🌩️ Dolara Para Yatırmak Haram Mı
Her türlü para miktarı ile yüksek çaplı yatırımlar yapabilirsiniz. 100 dolarlık yatırım yapmak istediğinizde, forex piyasasında 10.000 dolara kadar yapabiliyorsunuz. Bu yüksek miktarlı yatırımlarınızı da dolar fiyatınızın yönünün ne olduğunun önemini ortadan kaldıran çift taraflı işlem yapma seçeneği devreye
Video: 250. Parayi faize yatırmak mantıklı mı? Günümüz de parayı faize yatırmak mantıklı mı konusunda yapmış olduğumuz detaylı araştırmaların Parayı faize yatırmak mantıklımı sonucunu bu içeriğimizde bulabileceksiniz. News 0. 400 bin tl'lik bir evi satıp parayı bankaya aylık faize koyduğumuzda
Ödemeimkanı olduğu halde, borcunu geciktirmek günahtır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Herhangi bir kimse, imkanı olduğu halde, borcunu vermeyip geciktirirse, [borcunu verinceye kadar] her gün amel defterine zulmetme günahı yazılır.) [Taberani] (Ödememek niyetiyle borçlanan, Kıyamete hırsız olarak gelir.) [İ. Mace]
İslam Dini İle ilgili Konular, Tartişma Forumu
Bankaların belirlenen vade sonunda kendilerine yatırılan paraya belli bir oranda fazlalık/faiz vermek üzere açtığı hesaplara “vadeli mevduat hesabı” denir. Müslümanlar faizli mevduata bilerek ve isteyerek para yatırmamalıdırlar. Çünkü bu tür mevduat hesaplarına tahakkuk ettirilen fazlalıklar faiz olup dinen haramdır.
Buitibarla bankaların vadeli mevduat hesaplarına para yatırmak caiz değildir" diye cevap verdi. Diyanet, hesaptaki fazlalığın herhangi bir şekilde edilip kullanılması durumunun caiz olmadığını ifade ederken hesap sahibinin ihtiyacı olan yurttaşlara vermesi gerektiğini vurguladı. Banka mevduat faizi haram mı?
Siz de bu linkten kayıt olarak sadece video izleyerek günde 500 dolara kadar para kazanabilirsiniz. Kesinlikle dolandırıcılık yok sahtekarlık yok. Para yatırmak yok.
K8uZ3. Şu anda dolara yatırım yapılır mı?Uzmanlara göre dolar, geçmişte olduğu gibi gelecekte de değer kazanmaya devam edebilir. Tahminlere göre doların 2021 yılının üçüncü çeyreğinde lira oranlarına geleceği ön görülmüştür. … Bu nedenle dolar, gelecekte de güvenli bir yatırım aracı olarak günün hangi saatinde alınır?Öncelikle arasında her saat başı, bankalararası döviz piyasasında 1 ABD doları karşılığında Türk lirasına kotasyon* veren bankaların alım ve satım fiyat ortalamalasını sonuna kadar dolar ne olur?ATİLLA YEŞİLADA 2021 SONUNDAKİ RAKAMIN KATI OLACAK 2022 yılında dolar kuru için öngörüsünü açıklayan Atilla Yeşilada AK Parti'nin dolar kuru hedefinin 9 lira olduğunu ancak 2022 yılında doların 2021 yıl sonundaki rakamın 1,25 katı olacağını dile kaç TL satış Alış?Doların bugünkü alış kuru 13,5563 TL, satış kuru 13,5677 TL' dövize yatırmak caiz mi?DİYANET ALTINA YATIRIM CAİZDİR Konuyla ilgili vatandaşları rahatlatan Diyanet İşleri Başkanlığı "Kural olarak bedeli peşin olarak ödenerek ve herhangi bir faiz uygulanmadan, bir kuruluştan altın veya döviz alım-satımı yapmak yatırımı nasıl yapılır?Dolar yatırımı nasıl yapılır? Bir döviz bürosundan ya da bankadan rahatlıkla dolar alabilirsiniz. Doları elinizde tutabileceğiniz gibi dolar yatırımınızı daha da değerlendirmek için dolarınızı bankaya faize yatırabilirsiniz. Ama her bankanın dolara vereceği faiz oranı saat kaçta Bozdurulur?Döviz bürolarının açılmasıyla döviz bozdurma işleminin hızlanacağı tahmin ediliyor. Ülkemizde hizmet vermekte olan döviz büroları sabah saat 0900 itibariyle hizmet vermeye başlarlar ve akşam saat 1900 ile 2000 saatleri arasında kapanırlar.
