🎿 Ünlü Bir Ressamın Kolay Resmi
i2cLH. 1 Yüzlerce ünlü ressamın tabloları ressamların adları ünlü ressamların tabloları ressam adları ünlü yağlı boya tabloları türk eserleriVittorio Pellazza Tabloları Moderatör tarafında düzenlendi 6 Ağustos 2016 3 Cevap Yüzlerce ünlü ressamın tablolarıRAFFAELLO Sanzio_eserlerinden örnekler. Bu Resim Boyunu Görmek İçin Boyut 966x720. The School of Athens 1509 Fresco, width at the base 770 cm Stanza della Segnatura, Palazzi Pontifici, Vatican Bu Resim Boyunu Görmek İçin Boyut 804x1052. The School of Athens detail 1509 Fresco Stanza della Segnatura, Palazzi Pontifici, Vatican Bu Resim Boyunu Görmek İçin Boyut 930x1094. The School of Athens detail 1509 Fresco Stanza della Segnatura, Palazzi Pontifici, Vatican The School of Athens detail 1509 Fresco Stanza della Segnatura, Palazzi Pontifici, Vatican Moderatör tarafında düzenlendi 6 Ağustos 2016
Sanat tarihinde ressam ve heykeltıraşların yeri büyüktür. Dünyaca ünlü tablolara imza atan birbirinden farklı kişiliğe ve hayata sahip ressamlar her zaman ilgi konusu olmuştur. Resme yeni başlayanlar veya ilgi duyanlar sanat tarihine damga vuran ressamları ve eserlerini öğrenerek yola koyulurlar. Herkes tarafından bilinen resimlere tekrar tekrar bakılır kimi zaman insan aynı o ressam gibi resim yapmayı ister. Daha iyi resim yapmak, yeni bir hobi edinmek veya sadeve keyif amaçlı olarak sayılarla boya setlerini tercih etmek mümkündür. Sanat tarihinde önemli yere sahip tabloların da bulunduğu setler sayesinde çok güzel resimler ortaya çıkarabilirsiniz. İşte sayılarla boyama ürünlerimizde ilham aldığımız sanat tarihine damga vuran 10 ressam! 1-Leonarda Da Vinci 1452-1519 - İtalya Rönesans döneminin ve dünyanın gördüğü en büyük dâhilerden biri olan Da Vinci, sanat ve bilimin çeşitli dallarıyla ilgilenmiştir. Anatomi ve insan vücudu üzerine yaptığı çalışmalar hala saygı görmektedir. Eserlerinin ve araştırmalarının arkasındaki gizem hala çözülmeye çalışılmaktadır. Sanatçının en çok bilinen tabloları arasında Mona Lisa’, Son Akşam Yemeği’ ve Kakımlı Leydi’ ilk olarak sayılabilir. Böylesine büyük birinin yaptığı resimleri yapmayı birçok kişi ister. Kişi hem sanatçının üslubunu anlamak hem de ortaya çıkacak resimden keyif almak amacında olabilir. Resim yapmayı sevenler ve kendini geliştirmek isteyenler sayılarla boyama setiyle oluşturulmuş Da Vinci tablolarını deneyebilir. 2-Pablo Picasso 1881-1973 - İspanya Bazı tablolar vardır ki bakıldığı anda kime ait olduğu anlaşılır. Kübizm akımının en önemli temsilcisi sayılan Picasso’nun tabloları da işte böyledir. Bir nesnenin parçalara ayrılarak tabloya yayıldığı renklerin yoğun ve uyumlu bir şekilde kullanıldığı tablolar herkesin beğenisini toplamıştır. Canlı renklerin ve kübik şekillerin kullanıldığı resimler hem çocuklar hem yetişkinler için ilgi çekicidir. Picasso, sayılarla boyama setinin favori ressamlarından biridir. Sayılarla boyama sayesinde renkleri canlı ve dinamik tablolar hem çocukların hem yetişkinlerin dokunuşuyla yeni bir sanat eserine dönüşür. 