraber bulunabilirler. Karı kocanın özel odasındaki giyimleri bu kurallardan muaftır. Kadınlar ister ev içi giyimlerinde ister evin dışındaki giyimlerinde olsun, gizledikleri kadınsal özelliklerini ortaya çıkaracak şekilde ayaklarını yere vurarak yürümesinler. Kadınların cinsel özelliklerini ortaya çıkaran, kadınsı vücut hatlarını gösterecek dar şeffaf elbiseler giymesinler! Ey Müminler! Yaşamınızda yaptığınız hatalar varsa bir daha yapmamak üzere pişman olup tövbe ediniz ki; af edilerek Allah’ın hesabından kurtulma imkânınız olsun! Mümin kadınlara da söyle “Gözlerini harama bakmaktan kıssınlar [*] ve namuslarını korusunlar! Kendiliğinden görünen kısımları hariç olmak üzere, [*] ziynetlerini süslerini açmasınlar! Başörtülerini, yakalarının üzerine vurup salsınlar! [*] Kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya kendi oğulları veya kocalarının oğulları veya erkek kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları veya kendi kadınları veya meşru olarak ellerinin altında bulunanlar veya şehvet sahibi olmayıp evde bulunan erkek yaşlı hizmetçiler veya kadınların avretlerinin henüz farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini açmasınlar! Gizlemekte oldukları ziynetleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar! Ey müminler! Hep birden Allah’a yönelin ki kurtulasınız!”Burada ve bir önceki ayette geçen [min absâri] ifadesindeki [min] edatı, bakışların “hepsinin” değil de “bir kısmının” kısılmasının emredildiğini anla... Devamı..Müslüman kadınlara da söyle “Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar ve kendiliğinden görüneni¹ hariç vücut ziynetlerini² teşhir Başörtülerini,⁴ yakalarının üstünü kapatacak şekilde örtsünler. Vücut ziynetlerini, kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kardeşlerinden, kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, Müslüman kadınlardan,⁵ cariyelerinden, kadınlara arzusu kalmayan⁶ erkek hizmetçilerden ve henüz kadınların mahrem yerlerini tanımayan erkek çocuklardan⁷ başkasına⁸ Bir de Gizledikleri ziynetleri¹⁰ bilinsin diye ayaklarını yere Ey mü’min erkek ve kadınlar! Gerçek kurtuluşunuzu umabilmek için hep birlikte bu emirleri yaşayarak Allah’a, tevbe Vücut ziynetlerinden dışa gelen örtülse bile görünmesi tabiî olanı bu hükümden müstesnadır ve başka bir hükme tabidir ki bunlar örtünün dış tarafıyl... Devamı..İnanan kadınlara söyle, onlar da gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler; iffetlerini korusunlar; [örfen] görünmesinde sakınca olmayan yerleri ³⁷ dışında, cazibe ve güzelliklerini açığa vurmasınlar; ve bunun için, başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar. ³⁸ Cazibe ve güzelliklerini kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından, kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin ya da kız kardeşlerinin oğullarından, kendi evlerindeki kadınlardan, yahut yasal olarak sahip oldukları kimselerden, yahut kendilerine bağlı olup cinsel isteklerden yoksun bulunan erkeklerden, ³⁹ ya da kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan çocuklardan başka kimsenin önünde açığa vurmasınlar; ve [yürürken] gizli görkem ve güzelliklerini belli edecek şekilde ⁴⁰ ayaklarını yere vurmasınlar. Ve siz, ey müminler, hepiniz topluca, günahkarca davranışlardan dönüp Allah’a yönelin ki kurtuluşa, esenliğe erişesiniz! ⁴¹37 Bizim “[örfen]” sözcüğüyle yaptığımız ilave illâ mâ zahera minhâ ifadesiyle ilgili olarak ilk İslam alimlerinin ve özellikle Râzî’nin kaydettiğine... Devamı..Mümin hanımlara da söyle, onlar da bakışlarını haramdan sakınsınlar, iffet ve namuslarını korusunlar. Zorunlu olarak görünenlerin dışında ziynet yerlerini göstermesinler, başörtülerini de göğüs ve gerdanlarının üstüne sarkıtsınlar, cazibe ve güzelliklerini kimseye göstermesinler. Yalnız kocaları, babaları, kayın babaları, öz oğulları, üvey oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, mümin kadınlar, malik olduklarınız, kadına