🐡 Yaşar Nuri Öztürk Rahman Suresi
lZVP. 1. Elif, Lâm, Mîm. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. Yenilgiye uğratıldı Rûm. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. Yeryüzünün en yakın/en alçak bir yerinde. Ama onlar yengilerinin ardından galip duruma geçecekler, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. Birkaç yıl içinde. İş/oluş/hüküm, önünde de sonunda da Allah’ındır. Onların galibiyet gününde müminler ferahlayacaklar, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. Allah’ın yardımıyla. Dilediğine yardım eder O! Azîz’dir, Rahîm’dir O. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Allah’ın vaadi bu! Allah kendi vaadine ters düşmez. Ne var ki, insanların çokları bilmiyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. Onlar basit ve iğreti hayattan, bir dış görünüşü bilirler. Ama âhiretten tam bir gaflet içindedirler onlar! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. Kendi benliklerinin içinde olup bitenleri de mi düşünmediler! Allah gökleri, yeri ve bu ikisi arasındakileri ancak hak üzere ve belirlenmiş bir süreye bağlı olarak yaratmıştır. Şu da bir gerçek ki, insanlardan çokları Rablerine kavuşmayı gerçekten inkâr ediyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. Yeryüzünde dolaşıp bir bakmıyorlar mı ki, nasıl oldu kendilerinden öncekilerin sonu? Onlar kuvvet yönünden bunlardan daha ağır ve baskındılar. Toprağı eşip deşip didik didik etmişlerdi. Ve yeryüzünü, bunların imar ettiklerinden çok daha fazla imar etmişlerdi. Ve resulleri onlara açık seçik deliller getirmişti. O halde, Allah onlara zulmediyor değildi. Doğrusu, onlardı öz benliklerine zulmedip duranlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. Sonra o çirkinlik ve kötülük sergileyenlerin sonu, çirkinlik ve kötülüğün en beteri oldu. Çünkü Allah’ın ayetlerini yalanlamışlardı ve o ayetlerle alay ediyorlardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. Allah yaratışa başlar, sonra onu varlık alanından çekip tekrar yaratır. En sonunda O’na döndürülürsünüz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. Kıyametin kopacağı gün, günahkârlar sus pus olacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. Allah’a ortak tuttukları arasından, kendileri için şefaatçılar çıkmayacaktır. Kendi yandaşlarına nankörlük etmektedir onlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. Saat gelip çattığı gün, o gün, hepsi birbirinden ayrılacaktır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onlar bir bahçe içinde mutlu kılınırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. İnkâr edip ayetlerimizi ve âhiret buluşmasını yalanlayanlara gelince, onlar azabın içinde hazır bulundurulurlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. O halde tespih Allah için. Akşama erdiğinizde de sabaha erdiğinizde de... Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. Göklerde ve yerde hamt da O’na; gün sonunda da öğleye erdiğinizde de. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. Diriyi ölüden çıkarır O, ölüyü diriden çıkarır. Ölümünün ardından toprağa hayat verir. Siz de işte böyle çıkarılacaksınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. Onun ayetlerinden biri de sizi, topraktan yaratmış olmasıdır. Sonra siz bir insan türü oldunuz, her tarafa yayılıyorsunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. Onun ayetlerinden biri de sizin için, kendilerine ısınasınız ve aranızda sevgi ve rahmet koysun diye nefislerinizden eşler yaratmasıdır. Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ayetler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. Göklerin ve yerin yaratılmasıyla dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun ayetlerindendir. Bunda, ilim sahipleri için elbette ibretler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. Gece ve gündüz uyumanız, onun lütfundan nasip aramanız da O’nun ayetlerindendir. Bunda, işitebilen bir toplum için elbette ibretler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. Yine O’nun ayetlerindendir ki O size, korku ve ümit olmak üzere şimşeği gösteriyor; gökten bir su indiriyor da ölümünden sonra toprağı onunla canlandırıyor. Bunda, aklını işleten bir topluluk için elbette mucizeler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. Göğün ve yerin O’nun emriyle ayakta durması da O’nun ayetlerindendir. Sonra sizi bir çağrıyla davet ettiğinde siz yerden hemen çıkacaksınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. Göklerde ve yerde kim varsa O’nundur. Hepsi O’na boyun eğmektedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. Yaratmaya ilk başlayan/yaratılanları ilk yaratan O’dur. Sonra onları çevirip yeniden yaratacaktır. Bu O’nun için çok da kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce örnekler/en yüce sıfatlar O’nundur. O’dur Azîz, O’dur Hakîm... Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. Size öz benliklerinizden bir örnek verdi Ellerinizin altında bulunanlarda, size verdiğimiz rızıklarda, sizinle aynı haklara sahip, birbirinizden çekindiğiniz gibi kendilerinden çekineceğiniz ortaklarınız var mı? İşte biz, aklını işletecek bir topluluk için ayetleri böyle açık açık sıralıyoruz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. Zulme sapanlarsa ilimsiz bir biçimde keyiflerine uymuşlardır. Allah’ın saptırdığına kim yol gösterecek? Böylelerinin yardımcıları yoktur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. O halde sen yüzünü, bir hanîf olarak dine, Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah’ın yaratışında değiştirme olamaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat insanların çokları bilmiyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. O’na yönelmiş kişiler olarak O’ndan sakının! Namazı kılın ve sakın şirke sapanlardan olmayın; Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. Onlardan ki, dinlerini parçalayıp hizipler/fırkalar haline geldiler. Her hizip kendi elindekiyle sevinip övünür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. İnsanlara bir zorluk dokunduğunda, Rablerine yönelerek O’na yakarırlar. Sonra onlara bir rahmet tattırınca bakarsın ki, içlerinden bir grup Rablerine ortak koşuyor. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etsinler diye. Haydi, yararlanın/zevklenin! Yakında bileceksiniz... Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. Yoksa onlara kesin bir kanıt mı indirdik de onlara Allah’a ortak koşmalarını söylüyor! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda, onunla ferahlar, şımarırlar. Kendi ellerinin hazırladıkları yüzünden kendilerine bir kötülük gelip çatsa, hemencecik ümitsizliğe düşerler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. Görmediler mi Allah, dilediğine rızkı genişçe veriyor, dilediğine kısıyor. İnanan bir topluluk için bunda elbette ibretler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. O halde, akrabaya hakkını ver. Yoksula, yolda kalmışa da. Allah’ın yüzünü isteyenler için bu daha hayırlıdır. İşte böyleleridir, kurtuluşa erenler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. İnsanların malları içinde artsın diye riba olarak verdiğiniz, Allah katında artmaz. Allah’ın yüzünü isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte onu verenler kat kat artıranların ta kendileridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. Allah’tır ki sizi yaratmış, sonra rızıklandırmıştır. Sonra sizi öldürüyor, sonra diriltiyor. Peki, ortak koştuklarınızdan biri var mı, bunlardan birşeyi yapabilecek? Yücedir, arınmıştır onların ortak koştuklarından O. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. İnsanların ellerinin kazanmış oldukları yüzünden denizde ve karada bozgun çıktı. Allah onlara, yaptıklarının bir kısmını tattırıyor ki geri dönebilsinler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. De ki "Yeryüzünde dolaşın da öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bir bakın! Onların çoğu şirke sapan insanlardı." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. Allah tarafından ertelenmesi söz konusu olmayan bir günden önce, yüzünü güçlü ve eskimez dine döndür. O gün herkes bölük bölük ayrılacaktır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. Kim küfre saparsa inkârı kendisi aleyhinedir. Barışa ve hayra yönelik bir iş yapanlarsa, kendi benlikleri için yer hazırlarlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. Çünkü Allah, iman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanları, öz lütfundan ödüllendirecektir. O, nankörlükleri sevmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. O’nun ayetlerindendir ki, size rahmetinden tattırsın; gemiler, buyruğu ile akıp gitsin. Lütfundan nasip arayasınız ve şükredebilesiniz diye, rüzgârları müjdeciler olarak gönderir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. Yemin olsun biz, senden önce de resulleri toplumlarına gönderdik, onlara açık kanıtlar getirdiler. Nihayet, günah işleyenlerden öç aldık. İnananlara yardım etmek bizim üzerimizde bir haktı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. O Allah’tır ki, rüzgârları gönderir de onlar, bulutu savurur. Sonra Allah o bulutu gökte dilediği gibi yayıp döşer, onu parça parça eder. Nihayet sen onun arasından yağmurun çıktığını görürsün. Sonra onu kullarından dilediğine ulaştırdığında onlar, müjde almış gibi sevinirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. Oysaki onlar, yağmur kendilerine indirilmeden önce iyice suskun ve ümitsiz idiler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. Artık Allah’ın rahmetinin eserlerine bak, nasıl diriltiyor toprağı ölümü ardından! İşte bu Muhyî, ölüleri elbette diriltir. O, herşeye Kadîr’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. Yemin olsun, bir rüzgâr göndersek de o yeri sararmış görseler, arkasından hiç şaşmadan nankörlük etmeye başlarlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. Artık sen ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri takdirde sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. Ve sen körleri de sapıklıklarından aydınlığa çıkaramazsın. Sen ancak, ayetlerimize iman edenlere dinletirsin de onlar müslüman oluverirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 54. Allah O’dur ki, sizi bir güçsüzlükten yarattı. Sonra o güçsüzlüğün arkasından bir kuvvet oluşturdu. Sonra o kuvvetin arkasından bir güçsüzlük ve ihtiyarlığa vücut verdi. Dilediğini yaratır. Alîm’dir O, Kadîr’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 55. Saat gelip kıyamet koptuğu gün, günahkârlar dünyada bir saatten başka kalmadıklarına yemin ederler. Onlar işte böyle çevriliyorlardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 56. İlim ve iman verilenler ise şöyle dediler "Yemin olsun, siz, Allah’ın Kitabı gereğince yeniden dirilme gününe kadar kaldınız. İşte bu, yeniden dirilme günüdür. Fakat siz daha önceden bilmiyordunuz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 57. Zulmetmiş olanlara, özür bildirmeleri o gün yarar sağlamayacak. Onlardan Allah’ı hoşnut etmeleri de istenmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 58. Yemin olsun ki, biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü örneği verdik. Sen onlara bir mucize getirsen, o inkâr edenler mutlaka şöyle diyeceklerdir "Siz, eskiyi hükümsüz kılanlardan başkası değilsiniz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 59. İlimden nasipsizlerin kalpleri üzerine Allah işte böyle mühür basıyor. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 60. O halde, sabret! Kuşkun olmasın ki, Allah’ın vaadi haktır. İmanı kemale ermemişler seni hafifliğe sevk etmesinler/seni küçümseyemeyeceklerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Rahman olan; dünyada yarattığı her varlığını ve tüm kullarını esirgeyip koruyan, onların isyan ve kusurlarına bakmayıp yine de bütün ihtiyaçlarını karşılayan ve düzelip ıslah olmaları için fırsat ve mühlet tanıyan, O çok merhametli Allah... Yeryüzünde yarattıklarının hepsine, şefkatle acıyarak muamele eden Allah,İnsanlarla birlikte cinlere de hitab eden tek sûredir. Allah’ın sayısız nimetlerine dikkat çekilir. Bu nimetlerin ilki Kur’ân’ı öğrenme nimetidir. Değ... Devamı..O, sınırsız rahmeti ile hayat veren, yaşatan, koruyan, rahmetine, merhametine, ihsanına, hayırlara mazhar eden, Rahman olan Allah' 4. Bütün kemal sıfatların sahibi olan Rahman, Kur’anı peyderpey öğretti İnsanı yarattı, ona beyanı anlama ve anlatmayı Rahmân, Kur'ân'ı öğretti. İnsanı yarattı, ona kendini ifade etmeyi öğretti.