Paranın altına, dolara, dövize çevrilmesi ile elde edilen para caiz midir? sorusu son günlerde en çok tartışılan, merak edilen sorulardan biri oldu. Altın 650'nin üzerinde seyretmesi doların ise 11 TL'yi görmesinin ardından yatırımcılar paralarının dövize, altına çevirmeyi değerlendirmeye başladı. Peki, İslam fıkhına göre paranın altına, dolara çevrilmesi ile edilen kar caiz olur mu?ALTINDAN, DOLARDAN KAR ETMEK CAİZ Mİ?Yeni Şafak Gazetesi yazarı ilahiyatçı Faruk Beşer İslam fıkhına göre "Parasını dolara çeviren faiz almış olur mu?" sorusunun yanıtını verdi. İşte Beşer'in konuya ilişkin yazısı"Fıkıhtaki kural şudur; faize ölçü olan malların/değerlerin farklı cinslerden olanları, peşin olması kaydıyla istenilen fiyata alınıp satılabilir. Aslında bunu bir hadisi şerif söylüyor Resulüllah Efendimiz faize esas malları saydığı o meşhur hadisi şeriflerinde, bunların kendi cinsleriyle mübadelesinin elden ele/peşin olması gerektiğini, aksi halde faiz oluşacağını bildirdikten sonra, eğer iki farklı cinsi değiştiriyorsanız, peşin olması şartıyla istediğiniz gibi alıp satabilirsiniz’ buyuruyor. Hadisi şerifte sayılan malların ortak özelliğinin misli, yani fiyat ölçüsü, ya da para olabilme olduğu ve ayni/reel değerlerinin bulunduğu bilinen bir husustur. Mesela altın da gümüş de böyle bir paradır ve altın verilip gümüş alınıyorsa, peşin olma kaydıyla istenilen fiyata alınıp satılacağı anlaşılır. Bu uzun bir meseledir ve biz vaktiyle bu konuda başarılı bir yüksek lisans tezi yaptırmıştık. Bu temel bilgiyi esas alıp fıkıhçılar olarak biz hep şöyle söyleriz Türk Lirası verip mesela dolar alacaksanız, ya da aksini yapacaksanız, peşin olması şartıyla istediğiniz fiyata alıp satabilirsiniz. Çünkü biz doları farklı bir para, lirayı da farklı bir para olarak tam yükselme eğilimi gösterdiği günlerde devlet bize bir miktar emeklilik tazminatı verdi. Hemen aklıma gelen şu oldu Ben bu parayı başka bir yolla değerlendiremeyeceğime göre, dolar alıp kazanabilirim. Sonra, ülkeye bu yolla zarar verilmek istenmesinin de dürtüsüyle içimi tırmalayan asıl başka bir şey oldu; bırakalım ülkeye zarar verilmek istenmesinin hükmünü, öyle olmasa da acaba böyle bir kazanç gerçekten helal olur mu? Şeklen olur gibi gözüküyor, çünkü iki farklı paranın mübadelesi söz konusu. Ama işi maksadıyla düşündüğümüzde aslında olan şey şu değil midir? Ne dolar, ne de lira ayni/reel değerleri olan birer mal değildirler. Her ikisi de sadece belli bir satın alma gücünü/maliyeti temsil ediyor o kadar. Ben mesela yüz bin lirayı verip, yirmi bin dolar almış olsaydım o andaki eşit satın alma güçlerini değiştirmiş olurdum. Ama manipülasyonlarla doların değeri yükseldiği için ben doları bekletip zaman sebebiyle kazanmak istiyorsam ve bu da enflasyona sebep oluyorsa bir iki ay sonra benim yirmi bin dolarım yüz elli bin lira olduğunda, kazandığım bu elli bin liralık satın alma gücü farkı neyin karşılığında ve kimden alınarak bana geçmiş oluyor? Piyasadaki para ve onun toplam satın alma gücü belli olduğuna göre, ben bu ilave satın alma gücünü sadece param sebebiyle zamanla elde etmiş olmaz mıyım? Diğer bir deyişle, ben piyasaya her hangi bir katma değer sağlamadan elde ettiğim bu ek satın alma gücü, yine sırf benim elimdeki para sebebiyle, dolar alma imkânı olmayan vatandaştan alınıp bana verilmiş olmaz mı? Yani durduk yerde birileri paralarının satın alma gücünü kaybediyor, diğerleri de bu kaotik ortamdan yararlanarak, aslında onların olan bu satın alma gücünü kendi hesabına geçiriyor