3-Van Gogh 1853-1890 - Hollanda Kulağını kesmesiyle ve akli dengesizliğiyle bilinen Van Gogh, sanat tarihindeki en meşhur ressamlardandır. Onun tablolarını ünik kılan sarı ve mavi renklerini sıkça ancak kendi üslubuyla kullanmış olmasıdır. Doğa ve manzara resimleri en çok eser verdiği alanlardır. Zeytin ağaçları, ayçiçekleri, köy manzaraları, yıldızlı gece ve günbatımı tasvirlerinin yer aldığı tablolar dekoratif olarak kullanılır. Bununla birlikte natürmort birçok eser de vermiştir. Art izlenimcilik akımına dahil resimlerini yapmak özen gerektirmektedir. Sayılarla boyama seti size yol göstererek resim yapmayı daha kolay ve keyifli bir hale getirir. 4-Caravaggio 1571-1610 - İtalya Barok akımının ilk ve önemli temsilcilerindendir. Yaşadığı dönemde kiliseyle yaşadığı zıtlıklarla ve dikkat çekici özel hayatı ile tanınmıştır. Tablolarında karanlık hakimken seçtiği olay örgüleri genellikle çarpıcı ve ürkütücüdür. Medusa tablosu sanat tarihindeki en bilindik eserlerden biri olarak ressamın üslubunu en iyi şekilde yansıtır. Dönemi içerisinde reform karşıtı bir tavır benimseyen ve bunu resim sanatına yansıtan Caravaggio ondan sonra gelen sanatçıları derinden etkilenmiştir. Günümüzde eserleri hala hayranlık ve şaşkınlıkla incelenir. Eserleri çoğu kişi tarafından soğuk, acımasız veya korkutucu bulunsa da resim sanatına katkıları yadsınamazdır. 5-Claude Monet 1840-1926 - Fransa Fransız sanatçı izlenimcilik akımına mensup olup sıklıkla doğayı tasvir etmiştir. Yumuşak fırça darbeleriyle doğaya hakim tüm renkleri kullanarak tablolarında adeta bir coşku havası yaratır. Baktıkça huzur veren resimleri özellikle şehir hayatında ufak bir kaçış anı olarak birçok kişinin duvarında asılıdır. Monet gibi doğa resmi yapmak sayılarla boyama seti sayesinde eskisi kadar zor değildir. Resme ilgi duyan ve huzurlu doğa manzaralarıyla evini süslemek isteyenler için ressamın tabloları tam bir ilham kaynağıdır. Mavinin yeşilin kısacası tüm doğa renklerinin olduğu canlı tablolar için akla gelen ilk ressamlardan biridir. 6-Gustav Klimt 1862-1918 - Avusturya Klimt, sanat tarihine damgasını vuran Art Nouveau akımının temsilcilerinden biridir. Eserlerinde düzensiz ve akışkan figürler ön plandadır. Sıkça kullanılan altın rengi, eserlerinin daha da göz kamaştırıcı olmasına katkı sağlar. En meşhur tablosu “Öpücük”, altın işleme tekniklerinin en üst düzeyde uygulandığı ve aşkın nihai bir bütünlükle simgelendiği sanat tarihindeki en önemli tablolardandır. Klimt’in kullandığı geometrik motifler karakteristik olup resimlerinde mozaikler, çiçekler ve sembollerden yararlanır. Detaylı bir resim olduğu için sayılardan faydalanarak aynı tabloyu yaratabilir ve sanat tarihine damga vuran Öpücük’ resmini odanıza asabilirsiniz. 7-Edvard Munch 1863-1944 - Norveç Munch, duygusal konular işleyen tablolara sahip bir ressam olup Çığlık’ tablosuyla herkesin hafızasına kazınmıştır. Tabloda ağzı dehşetle açık bir figür vardır ve dalgalı fırça darbeleri bakan kişiye tehlikedeymiş hissi verir. Munch, Van Gogh’un büyük hayranıdır ve resimlerinde izlenimcilik akımının etkileri görülür. Güçlü duyguları boyalar aracılığıyla tabloya taşımayı başaran sanatçı küçükten büyüğe herkesi derinden etkilemiştir. Onun fırça darbelerini takip etmek ve dünyaca ünlü sanat eserini tekrar yapmak isteyenler için sayılarla boyama seti bir fırsattır. Tabloyu yaparken ressamın hissettiği duyguları tekrar yaşayacağınıza emin olabilirsiniz. 