[600][600] Rahmân sûresi hakkında genel bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XVIII, Sınırsız rahmetiyle varlık âlemindeki her şeye merhamet eden Allah, Resulüne Kur'an'ı Rahmân Kur’ân’ı ta’lîm, insânı halk iyledi ve ’ilmu’l beyânı Rahman olan Allah Kuran'ı öğretti;1,2. Rahmân, Kur’an’ı 2, 3, 4. Rahmân Kur'an'ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona açıklamayı çok merhametli olan Allah1,2. Kur'ânı O çok esirgeyici Allah O Rahmân olan Allah, Kur'ân'ı merhametli olan Allah.Esirgeyen Tanrı[3] Mekke'de nâzil olmuş 78 âyettirRahman olan Allah.Mekke’de nazil olmuştur ve 78 ayettir. İlk kelime olan “er-Rahman” sureye ad olmuştur. Bu surede Allah’ın nimetleri sayılır. Bunlar sayılırken bütün ... Devamı..O Rahmân olan Allah,Adını sonsuz şefkat ve merhamet sahibi’ anlamına gelen ilk kelimesinden alan bu sûre, Mekke döneminde indirilmiştir. Hz. Peygamberin bu sûreye “Kur’a... Devamı..1,2,3,4. Her şeye sevgi ile hakim olan Allah, // Kuran’ı öğretti // tıpkı insanı yaratıp // ona, kendini ifade etme sanatını öğrettiği olan Allah,1 Rahmân اَلرَّحْمٰنُ Allah’a ait bir sıfattır. Hem mevsuflu, hem mevsufsuz olarak tek başına özel isim olarak kullanılabilen bir “sıfat-ı müşebbeh... Devamı..Rahman. 13/30, 21/42, 67/29RAHMÂN ?..[⁴⁸³²][4832] “Rahmân da neymiş?” 2560 itirazına zımnî bir cevap Rahmân’ı mı merak ediyorsunuz? O zaman dinleyin O…O Rahmân olan Mabûd-i 2. Rahman Kur'ân'ı öğretti. O Rahman İyiliği sonsuz olan1-2. rūzį virici ögretti ķur'an'ı ya'nį Mərhəmətli olan Allah!
55-RAHMÂN 72. Ayet حُورٌ مَّقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِ Hûrun maksûrâtun fîl hiyâmhiyâmi. Bayraktar Bayraklı 68-78 İkisinde de her türlü meyveler, hurmalar ve nar vardır. Şimdi, Rabbinizin ahiret nimetlerinden hangisini inkâr edebilirsiniz? İçlerinde huyu ve yüzü güzel hanımlar vardır. Şimdi, Rabbinizin güzelliklerini nasıl inkâr edebilirsiniz? Otağları içinde sahiplerine tahsis edilmiş huriler vardır. Şimdi, Rabbinizin ahiret nimetlerinden hangisini inkâr edebilirsiniz? Bunlara onlardan önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur. Şimdi, Rabbinizin vefasını nasıl inkâr edebilirsiniz? Yeşil yastıklara ve rengarenk halılara yaslanarak sohbet ederler. Rabbinizden daha ne istiyorsunuz? İhtişam sahibi ve cömert olan Rabbinin adı ne yücedir! Edip Yüksel Çadırlara kapanmış güzeller Erhan Aktaş Çadırlarda korunaklı huriler1 vardır. 1- Parlak siyah gözlü eşler. “Hur,” parlak siyah göz demektir. Bu ayete, genellikle “ceylan gözlü huriler, ahu gözlü huriler, iri gözlü dilberler” şeklinde anlam verilmektedir. Bu, dil yönünden de, çeviri tekniği açısından da Kur’an’a karşı sadakatsizliktir. Çünkü “huri” zaten iri gözlü, ceylan gözlü veya ahu gözlü anlamındadır. Dolayısı ile “ceylan gözlü huriler” diyen bir kimse, “laf oyunu” yapmaktadır. Zira “ceylan gözlü” zaten “huri” sözcüğünün karşılığıdır. Bu kimseler aslında, “ceylan gözlü, ceylan gözlü” demiş olmaktadırlar. Huri sözcüğünü; “kadın”, “dilber” olarak çevirmek, yani ayete “ceylan gözlü kızlar, kadınlar, dilberler” olarak anlam vermek kesinlikle “Cahiliye Arap Kültürü ve Atalar dininden etkilenmenin sonucudur. Ayet, “lafız” olarak ta “anlam” olarak” da dişil bir anlam taşımamaktadır. “Hur” sözcüğüne bu şekilde anlam vermek esasen İsrailiyat kaynaklıdır.