olmuyor mu? Faizin bundan başka bir anlamı var mıdır? Bize göre yoktur ama aslında bu soruyu hem İslam’ı hem de reel ekonomiyi bilenler cevaplamalıdır. Böyle düşündüm ve dolar almaktan vazgeçtim. Dediğim gibi, bunda elbette ülkeme darbe vurulmak istenmesine gösterdiğim tepkinin de etkisi var. Ama bütün İslamcı’ ağniya böyle yaptılar mı? Söylentilere bakılırsa yapmayanlar var. Hele bir de bunu önceden bilerek yapmış olanlar varsa bu daha büyük bir faiz meselesine dönelim. Bendeniz böyle bir iddiada ya da zanda bulunuyorum. Şartların değiştiği böyle bir ortamda bu mesele klasik fıkıh hükümleriyle halledilemez diyorum. Fukaha ne der bilmiyorum. Faiz konusu kadar fıkhı sürekli güncellenmesi gereken başka bir konu neredeyse yoktur. Ama fıkıhçılar olarak bizim bunun üstesinden gelebilme gücümüz ve şansımız da yoktur. Aslında fıkıhçı hayatın tam orasında, hatta önünde olması gereken ilim ehlidir. Ancak pek çok sebeple biz bugün bundan uzağız. Bu sebeplerden birisi, ilmi geleneğimizden kopmuş ve her şeyi yeniden anlama durumunda kalmış olmamızdır. Bir diğeri, aslında çok eski zamanlardan, belki de Emeviler’den beri fıkıhçıların yönetime ve devlet ekonomisine müdahale etmelerinin istenmemesi ve bu konuda üzerlerinde görünmeyen sürekli bir baskının bulunmuş oluşmasıdır. Belki de bu sebeple, Maverdî’nin yönetimde yer almasının da verdiği avantajla, yazdığı küçük bir kitapçığını, el-Ahkâmü’s-Sultaniyye’yi istisna edersek, fukaha devlet yönetimi ve ekonomisi konularında fıkhi açılımlar geliştirememişlerdir. Oysa ülkenin laik bir ülke olması, kanunlaştırmalarda fıkıhçılardan yararlanılmasına engel olmamalıdır. 1938 yılında Lahey’de yapılan Milletlerarası Modern Hukuk Kongresi’nde alınan kararlar arasında şunlar da vardır İslam hukuku modern hukukun kaynaklarından ve yeni gelişmelere cevap bir başka hukuk sisteminden alınmış değildir Zerka, Medhal." ÖZGÜN Altın 700 olur mu? Gram, çeyrek altın canlı fiyatları hakkında yorumlar
Fıkıhtaki kural şudur; faize ölçü olan malların/değerlerin farklı cinslerden olanları, peşin olması kaydıyla istenilen fiyata alınıp satılabilir. Aslında bunu bir hadisi şerif söylüyor Resulüllah Efendimiz faize esas malları saydığı o meşhur hadisi şeriflerinde, bunların kendi cinsleriyle mübadelesinin elden ele/peşin olması gerektiğini, aksi halde faiz oluşacağını bildirdikten sonra, eğer iki farklı cinsi değiştiriyorsanız, peşin olması şartıyla istediğiniz gibi alıp satabilirsiniz’ buyuruyor. Hadisi şerifte sayılan malların ortak özelliğinin misli, yani fiyat ölçüsü, ya da para olabilme olduğu ve ayni/reel değerlerinin bulunduğu bilinen bir husustur. Mesela altın da gümüş de böyle bir paradır ve altın verilip gümüş alınıyorsa, peşin olma kaydıyla istenilen fiyata alınıp satılacağı anlaşılır. Bu uzun bir meseledir ve biz vaktiyle bu konuda başarılı bir yüksek lisans tezi yaptırmıştık. MAKALEYİ SESLİ DİNLEMEKİÇİN TIKLAYIN Faruk Beşer Parasını dolara çeviren faiz almış olur mu? Haber Merkezi 14 Eylül 2018, Cuma Yeni Şafak Parasını dolara çeviren faiz almış olur mu? yazısının sesli anlatımı ve tüm Faruk Beşer yazılarının sesli anlatımı Yazarlar Sesli Makale Köşesinde! Bu temel bilgiyi esas alıp fıkıhçılar olarak biz hep şöyle söyleriz Türk Lirası verip mesela dolar alacaksanız, ya da aksini yapacaksanız, peşin olması şartıyla istediğiniz fiyata alıp satabilirsiniz. Çünkü biz doları farklı bir para, lirayı da farklı bir para olarak tam yükselme eğilimi gösterdiği günlerde devlet bize bir miktar emeklilik