8-Johannes Vermeer 1632-1675 - Hollanda Kuzeyin Mona Lisası’ olarak bilinen İnci Küpeli Kız tablosu sanat tarihindeki ikonik eserlerden biridir. Vermeer, Barok tarzında yaptığı resimlerle tanınır. Karanlık bir ortamdan süzülen ışıklar, gölgeler ve figürlerin bakışları bu resim temel özellikleridir. İnci Küpeli Kız tablosunda göz göze kalınan kişinin kim olduğu hala tam olarak bilinmiyor. Bununla birlikte kadının toplumdaki statüsünü ele alan tablolar yapan sanatçının eserleri günümüzde dahi önemini koruyor. Derin bakışlarıyla etkileyen ve göze çarpan inci küpesi ile Vermeer’in tablosu sanat tarihindeki en meşhur eserlerden biri olmaya devam ediyor. 9-Hokusai Katsushika 1760- 1849 - Japonya Herkesin gördüğünde tanıdığı ancak çoğunlukla ismini hatırlamakta zorlandığı ünlü tablo “The Great Wave” sanatçının en bilindik eseridir. Otuz binin üzerinde eser veren Katsusjika, Japon sanatındaki en önemli isimlerden biridir. Meşhur tablosunda bize güçlü dalganın yükselişini ve heybetini göstererek insanın zayıflığını hatırlatır. Dalga çizmenin hiç kolay olmadığı bununla birlikte bu tablodaki aynı etkiyi yaratmanın çok zor olduğu ortadadır. Aynı tabloyu yapmak isteyen ressam severler sayılarla boyama setini tercih ederek keyifli vakit geçirebilir. Heybetli ve mavisi göze çarpan büyük dalganın tablosu evin herhangi bir odasında çok güzel duracaktır. 10-Salvador Dali 1904-1989 - İspanya Dünyanın değişik yerlerinden seçmeye özen gösterdiğimiz sanat tarihine damga vuran on ressamdan sonuncusunu Deli ol’ sözüyle ve uzun kıvrık bıyıklarıyla tanınan Dali’ye ayırdık. Sürrealizm etkilerini tablolarında sıklıkla görürken Dadaizm ve kübizm akımından da yararlandığına dikkat çekilmelidir. Belleğin Azmi’ sanatçının en bilinen tablosu olup eriyen cep saatlerinden ve sembolik anlamlara sahip figürlerden oluşur. Hayal gücüyle bizi başka bir dünyaya götürdüğü tüm eserleri onu Dali yapan özgünlüğe sahiptir. Sanatın heykelcilik, filmcilik ve fotoğrafçılık gibi birçok alanıyla iç içe olan sanatçının sanat tarihine katkıları büyüktür. Bir önceki yazımıza linki üzerinden ulaşabilirsiniz.
Merhabalar sevgili E-Bursum okuyucuları. Yazımızda dünya sanat tarihine etkisi olmuş ressamların tablolarını ve tabloların hikayelerini anlatacağız. Her sanat eserini var eden bir hikaye vardır. Daha önceleri isimlerini duyduğunuz birçok tablonun hikayesini sizler için derledik. Çayınız kahveniz hazırsa yazımızı okumaya başlayabilirsiniz. Keyifli okumalar diliyoruz. İnci Küpeli Kız Johannes Vermeer 1632-1675 yılları arasında Hollanda taşralarında yaşamış bir ressamdır. Kuzeyin Mona Lisa’sı olarak adlandırılan İnci Küpeli Kız tablosunu 1665 ve dolaylarında çizmiştir. Ne yazık ki Vermeer hayatta iken yoksulluk çekmiştir. Değeri yaşadığı çağdan iki yüzyıl sonra 19. yüzyılda anlaşılmıştır. Taşralı, fakir bir ressam olmasına rağmen oldukça mükemmeliyetçi bir sanatçı kişiliğe sahip olan Vermeer, tablolarında 17. yüzyılın en pahalı boyalarını kullanmıştır. Işık oyunları ve yansımaları ustaca kullanmış ve genellikle iç mekan çizimleri yapmıştır. 43 yıllık yaşamında yalnızca 35 eser yapması onun mükemmeliyetçi tutumunu bizlere kanıtlar. Tablo içli içli bakan, inci küpeli bir kıza ev sahipliği yapıyor. Peki bu kız kim? Gerçek bir insan mı? Bu tablo neden bu kadar ilgi uyandırdı? Bu sorular yüzyıllardır eseri yorumlayanların kafasında dönüp duruyor. Bir rivayete göre resimdeki kız ressamın kızı. Bu rivayeti birçok yorumcu yanlış buluyor çünkü resimdeki kız hafif aralıklı dudakları ve hayran bakan gözleri ile ressama bakıyor. Baba-kız ilişkisinde