ihtiyaç duymayan erkek hizmetçiler veya kadınlara istekleri gelişmemiş küçük çocuklar bunun dışındadır. Bir de yürürken ziynetlerini teşhir etmek için ayaklarını yere sert vurmasınlar. Ey müminler yapmış olduğunuz hatalardan tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz. 12/23...32, 19/19- 20, 24/30- 60, 58- 59Mü’min kadınlara da söyle, bakışlarını yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar, cazibe ve güzelliklerini, bunlardan görünen kısımlar dışında,[³⁰⁰⁶] kamuya açmasınlar;[³⁰⁰⁷] bunun için de, başörtülerini yakalarının üzerine sıkıca tuttursunlar;[³⁰⁰⁸] cazibe ve güzelliklerini yalnızca kocalarına, babalarına, kayınbabalarına, oğullarına, üvey oğullarına, kardeşlerine, erkek kardeşlerinin oğullarına, kız kardeşlerinin oğullarına, kendi evlerindeki kadınlara,[³⁰⁰⁹] meşru şekilde malik oldukları kimselere,[³⁰¹⁰] ya da emirleri altındaki cinsel arzudan yoksun erkek hizmetlilere, veya kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan çocuklara açabilirler; bir de yürürken, gizli olan ziynetlerini teşhir etmek için ayaklarını yere vurmasınlar.[³⁰¹¹] Siz ey iman edenler! Topyekûn günahları terk edip Allah’a yönelin ki, mutluluk ve kurtuluşa erebilesiniz.[3006] Bu, kadın cazibe ve güzelliğinden kamuya açılması serbest olan miktarı gösteren bir istisna cümlesidir. Bizim harfiyyen çevirdiğimiz illâ mâ za... Devamı..Ve mü'min kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar ve avret mahallerini muhafaza etsinler ve ziynetlerini açmasınlar, onlardan her zahir olanı müstesna ve başörtülerini yakalarının üzerine sarkıtsınlar ve ziynetlerini açıvermesinler. Ancak kocalarına veyahut kendi babalarına veya kocalarının babalarına veya kendi oğullarına veya kocalarının oğullarına veya kendi kardeşlerine veya kendi kardeşlerinin oğullarına veya kendi kızkardeşlerinin oğullarına veyahut kendi kadınlarına veya kendi ellerinin malik olduğu cariyelerine veyahut erkeklikten kesilmiş hizmetçilerine veya kadınların avret mahellerine muttali olmayan çocuklara karşı açıverilmesi müstesna. Ve ziynetlerinden gizledikleri bilinsin diye ayaklarını da birbirine vurmasınlar. Ve cümleten Allah'a tevbe ediniz, ey mü'minler! Tâ ki felaha kadınlara da bakışlarını kısmalarını ve edep yerlerini açmaktan ve günahtan korumalarını söyle. Yine söyle ki mecburen görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini yakalarının üzerini kapatacak şekilde örtsünler. Zinet takılan yerlerini kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, üvey oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, mümin kadınlar, ellerinin altında bulunanlar köleler, erkeklikten kesilip kadınlara ihtiyaç duymayan hizmetçileri veya henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklar dışında kimseye göstermesinler. Saklı zinetlerine dikkat çekmek için, ayaklarını da vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz toptan Allah'a tövbe ediniz ki felaha eresiniz! [35, 59]Zinetlerden maksat, ya kolye, küpe, bilezik gibi zinetlerin yerleri yahut bizzat zinet eşyalarıdır. Birinci görüş daha ağır basar. Örtülecek yerlerden... Devamı..İnanan kadınlara da söyle "Bazı bakışlarını kıssınlar, ırzlarını korusunlar. Süslerini göstermesinler. Ancak kendiliğinden görünenler hariç. Baş örtülerini göğüs yırtmaçlarının üstüne koysunlar. Süslerini kimseye göstermesinler. Yalnız kocalarına, yahut babalarına, yahut kocalarının babalarına, yahut oğullarına, yahut kocalarının oğullarına, yahut kardeşlerine, yahut kardeşlerinin oğullarına, yahut kızkardeşlerinin oğullarına, yahut kadınlarına, yahut ellerinin altında bulunankölelerine, yahut kadına ihtiyacı bulunmayan erkek tabi'lerine, yahut henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklara gösterebilir. Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklarını vurmasınlar. Ey mü'minler, topluca Allah'a tevbe edin ki felaha eresiniz.283 Bunların görünmesinde bir günâh yoktur. Bir tefsîre göre süsten maksat, süs yerleridir. Buna göre kendiliğinden görünecek süs yerleri, örtünme h... Devamı..Mü'min kadınlara söyle ki Helâl olmayan şeye nazardan gözlerini men' itsünler ve ferclerini hıfz iylesünler 'avret yerlerini örtsünler ve zînetlerini, onlardan zâhir olanlardan gayrısını setri mümkün olmayanlardan başkasını göstermesünler ve baş örtülerini yakaları üzerine çeksünler ve zînetlerini kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, üveği oğullarından, kardaşlarından, kardaşlarının oğullarından, kız kardaşlarının oğullarından, kadınlardan, köle ve câriyelerinden yâhud ricâlden kadınlara meyli olmayan çok ihtiyâr, hadım ve sâire gibi ittibâ'larından veyâ kadınların 'avretini bilmeyen küçük çocuklardan gayrısına âşikâr itmesünler ve zînetlerinden gizledikleri şeyi bilinsün içün ayaklarını yere veyâ birbirine urmasunlar. Ey Mü'minler! Cümleniz Allâh'a tevbe idiniz ki felâha kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar; ferçlerini kolları ile bacakları arasındaki organlarını korusunlar. Güzelliklerinden [1] görünen kısım [2] dışındakileri açmasınlar. Başörtülerinin bir kısmını yakalarının üstüne vursunlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları, elleri altında bulunan esirler, kadına ihtiyacı kalmamış erkekler ve kadınların edep yerlerine ilgi duymayan küçük çocuklar[3] dışında hiç kimseye süslerini açmasınlar. Gizledikleri güzellikleri bilinsin[4] diye ayaklarının bir bölümü ile yere vurmasınlar. Müminler, hep birlikte Allah’a yönelin ki umduğunuza kavuşasınız.[1] Güzellik diye meal verdiğimiz kelime ziynet = الزينة'tir. Bazıları bunun, dış elbise veya süs olduğunu söyler. Dış elbise, hem kadının hem erkeğin... Devamı..Mümin kadınlara da söyle, bakışlarını sakınsınlar ve mahrem yerlerini korusunlar. Açıkta olan kısmı hariç zinetlerini göstermesinler. Başörtüleri ile yakalarının üzerini de kapatsınlar. Süslerini; kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, kendi kardeşleri, kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendisi gibi kadınlar, kendi cariyeleri, erkekliği kalmamış hizmetçileri, kadınların mahrem yerlerini henüz bilmeyen çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süslerinin bilinmesi için ayaklarını yere müminler, kurtuluşa ermek için hep birden Allah'a tevbe edin!Mü'min kadınlara söyle Onlar da bakışlarını sakınsınlar, iffetlerini korusunlar, zorunlu olarak görünenin4 dışında ziynetlerini göstermesinler; örtülerini, yakalarını kapatacak şekilde örtsünler.5 Kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından,6 ellerinin altında bulunan kölelerden, erkeklikten kesilmiş hizmetçilerinden ve kadınların mahremiyetlerine henüz vakıf olmayan çocuklardan başkasına ziynet yerlerini göstermesinler. Saklı ziynetlerini fark ettirmek için de ayaklarını yere vurmasınlar. Hepiniz Allah'a tevbe edin, ey mü'minler, tâ ki kurtuluşa eresiniz.4 Örtünün dış tarafı ile el, yüz ve ayaklar.5 Başörtüsünü arkaya salarak göğüs kısmını açıkta bırakmak şeklindeki bir Cahiliyet dönemi âdetine kar... Devamı..Mümin kadınlara da söyle Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar. Süslerini/zînetlerini, görünen kısımlar müstesna, açmasınlar. Örtülerini/başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler Kocaları yahut babaları yahut kocalarının babaları yahut oğulları yahut kocalarının oğulları yahut kardeşleri yahut erkek kardeşlerinin oğulları yahut kız kardeşlerinin oğulları yahut kendi kadınları yahut ellerinin altında bulunanlar yahut ihtiyaç içinde olmayan erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar yahut kadınların kaygı duyulacak yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. Süslerinden, gizlemiş olduklarının bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, Allah'a topluca tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz!daħı eyit mü’mine 'avratlara örtsünler gözlerinüñ bir nicesin daħı śaķlasunlar ferclerini. daħı