tazminatı verdi. Hemen aklıma gelen şu oldu Ben bu parayı başka bir yolla değerlendiremeyeceğime göre, dolar alıp kazanabilirim. Sonra, ülkeye bu yolla zarar verilmek istenmesinin de dürtüsüyle içimi tırmalayan asıl başka bir şey oldu; bırakalım ülkeye zarar verilmek istenmesinin hükmünü, öyle olmasa da acaba böyle bir kazanç gerçekten helal olur mu? Şeklen olur gibi gözüküyor, çünkü iki farklı paranın mübadelesi söz konusu. Ama işi maksadıyla düşündüğümüzde aslında olan şey şu değil midir? Ne dolar, ne de lira ayni/reel değerleri olan birer mal değildirler. Her ikisi de sadece belli bir satın alma gücünü/maliyeti temsil ediyor o kadar. Ben mesela yüz bin lirayı verip, yirmi bin dolar almış olsaydım o andaki eşit satın alma güçlerini değiştirmiş olurdum. Ama manipülasyonlarla doların değeri yükseldiği için ben doları bekletip zaman sebebiyle kazanmak istiyorsam ve bu da enflasyona sebep oluyorsa bir iki ay sonra benim yirmi bin dolarım yüz elli bin lira olduğunda, kazandığım bu elli bin liralık satın alma gücü farkı neyin karşılığında ve kimden alınarak bana geçmiş oluyor? Piyasadaki para ve onun toplam satın alma gücü belli olduğuna göre, ben bu ilave satın alma gücünü sadece param sebebiyle zamanla elde etmiş olmaz mıyım? Diğer bir deyişle, ben piyasaya her hangi bir katma değer sağlamadan elde ettiğim bu ek satın alma gücü, yine sırf benim elimdeki para sebebiyle, dolar alma imkânı olmayan vatandaştan alınıp bana verilmiş olmaz mı? Yani durduk yerde birileri paralarının satın alma gücünü kaybediyor, diğerleri de bu kaotik ortamdan yararlanarak, aslında onların olan bu satın alma gücünü kendi hesabına geçiriyor olmuyor mu? Faizin bundan başka bir anlamı var mıdır? Bize göre yoktur ama aslında bu soruyu hem İslam’ı hem de reel ekonomiyi bilenler düşündüm ve dolar almaktan vazgeçtim. Dediğim gibi, bunda elbette ülkeme darbe vurulmak istenmesine gösterdiğim tepkinin de etkisi var. Ama bütün İslamcı’ ağniya böyle yaptılar mı? Söylentilere bakılırsa yapmayanlar var. Hele bir de bunu önceden bilerek yapmış olanlar varsa bu daha büyük bir faiz meselesine dönelim. Bendeniz böyle bir iddiada ya da zanda bulunuyorum. Şartların değiştiği böyle bir ortamda bu mesele klasik fıkıh hükümleriyle halledilemez diyorum. Fukaha ne der bilmiyorum. Faiz konusu kadar fıkhı sürekli güncellenmesi gereken başka bir konu neredeyse yoktur. Ama fıkıhçılar olarak bizim bunun üstesinden gelebilme gücümüz ve şansımız da yoktur. Aslında fıkıhçı hayatın tam orasında, hatta önünde olması gereken ilim ehlidir. Ancak pek çok sebeple biz bugün bundan uzağız. Bu sebeplerden birisi, ilmi geleneğimizden kopmuş ve her şeyi yeniden anlama durumunda kalmış olmamızdır. Bir diğeri, aslında çok eski zamanlardan, belki de Emeviler’den beri fıkıhçıların yönetime ve devlet ekonomisine müdahale etmelerinin istenmemesi ve bu konuda üzerlerinde görünmeyen sürekli bir baskının bulunmuş oluşmasıdır. Belki de bu sebeple, Maverdî’nin yönetimde yer almasının da verdiği avantajla, yazdığı küçük bir kitapçığını, el-Ahkâmü’s-Sultaniyye’yi istisna edersek, fukaha devlet yönetimi ve ekonomisi konularında fıkhi açılımlar geliştirememişlerdir. Oysa ülkenin laik bir ülke olması, kanunlaştırmalarda fıkıhçılardan yararlanılmasına engel olmamalıdır. 1938 yılında Lahey’de yapılan Milletlerarası Modern Hukuk Kongresi’nde alınan kararlar arasında şunlar da vardırİslam hukuku modern hukukun kaynaklarından ve yeni gelişmelere cevap bir başka hukuk sisteminden alınmış değildir Zerka, Medhal.