olamayacak bir duygu yansıması mevcut. Bir diğer rivayete göre bu kız, ressamın evinde çalışan hizmetçilerden biri ve ressam bu hizmetçiyle bir aşk yaşıyor. Resimdeki kızın bakışları ve duruşu bu rivayeti destekler nitelikte. Resim ile ilk kez karşılaşan kişi ressamın belirlediği odak nokta olan inci küpeye bakıyor. O dönemde çizilen figürler resme bakan kişinin gözlerine bakar vaziyetteyken İnci Küpeli Kız’da ressam ve figür bakışıyor, inci ise resme bakan kişiyle… Sergilendiği Müze Mauritshuis Kraliyet Resim Galerisi / Lahey, Hollanda Çığlık Edward Munch, Norveçli ekspresyonist bir ressamdır. Çığlık onun en tanınmış tablosudur ve günümüzün Mona Lisa’sı olarak nitelendirilir. Bu tablonun ilk adı Umutsuzluk’tur. Munch; aşk, hayat, ölüm, korku, hüzün gibi insanlığı asırlardır ilgilendiren konuları işlemiştir. Ressam Çığlık resmini çizdiği sırada günlüğüne bu tablonun ortaya çıkışı ile ilgili bazı anekdotlar eklemiştir. Ressam iki arkadaşı ile beraber resimde yansıtılmış köprüde yürüyor ve bu sırada güneş batıyor, kendini bitkin hissediyor ve trabzanlara yaslanıyor. Aslında ressam burada doğanın çığlığını hissettiğini bizlere atarmaya çalışmıştır. Munch’un resmi yaparken hasta olması yorgunluğunun sebebinin bu hastalık olduğunu düşündürüyor. Başka bir söylentiye göre tabloda tasvir edilen köprünün yakınlarında bir mevkide bir mezbaha bulunduğu ve kesilen hayvanların resimde betimlendiği şeklindedir. Sergilendiği Müze Munch Museum/ Oslo, Norveç Yıldızlı Gece Günümüzün epey ünlü ve ilginç ressamlarından Van Gogh ve onun kafaları karıştıran Yıldızlı Gece tablosu ile karşı karşıyayız. Van Gogh’un hayatı büyük trajedilerle doludur ve kendisi zihinsel rahatsızlıklara sahiptir. Henüz 37 yaşında iken kafasına sıkmak suretiyle intihar etmiştir. Van Gogh, Yıldızlı Gece’yi çizdiği sırada Fransa’da bir akıl hastanesinde kalıyordu ve kardeşi Theo ile düzenli olarak mektuplaşıyordu. Van Gogh, Theo’ya yazdığı mektuplardan birinde Yıldızlı Gece tablosu ile ilgili olarak şunları yazmıştı. Demir parmaklıklı penceremde adeta bir buğday tarlası görüyorum. Sabahları ise gün doğumunu tüm ihtişamı ile izliyorum. Evet yanlış anlamadınız. Yıldızlı Gece’deki manzara Van Gogh’un kaldığı akıl hastanesinin penceresinden gördüğü manzara… Lakin ressam tablosunu yaparken gerçeğe pek sadık kalmamış. İlginç bir tespit olarak çizer resimde akıl hastanesinin demir parmaklıklarını tasvir etmemiştir. Bu durum onun özgürlüğü ne kadar özlem duyduğunun bir göstergesi olabilir. Tabloda bulunan selvi ağacı çoğunlukla mezarlıklarda bulunması sebebi ile ölümü betimleyen bir bitkidir. Belki de intiharını anlatmaya çalışmıştı… Sanatçıların çoğunda olduğu gibi Van Gogh’un da değeri hayatta iken anlaşılmadı. Hayatta iken sadece iki eserinin çok ucuz fiyatlarla satıldığı bilinmektedir. Bu tablo günümüzde ise sanatçılara ve tasarımlara ilham veriyor… Sergilendiği Müze Museum of Modern Art/ New York, ABD Patates Yiyenler Van Gogh’tan bahsetmişken bizleri en çok etkileyen tablolarından biri olan döneminin güncel toplumsal konularına değindiği eseri Patates Yiyenler’den bahsetmemek olmaz. Tabloda masanın hemen üzerinde bulunan evin tamamını aydınlatmaya yetmemiş cılız ışığa sahip bir lamba var. Ne tesadüf ki bu lambanın ışığı sadece ürettikleri patateslerin bir kısmını kendilerine yemek olarak ayıran emekçi çiftçilerin