göstermesünler bezeklerini illā anı kim görindi andan. daħı bıraķsunlar derinçeklerini göncükleri üzere. daħı göstermesünler bezeklerini illā erenlerine yā atalarına yā erenleri atalarına yā oġlanlarına yā erenleri oġlanlarına yā ķarındaşlarına yā ķarındaşları oġlanlarına yā ķız ķarındaşları oġlanlarına yā 'avratlarına ya'nį müsülmān 'avratlar yā anlar kim mālik oldı elleri ya'nį ķullar yā teba' olıcılar ḥācet işlerinden ayruķ erenlerden ya'nį 'avrata ḥāceti olmaya miħneŝ gibi 'innįn gibi yā küccük oġlanlar kim anlar ħaberlü olmadılar 'avratlaruñ örtmeġi vācib olmış yirlerine. daħı urmasuñ ayaķlarına tā biline ol kim gizlerler bezeklerinden. [188a] daħı tevbe eyleñ Tañrı’ya dükeli ay mü’minler! ola kim siz eyit mü’min avratlara, gözlerin yumsunlar ve ferclerin göstermesünler bezeklerini kimseye, illā ol nesne ki āşikāredür andansürme gibi yüzük gibi. Daḫı göstermesünler bezeklerin illā erlerine, yā ata‐larına, yā erleri atalarına, yā oġlanlarına, yā ataları oġlanlarına, yāḳarındaşlarına, yā ḳarındaşları oġlanlarına, yā ḳız ḳardaş oġlanlarına, yāṭapucı avratlarına, yā ḳullarına ve ḳırnaḳlarına, yā tābi olanlara ki avrat‐lara yatışmaḳ bilmezler er kişilerden, yā kiçik oġlanlar kim avratlar em‐rinden nesne bilmezler. Daḫı ayaḳların yire ḳaḳmasunlar, bilinmeg‐içün gizledükleri nesne bezeklerinden ki ḫalḫāldur. Daḫı Allāha dönüñüz barçañuziy mü’minler. Ola kim siz iflāḥ qadınlara de ki, gözlərini haram buyurulmuş şeylərdən çevirsinlər naməhrəmə baxmasınlar, ayıb yerlərini zinadan qorusunlar və ya örtülü saxlasınlar; öz-özlüyündə görünən əl, üz istisna olmaqla, zinətlərini zinət yerləri olan boyun, boğaz, qol, ayaq və s. naməhrəmə göstərməsinlər; baş örtüklərini yaxalarının üstünə çəksinlər boyunları və sinələri görünməsin; zinət yerlərini ərlərindən, yaxud öz atalarından, yaxud ərlərinin atalarından qayınatalarından, yaxud öz oğullarından, yaxud ərlərinin oğullarından, yaxud öz qardaşlarından, yaxud qardaşlarının oğullarından, yaxud bacılarının oğullarından, yaxud öz müsəlman qadınlarından, yaxud sahib olduqları müşrik cariyələrdən, yaxud kişiliyi qalmamış onlarla birlikdə yemək yeyən xidmətçilərdən, yaxud qadınların məhrəm yerlərini hələ anlamayan uşaqlardan başqasına göstərməsinlər; gizlətdikləri bəzək şeylərini xalxallarını göstərmək üçün ayaqlarını yerə və ya bir-birinə vurmasınlar. Ey mö’minlər! Hamınız Allaha tövbə edin ki, nicat tapasınız! Mətləbinizə çatasınız!And tell the believing women to lower their gaze and be modest, and to display of their adornment only that which is apparent, and to draw their veils over their bosoms, and not to reveal their adornment save to their own husbands or fathers or husbands fathers, or their sons or their husbands' sons, or their brothers or their brothers' sons or sisters sons, or their women, or their slaves, or male attendants who lack vigour, or children who know naught of women's nakedness. And let them not stamp their feet so as to reveal what they hide of their adornment. And turn unto Allah together, O believers, in order that ye may say to the believing women that they should lower their gaze and guard2984 their modesty; that they should not display their beauty and ornaments2985 except what must ordinarily appear thereof; that they should draw their veils over their bosoms and not display their beauty except to their husbands, their fathers, their husband´s fathers, their sons, their husbands´ sons, their brothers or their brothers´ sons, or their sisters´ sons, or their women, or the slaves whom their right hands possess, or male servants free of physical needs, or small children who have no sense of the shame of sex; and that they should not strike their feet in order to draw attention to their hidden ornaments.2986 And O ye Believers! turn ye all together towards Allah, that ye may attain Bliss.29872984 The need for modesty is the same in both men and women. But on account of the differentiation