Zeliha Unurlu 2 yıl önce Hocam Alton hesabi caiz midir Müslim ulusoy 3 yıl önce Kar payı helalmidir Aydin 3 yıl önce Kar payı helalmidir Kenan Kaya 3 yıl önce Kar payı hangi bankadan almak helal dir Ayşe kar 3 yıl önce Adam eğer öyle çalışıyorsa dıyor kesin koşun alın demiyo salarla konuşuyo yine sen karar vercen MUSTAFA UYSAL 3 yıl önce Katılım bankalarına vadeli yatırılan paradan alınan kar haram mıdır Hasan Boyacı 4 yıl önce Mal satarak kar elde edilmesi helal, paranın satılması ise haramdır. Arkadaşlar fazili banka ile aynı görev vatandaşlar Bir bardak Şarap ile Vişne suyu görünüş itibari ile aynıdır. Ama içerik olarak biri şarap haram, vişne suyu helaldir Ali akko 4 yıl önce Burak şen kardeş risk var yani kazqnqmayabilirsin de Ticarette alın teri ve risk olmalı yani belirsiz gelecek için Allaha güven Bütün Yorumları Görmek İçin Tıklayın
Kar zarar sistemi üzerine çalışan müesseseleri dinimiz ticari müessese saydığı için helaldir. Para yatırılır ve kar payı olarak verilen kısım da helaldir. Buralardan alınan krediler de caizdir. Devletin bu kuruluşları hukuki olarak koruma altına alması ise daha güzel olmuştur. İnşallah su-i istimalleri ve mağduriyetleri önlemeye vesile olur. Konuyla ilgili şu değerlendirmeyi okumanızı tavsiye ederiz. Özel Finans Kurumları ve Faiz Yasağı Özel Finans Kurumları ÖFK; banka sayılmayan, İslamî esaslara göre fon kabûl edip, kaynak kullandırabilen tasarrufları değerlendirme ve kredi verme yöntemleri olarak faiz yerine kâr-zarar ortaklığı esasın dayalı olarak çalışan kurumlardır. Dünyada “İslamî banka” olarak adlandırılan kuruluşlara ülkemizde Özel Finans Kurumu denmiştir. Faizi haram sayan Müslüman nüfusun giderek artması ve Batı dünyasında da geniş kitleler oluşturması, İslamî finans kuruluşlarının sayısını artırdığı gibi, diğer bankaların da kurdukları hizmet birimleriyle bu kesime hizmet vermesine neden olmaktadır. “İslamî bankacılık,” dünyanın en hızlı büyüyen finans sektörüdür. Halen dünyada faaliyet halindeki 200’den fazla İslamî finans kuruluşu, aktif yatırım büyüklüğü olarak 200 milyar dolarlık bir fon yönetiyor. Ayrıca, bünyelerinde faizsiz bankacılık birimi kuran bankalardan bazıları da şunlardır Citibank-ABD, Goldman Sachs-ABD, HSBC- İngiltere, Deutshce Bank-Almanya, Union Bank of Switzerland-İsviçre, Amro Bank-Hollanda, Kleinwort Benson, ANZ Grindlays Avusturalya, United Bank of Kuwait ve Arab Banking Corporation. Dünyanın en büyük bankaları olan bu kuruluşların hepsi, teşkilatlarında faizsiz’ bankacılığa yer vermiş bulunuyorlar. İslamî bankacılığa başlayan bu tür bankaların listesi her geçen gün uzamaktadır. Türkiye’de yaygın bir inanç olarak faizsiz finans kurumlarının Arap ülkelerinden geldiği düşünülür, oysa ki, bu kurumlara ilişkin yasal alt yapı İngiltere’de faaliyet gösteren İslamî bir kurumun ana sözleşmesi model alınarak oluşturulmuştur. Ülkemizde 1984 yılından sonra 6 ÖFK kurulmuş, bunlardan İhlas Finans Kurumu faaliyetlerine son vermiştir. Halen 5 ÖFK faaliyet halindedir. Kuruluş tarihi sırasına göre Al baraka