ellerini ve binbir emekle üretilmiş patatesleri aydınlatmakta. Bu ışık elbette ki tesadüf değil… Bu eserin hikayesi oldukça basit ve hayatın içinden. İşlenen konu aşk, nefret ve entrika bulundurmayan safi ekmek ve yaşam kavgasıdır. Açlık ve yoksulluk elbette bir gün yok olup gidecektir ama emek her daim var olacaktır. Bu sebeple cılız ışık yalnızca işçilerin ellerini ve patatesleri aydınlatır. Zira karanlıkları aydınlığa ulaştıracak eller, o ellerdir. Sergilendiği Müze Van Gogh Müzesi / Amsterdam, Hollanda Öpücük Ressam Klimt’in Öpücük adlı tablosunda bir uçurumun kenarında öpüşen iki çift tasvir edilmiştir. Erkeğin kadın bedeni üzerindeki fiziksel tutumu, kadını kavrayışı sahip olduğu şehveti gözler önüne serer. Uçurumun kenarında açmış olan çeşitli renklerdeki çiçekler ilkbahar mevsimini anımsatıyor. Resmin zemininde kullanılan koyu altın sarısı rengi ise bu tutkulu öpücüğü yıldızlara taşınmaya yetmiş vaziyette. Bu tablo da çizildiği dönemde etki yaratmamasına karşılık çiçeklerle döşenmiş, aşkın işlendiği bu tablo 68’lerin çiçek çocuklarını etkiledi ve tablo bugünkü ününe kavuşmayı başardı. Sergilendiği Müze Österreichische Galerie Belvedere Müzesi / Viyana, Avusturya 1948 Şimdi karşımızda oldukça enteresan bir tekniğe sahip ünlü Amerikan ressam Jackson Pollock var. Jackson Pollock soyut dışavurumculuk akımının önemli isimlerindendir. Pollock’un tekniğinin adı damlatma tekniğidir. Bu teknikte çok geniş yüzeylere, fırça kanvasa değmeden- uzak mesafeden damlamalar ile eser ortaya çıkar. Hatta öyle rivayet edilir ki Pollock resim yaparken kürek, tırmık, bıçak gibi materyalleri de kullanmıştır. Pollock’a göre insanlar dünyayı kendi bakış açılarından görmeyi öğrenmeli , dünyanın onların görmesini istediği bakış açısından kurtulmalıdır. Yani insan dayatmalardan sıyrılmalı, ve kendi gerçekliğini haykırmalıdır. Tablolarına isim vermeyi doğru bulmayan Pollock, numaralar vermiş ve oluşturduğu tarihleri bu numaralara eklemiştir. No. 5, 1948 isimli eseri bir alıcıya satılmıştır. Herhangi bir müzede görmeniz ne yazık ki mümkün değildir. Atina Okulu Freski 1509-1511 yılları arasında ismine Ninja Kaplumbağalardan da aşina olduğumuz Rönesans dönemi aydını Raphael tarafından Vatikan’daki Apostolic Palace’ın duvarlarından birini kaplıyor. Resimde o döneme kadar yaşamış Platon, Aristoteles, Öklid, Epiküros, Pisagor, Diyojen gibi düşünürler yer alır. Rönesans döneminin ruhunu yansıtması açısından oldukça kıymetli bir fresktir. Bu fresk sanat ve bilimi aynı potada eritmeyi başarmıştır. İtalyan Rönesansı’nı tüm yönleri ile yansıtır. Eserde yer alan antik bilim insanları rönesansı, günümüzüçok etkilemiş kişilerdir. Vatikan Sarayı’nın bir duvarında işlenmiş olan bu eser, döneminin Antik Yunan’a olan ilgisini ve hayranlığını gözler önüne serer. Sergilendiği Müze Vatikan Müzesi Çocuklarını Yiyen Satürn 1819-1823 yılları arasında ressam Francisco Goya tarafından yapılan çizilen tablo içerisinde mitolojik metaforları barındırır. Tabloya baktığınız an dehşete kapılmamak içten bile değil. Buradaki mit şöyledir Satürn bir gün, bir kehaneti öğrenir. Kehanete göre Satürn’ün oğullarından biri bir gün, Satürn’ün tahtını ele geçirecektir. İktidar hırsına bürünen Satürn bu nedenle erkek çocuklarını doğar doğmaz canlı canlı yemektedir. Taa ki Satürn’ün son oğlu olan Jüpiter, Satürn’ü öldürüp tahtını ele