of the sexes in nature, temperaments, and social li... Devamı.. Meal Ayet Arapça يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِاَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَٓاءِ الْمُؤْمِن۪ينَ يُدْن۪ينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَاب۪يبِهِنَّۜ ذٰلِكَ اَدْنٰٓى اَنْ يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَح۪يمًا Türkçe Okunuşu * Yâ eyyuhâ-nnebiyyu kul li-ezvâcike vebenâtike venisâ-i-lmu/minîne yudnîne aleyhinne min celâbîbihinnec żâlike ednâ en yu’rafne felâ yu/żeynek vekânaAllâhu ġafûran rahîmân 1. Ömer Çelik Meali Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle evlerinden dışarı çıktıkları zaman dış örtülerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların iffetli kadınlar olarak tanınmaları ve kötü insanlar tarafından sözlü veya fiilî tâcize uğrayıp incitilmemeleri açısından en uygun yoldur. Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. 2. Diyanet Vakfı Meali Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir. 3. Diyanet İşleri Eski Meali Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına, dışarı çıkarken üstlerine örtü almalarını söyle; bu, onların hür ve namuslu bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar. Allah bağışlar ve merhamet eder. 4. Diyanet İşleri Yeni Meali Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu, onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. 5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından dış elbiselerinden üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. 6. Elmalılı Meali Orjinal Meali Ey o Peygamber! Zevcelerine ve kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına hep söyle cilbâblarından üzerlerini sıkı örtsünler, bu onların tanınmalarına, tanınıp da eza edilmemelerine en elverişli olandır, bununla beraber Allah bir gafûr rahîm bulunuyor 7. Hasan Basri Çantay Meali Ey peygamber, zevcelerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu, onların tanılıb ezâ edilmemelerine daha uygundur. Allah çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir. 8. Hayrat Neşriyat Meali Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına söyle, başlarını ve yüzlerini kapatacak şekilde dış örtülerinden çarşaflarından bir kısmıyla üzerlerini örtsünler! Bu, onların iffetli olarak tanınıp da rahatsız edilmemeleri için daha yakındırdaha elverişlidir. Allah ise, Gafûr çok bağışlayandır, Rahîm çok merhamet edendir. 9. Ali Fikri Yavuz Meali Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, kendilerini baştan aşağı örten elbiselerinden giyib örtünsünler. İşte, böyle giyinmeleri, iffetli tanınıb da ahlâksızlar tarafından eziyyet edilmemelerine daha elverişlidir. Allah Gafûr'dur= çok bağışlayıcıdır. Rahîm'dir= çok merhametlidir. 10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ey Peygamber! Zevcelerine ve kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına de ki, üzerlerine feracelerini sıkı örtsünler. Bu, onların tanınmalarına ve eza edilmemelerine en yakın en muvafık bir sebebdir. Ve Allah en çok mağfiret edendir, çok merhametli olandır. 11. Ümit Şimşek Meali Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin hanımlarına söyle, örtülerini üzerlerine alsınlar. Onların iffetli hanımlar olarak tanınmaları ve eziyete uğramamaları için bu daha uygundur. Allah ise çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. 12. Yusuf Ali English Meali O Prophet! Tell thy wives and daughters, and the believing women, that they should cast their outer garments over their persons when abroad that is most convenient, that they should be known as such and not molested. And Allah is Oft- Forgiving, Most Merciful. Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin anlaşılması mümkün değildir. Mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Ahzâb Sûresi 59. ayetinin tefsiri için tıklayınız * Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.

ahzap 59 nur 31 suresi meali