Türk, Faisal Finans Kurumu, Kuveyt Türk Evkaf Finans, Anadolu Finans Kurumu, Asya Finans Kurumu. ÖFK’Ların Anahtar Özellikleri 1- Faizsizdir interest-free Bu bankaların en ayırt edici özelliği çalışmalarında faize yer vermemeleridir. Yani, sağladıkları kaynaklara faiz ödemezler; kullandırdıkları kaynak için müşterilerinden faiz tahsil etmezler. Zaten kuruluşlarının gerekçesi de, faizli muameleye dini görüşü gereği yer vermeyen insanlara ve bu tür insanların şirketlerine hizmet etmektir. İslamiyet sermayenin üretim faktörlerinden birini teşkil ettiğini ve bir maliyeti olduğunu kabûl eder. Ancak bu faktörün önceden belirlenmiş bir karşılık, yani faiz talep etmesini reddeder. Bir diğer ifadeyle, paraya para kazanmak yasaktır. 2- Ticaretle Bağlantılıdır Trade-related İslam’da faizin haram, ticaretin ve kârın helâl olması bu kuruluşları müşterileriyle ticarî nitelikli iş yapmaya yöneltir. Para ticareti İslâm’da yasak olduğuna göre, kâr etmek için mal ticareti gerekli olur. 3-Sermaye Bağlantılıdır Equity Related Saf İslamî bankacılığın kâr-zarar ortaklığı mudaraba veya sermaye iştiraki muşaraka içerdiği genellikle kabûl gören bir gerçektir. İslamiyet’te sermaye sahibi, girişimcinin uzmanlığı ve çalışması sayesinde meydana getirdiği karı onunla paylaşabilir. Sermayenin getirisi olan kâr unsurunun oranı, yani hangi nispetlerde bölüşüleceği önceden bellidir ancak tutarı belirsizdir. 4- Yatırımlar ahlâka uygun konularda yapılmalıdır Ethical investments Yatırımlar; sadece İslam dininin yasaklamadığı konular çerçevesinde gerçekleştirilmelidir. Bu bağlamda İslamî yatırım Çevre dostu, sadaka verici, toplum iştirakini sağlayıcı, insanî değerlere saygılı, porno, silahlanma, alkol ve kumarı dışlayan yatırımlar olmalıdır. ÖFK’nın başlıca ürün ve hizmetleri 1- Mudaraba ve Muşaraka Fon kullandırma bakımından İslamî bankacılığın özünü oluşturan yöntemlerdir. Ancak getiri sağlamada uzun vadeli olduğundan, bu muamelelere yeterli oranda yer verilemektedir. Mudaraba ve Muşarakanın şeriatı uygunluğu tartışılmaz bir hususdur. 2- Leasing İşlemleri Finansal kiralama kanununa uygun olarak yapılan leasing işlemleri makine ve teçhizatın kurumca satın alınarak müşteriye kiralanması ve bedelinin taksitler halinde geri alınması işlemidir. Bizce faiz yasağı kapsamı dışındadır. 3- Murabaha Bu yöntemde müşterinin ihtiyaç duyduğu hammadde, makine onun namına satın alınır ve üzerine bir kar koyarak müşteriye devredilir. Mal bedeli müşteri tarafından ÖFK’ya taksitler halinde geri ödenir. Murahabanın örtülü faizi içerdiği, normal ticarette bulunması gereken risk faktörünü içermediği, getirinin önceden belli olması nedeniyle ticarî kârdan ziyade faize benzediği ileri sürülmektedir. Bu tenkitleri haklı görmenin mümkün olmadığını düşünmekteyiz. Şöyle ki; • Murahaba şekil olarak sipariş üzerine yapılan bir ticarettir ve bu şekilde ticaret her piyasada yaygın bir uygulamadır. • Fiyatlamada kullanılan maliyet artı cost plus yöntemi normal ticarette sık kullanılan bir metottur. Ticarette satıcının maliyetin