geçirene kadar… Sergilendiği Müze Prado Müzesi/ Madrid, İspanya Guernica Bir sanat yazısı yazıyorsak elbette ki Picasso’dan bahsetmemiz gerekir. Picasso’nun en çarpıcı tablolarından biri olan Guernica İspanya iç savaşında yaşanan dramı gözler önüne serer. Guernica İspanya’da cumhuriyetçilerin kalelerinden biri olan bir kasabadır. Kendisi de zamanında resim çizen, bir dönemin vahşi diktatörü Adolf Hitler’in emri ile bu kasaba tam iki saat bombalanmıştır. Picasso İspanya’nın değer verdiği at ve domuz figürleri ile bu olayı işlemiştir. Bu tablo dünya genelinde savaş karşıtlığı konusunda önemli yere sahiptir. Sergilendiği Yer Kraliçe Sofia Ulusal Sanat Müzesi / Madrid, İspanya Mona Lisa Asırlardır herkesin kafasını kurcalayan, tablo denince akla ilk gelen eser… İşte karşınızda DaVinci’nin efsanevi eseri Mona Lisa. DaVinci yalnızca bir ressam değil aynı zamanda tıpkı Raphael gibi bir Rönesans adamıydı. Rönesans Dönemi sanat tarihçileri açısından takdir edilen bir dönemdir çünkü sanatçılar sadece bir alanda kendilerini var etmiyor; matematik, müzik, mimari, astronomi, jeoloji gibi çok çeşitli dallarda da kendilerini eğitiyorlardı. DaVinci de bu alanların birçoğunda fikir sahibi bir entelektüeldir. 1503-1506 yılları arasında yapıldığı rivayet edilen eser, sırrını tablodaki kadının esrarengiz gülümsemesinden alır. Tablodaki kadının gözleri, tabloya bakan kişi ne yöne gitse onu izliyor gibidir. Bu yönleri ile sanatçılar ve sanat tarihçileri Mona Lisa’nın sırrını hala çözebilmiş değiller. Fakat söylenenlere göre Mona Lisa’nın gülüşünü o an resme bakan kişi kendi ruh haline göre algılıyor. Yani keyfi yerinde olan bir kişi Mona Lisa’yı mutlu bir gülümse ile, akşamüstü saatinde gün batımı sırasında ölümü anımsayan bir kişi ise hüzünlü bir şekilde görüyor. Bu tabloyu gören insanlar; internetten görmek ve gerçekte görmek arasında dağlar kadar fark olduğunu, gerçek görünümünün sanal görünümüyle uzaktan yakından alakası olmadığından bahsediyorlar. Umarım bir gün yolunuz Fransa’ya düşer ve Mona Lisa’yı dünya gözüyle görürsünüz… Sergilendiği Müze Louvre Müzesi/ Paris, Fransa Bonus Yukarıda bahsettiğimiz muhteşem tablolar ve sanatçıların neredeyse hepsi ülkemiz toprakları dışından sanatçılar. Sizler için bonus olarak kendi topraklarımızda yaşamış, kültürümüzle öğütülmüş bazı Türk ressamlardan ve eserlerinin hikayelerinden bahsetmek istedik. Mihrap Osman Hamdi Bey, bizim coğrafyamız için eşsiz bir ressam ve kültür adamıdır. Çok yönlü bir entelektüeldir. Türkiye’de sanatın, arkeolojinin gelişmesinde büyük katkıları vardır. Resimlerinde yaşadığı dönem olan Osmanlı Devleti döneminden izler çok net görünür. Doğu mistisizmini oryantalist duyarlılıkla işlemiştir. Güzel sanatlar okulunun kurucusudur. İstanbul arkeoloji müzesinin temellerini atmıştır. Nemrut Dağı başta olmak üzere Türkiye’nin birçok yerinde arkeoloji çalışmaları yapmıştır. Mihrap adlı eser Osman Hamdi’nin en çok eleştirilen eseri olduğu için sizlerle paylaşmak istedik. Bu eser 1901 yılında yapılmış, eserde arkasına minberi almış ve rahleye oturmuş bir kadını resmetmektedir. Kimine göre bu kadın eşi Naile Hanım’ın gençlik halidir. Kadının ayaklarının etrafında bulunan dini içerikli yazıların bulunduğu sayfalar dikkat çekmektedir. Ayrıca kadının sahip olduğu kıyafet dönemine göre oldukça dekolteli ve k
ünlü bir ressamın kolay resmi