üzerine belirli bir yüzde kar payı koyması son derece olağandır. Yani kar marjı önceden bellidir. • Murahabanın normal ticaretteki riski içermediği iddiası da doğru değildir. Çünkü aynen normal ticarette olduğu gibi alıcının müşterinin ödememe riski vardır. Buna literatürde piyasa riski veya karşı taraf riski denir. Murahabadaki vade farkının diğer bankalardaki faiz oranı civarında seyretmesi nedeniyle aslında örtülü faiz olduğu çok tenkit edilen hususlardan biridir. Bizce bu eleştiri de yersizdir. Çünkü piyasadaki her tüccar, peşin fiyatın üzerine vade farkını koyarken enflasyon oranını hesap etmek zorundadır. Bu oranın altındaki vade farkı satıcıyı zarar ettirir. Aynı şekilde ÖFK’lar da murahaba işleminde maliyet bedelinin üzerinde en az enflasyon oranı kadar vade farkı koymak durumundadır. Enflasyon oranı ise faiz oranını belirleyen başlıca unsurdur ve faizle az çok paralel seyreder. Dolayısıyla vade farkı ile faiz oranının birbirine yakın olması doğal, hatta ekonomik bir zarurettir. Bu nedenle, vade farkının faiz oranına yakın olması murahaba işlemine faizli işlem niteliğini kesinlikle kazandırmaz. Yukarıda belirttiğimiz gibi; özel finans kurumları faize dayalı bir ekonomide faaliyet göstermektedirler; fon kullandırmadaki fiyatlamaların mevcut faiz oranından etkilenmemesi mümkün değildir. Bu açıklamalarımız aynen leasing işlemleri için de geçerlidir. 4- Mal Karşılığı Vesaikin Alım-Satımı Özel Finans Kurumlarına ait fon kullandırma şekilleri arasında “gri alan” oluşturan bir yöntemdir. Vadeli olarak gerçekleştirilmiş bir ihracat partisine ait belgeler, ihracatçıdan peşin para karşılığı satınalınır; sonra aynı ihracatçıya vade farkı eklenerek geri satılır, bedeli taksitlerle geri alınır. Örneğin, 50 bin dolarlık vesaiki, kurum müşteriden 45 bin dolara satın alır ve bu tutarı kendisine peşin olarak öder; aynı anda belgeleri ona vadeli olarak 50 bin dolara geri satar. 5 bin dolar kurumun kârı, müşterinin maliyetidir. Ne kadar iyi niyetle bakılırsa bakılsın, bu işlemin bir iskonto muamelesi olduğunu göz ardı etmek çok güçtür. Gerçi, söz konusu belgelerin malı temsil ettiği ve alınıp satılanın murabahada olduğu gibi, ticarî bir mal olduğu, kısaca yapılan işin ticaret olduğu iddia edilebilir. Ancak, böyle bir savunmasının geçerliliği çok tartışmalıdır. Çünkü bu muameleye konu olan ihracat, bitmiş bir ihracattır. Mal, Türkiye gümrüklerinden çıkmış, muhtemelen alıcının bulunduğu ülkeye vararak, gümrükten geçmiştir veya en azından Türkiye sınırları dışında bir yerde yoldadır. Her hâl ve kârda, söz konusu belgelerdeki malın mülkiyeti artık ihracatçıda değildir. Ancak, ihracatçı alacaklı durumdadır ve bu belgeler arasında bulunması gereken, lehine düzenlenmiş bir poliçe veya senet alacağının kanıtıdır. Kurumun satın aldığı ve geri sattığı belge, malın kendisi olmadığına göre, malla ilgili alacağın kanıtıdır. İhracatçının vadeli alacağı bugünden kendisine ödenmiş ve karşılığında bir bedel tahsil edilmiştir. Başka ifadeyle, müşteriye zaman satılmıştır. Bunun finanstaki ismi paranın zaman değeridir ve karşılığında alınan, verilen faizdir, ribadır. Yabancı ithalatçının ve bazen de ayrıca kefil olan bankanın imzasını taşıyan poliçe veya senet bir finans enstrümanıdır. Bu belge ithalatçı tarafından nakit ödemeye bir alternatif olarak düzenlenir. Yani, dışalımcı malın mülkiyetinin kendisine aktarılması karşılığında, böyle bir borç belgesi düzenlemiştir. Bu senet iki amaca hizmet eder a- Sözkonusu dış ticaret işleminden doğan borç-alacak ilişkisini kanıtlar. b- İhracatçının, vadeyi beklemeden ihracat bedelini bir banka veya mali kurumda iskonto etmek suretiyle nakde kavuşmasını sağlar. Buradan çıkacak bir sonuç; ÖFK’nın bitmiş sevk sonrası ihracatı değil, hazırlık aşamasındaki sevk öncesi ihracatı desteklemeye uygun yapıda olduğudur. İhraç edilecek malın bünyesine girecek ham madde ve ara mallar ihracatçıya murabaha yoluyla kazandırılabilir. Veya hazır bir mamûl malın ihracatı söz konusu olduğu hallerde, bu mal yine murabaha yöntemiyle ihracatçıya satılabilir. Hizmet ve Ürünlerin Fiyatlaması ÖFK’lar tarafından sunulan hizmet ve ürün fiyatlarının pahalı olduğu, ticarî bankalardan daha yüksek fiyatların müşteriyi zaman zaman hoşnutsuzluğa hatta hayâl kırıklığına uğrattığına şahit oluyoruz. Bazı kimseler yüksek fiyatlamanın bu kuruluşların İslamî özelliğini zedelediğini ve dini bakımdan faizli bankalar mesabesine getirdiğini ileri sürer. Önce, şunu belirtelim ki; yüksek fiyatlama İslamî bakımdan sağlıklı bir muameleyi faizli muameleye dönüştürmez. Örneğin; ÖFK tarafından verilen bir teminat mektubu şer’en hiçbir mahsur taşımaz. Bu hizmet karşılığı alınan komisyon da doğal olarak helâldir. Komisyon oranının yüksek oluşu teminat mektubu işlemini haram bir muameleye haline getirmez. Ancak, yüksek komisyon veya ücretle ilgili olarak müşterinin istismar edildiği, güvenin kötüye kullanıldığı ve yapılan hizmete göre alınan karşılığın aşırı olduğu gibi tenkitler yöneltilebilir. Diğer taraftan, fiyatlamada aşırılık bir ÖFK’nın yüksek maliyetle çalıştığının veya yanlış bir pazarlama politikası yürüttüğünün kısaca bir yönetim zaafı içinde olduğunun göstergesi sayılabilir. Komisyon ve ücretlerin hangi düzeyde makûl sayılacağını belirleyecek olan piyasa koşulları ve rekabettir. Teorik olarak, rakiplerine göre fazlaca pahalı kalan ÖFK rekabette geri kalır, pazar payı azalır. Bu o kuruluşa piyasanın vereceği cezadır. Teori böyle olmakla beraber, ÖFK ile ticarî bankalar arasında müşteri nezdinde gerçek bir rekabet olduğunu söylemek zordur. Çünkü ÖFK müşterisinin tercihinde rol oynayan motivasyon dinidir. Bu kurumların müşterisi ÖFK’na aslında daha ucuz hizmet almak için gelmez, ihtiyacı olan bankacılık hizmetini alırken İslamiyet’e uymanın huzuru da tercihinde büyük rol oynar. Dolayısıyla, rekabet ancak ÖFK’nın kendi aralarında olabilir. Bu gerçek karşısında, ÖFK müşterilerine fiyat ve ücret tarifesi uygularken işin bu yönünü nazara alarak kendilerine normal kâr sağlayacak şekilde fiyatlama politikaları yürütmeleri gerekir.
dolara para yatırmak haram mı