“İsrailiyat kaynaklı erkeksi algı,” ayette yer alan “hur” sözcüğüne “dişil” anlam yükleyerek; ayeti, “ceylan gözlü dilberler”, “ahu gözlü kadınlar”, “huriler” şeklinde anlamlandırmaktadır. Oysaki “hur” hem erilliğin hem de dişilliğin çoğuludur. “Hur” sözcüğünün tekil formu, erkek için “ahver”, dişi için “havra” dır. Kur’an’da, sözcüğün çoğul formu olan “hur” sözcüğü, cinsiyet olarak ne erkek ne de kadın anlamı taşımaktadır. “Hur” sözcüğü, her iki cinsi de içine alan ortak bir anlama sahiptir. Yani hem erkeğin hem de kadının gözünü ifade etmektedir. Ayrıca bu sözcükle anlatılmak istenen şey “güzellik”tir. Bu sözcüğün, tefsir ve çeviri külliyatında, Cennet’te erkeklere sunulacak, ikram edilecek dişi varlıklar olarak tanımlanmış olması, vahye dair yaşanan önemli yanılgılardan biridir. Bu, İslam’ın ahiret inancına sokulmuş önemli bir yanılgıdır. Ödüllendirmede ve cezalandırmada cinsiyet ayırımcılığı yapmak, Kur’an’a iftira atmak demektir. Muhammed Esed Kutsananlar, orada, harika çadırlarda saf ve çekingen, yumuşak huylu eşleri ile birlikte yaşayacaklar. Mustafa İslamoğlu Çardaklar içinde, gözü gönlü dışarıda olmayan pırıl pırıl eşler Süleyman Ateş Çadırlara kapanmış hûriler. Süleymaniye Vakfı Köşklerde[*], oralardan çıkmayan huriler hizmetçi kızlar vardır. [*] الخيمة çadır veya ahşap ev anlamına gelir.Lisan Cennetteki evler köşk şeklinde olacağı için köşk anlamını tercih ettik. Yaşar Nuri Öztürk Çadırlar içinde bekletilen huriler var.
1. Bir suredir, indirdik onu; farz kıldık onu... Ve içinde açık seçik ayetler indirdik ki, düşünüp ders alabilesiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. Zina eden kadınla zina eden erkek... Yüz vuruş vurun herbirinin ciltlerine... Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. Zina eden erkeği zina eden bir kadın veya putperest bir kadından başkası nikâhlamaz. Zina eden kadına gelince, onu da zina eden bir erkek veya putperest bir erkekten başkası nikâhlamaz. Müminlere bu, haram kılınmıştır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. İffetli kadınlara iftira atıp da dört tanık getirmeyenlere gelince, onlara hemen seksen vuruş vurun. Ve onların tanıklıklarını ebediyen kabul etmeyin. Onlar, sapmışların ta kendileridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. Bu suçtan sonra tövbe edip iyi hal sergileyenler müstesna. Şu bir gerçek ki, Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Kendi eşlerine bir zina isnat edip de kendilerinden başka tanıkları olmayanların herbirinin tanıklığı, kendisinin kesinlikle doğru sözlülerden olduğu hususunda Allah’a yeminden ibaret dört kez tanıklık ikrarıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. Beşincide, eğer yalancılardansa, Allah’ın laneti üzerine olsun diye söz söyler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. İtham edilen eşin, itham eden kocanın kesinlikle yalancılardan olduğuna ilişkin, Allah adına dört kez yemin şeklindeki tanıklığı, ondan cezayı düşürür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. Bu durumda kadının beşinci sözü, suçlayan erkek doğru söyleyenlerdense, "Allah’ın gazabının kendisi üzerine olması"nı söylemekten ibarettir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. Allah’ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı neylerdiniz! Ve hiç kuşku yok Allah Tevvâb’dır, Hakîm’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. O ifki/yalan haberi/iftirayı getirenler, içinizden bir gruptur. Onu sizin için şer sanmayın. Aksine o, sizin için bir hayırdır. Onlardan her kişiye o günahtan kazandığı vardır. Onların, günahın büyüğünü yönetenine de büyük bir azap vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. Onu işittiğinizde, erkek ve kadın müminlerin birbirleri için iyi zanda bulunup, "Bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. Ona dört tanık getirselerdi ya! Mademki, tanıkları getiremediler, o halde Allah katında onlar yalancılardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. Eğer dünya ve âhirette Allah’ın lütfu üzerinizde olmasaydı, içine daldığınız o yaygarada size mutlaka büyük bir azap dokunurdu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. O zaman siz, onu dillerinizle birbirinize yetiştiriyordunuz ve ağızlarınızla, hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyi söylüyor, üstelik bunu önemsiz sanıyordunuz. Oysaki Allah katında o, çok büyük bir günahtı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. Onu duyduğunuzda, "Bu konuda söz söylememiz bize yakışmaz; hâşâ, bu büyük bir iftiradır" demeniz gerekmez miydi? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. Eğer iman sahipleri iseniz, Allah sizi böyle birşeye bir daha asla dönmemeniz hususunda uyarıyor. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. Allah size ayetleri iyice açıklıyor. Allah Alîm’dir, Hakîm’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. İman edenler içinde edepsizliğin yayılmasını arzu edenler var ya, onlar için dünyada da âhirette de korkunç bir azap öngörülmüştür. Allah bilir ama siz bilmezsiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. Ya Allah’ın lütfu ve rahmeti üzerinizde olmasaydı! Allah Raûf’tur, Rahîm’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını izlemeyin. Kim şeytanın adımlarını izlerse, şeytan ona iğrençlikleri ve kötülüğü emreder. Allah’ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, içinizden tek kişi bile sonsuza dek temize çıkamazdı. Ama Allah dilediğini artırıp temizliyor. Allah herşeyi işitiyor, herşeyi biliyor. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. Sizin lütuf ve imkân sahibi olanlarınız; akrabaya, çaresizlere, Allah yolunda hicret edenlere birşey vermemeye yemin etmesinler, affetsinler, hoş görsünler. Allah’ın sizi affetmesini istemez misiniz? Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. O birşeyden habersiz iffetli mümin kadınlara iftira atanlar, dünyada da âhirette de lanete çarptırılmışlardır. Büyük bir azap vardır onlar için. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. Gün gelecek onların kendi dilleri, kendi elleri, kendi ayakları, yapıp ettikleri işler hakkında kendi aleyhlerine tanıklık edecektir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. O gün Allah, onlara hak ettikleri cezayı tam verecek ve Allah’ın apaçık Hak olduğunu bilecekler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. Murdar karılar murdar erkeklere, murdar erkekler de murdar karılara... Temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara... Bunlar, ötekilerin söylediklerinden arınmışlardır. Bunlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. Ey iman edenler! Kendi evleriniz dışındaki evlere, sahipleriyle kaynaşıp izin almadan, bir de ev sakinlerine selam vermeden girmeyin. Düşünüp taşınmanızı sağlamada bu sizin için daha hayırlıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer size "Geri dönün!" denirse, dönün; bu sizin için daha iyi ve temizdir. Allah, yaptıklarınızı çok iyi biliyor. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. Oturanı bulunmayan ve içinde size ait eşya olan evlere girmenizde bir sakınca yoktur. Allah, sizin açıkladıklarınızı da sakladıklarınızı da bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. Mümin erkeklere söyle Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. Mümin kadınlara da söyle Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar. Süslerini/zînetlerini, görünen kısımlar müstesna, açmasınlar. Örtülerini/başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler Kocaları yahut babaları yahut kocalarının babaları yahut oğulları yahut kocalarının oğulları yahut kardeşleri yahut kardeşlerinin oğulları yahut kendi kadınları yahut ellerinin altında bulunanlar yahut ihtiyaç içinde olmayan erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar yahut kadınların kaygı duyulacak yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. Süslerinden, gizlemiş olduklarının bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, Allah’a topluca tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. İçinizden bekârları/dulları, bir de erkek hizmetçilerinizden ve halayıklarınızdan durumu uygun olanları evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah onları lütfundan zenginleştirir. Allah Vâsi’dir, Alîm’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. Nikâh imkânı bulamayanlar, Allah kendilerini lütfundan zenginleştirinceye kadar iffetlerini korusunlar. Size bağımlı olanlardan, hürriyetini satın almak isteyenlerin, kendilerinde iyi hal görürseniz, onlarla yazılı anlaşma yapın. Allah’a size verdiği malından siz de onlara verin. Hizmetinizdeki genç kızları, iffetli kalmak isteyip dururlarken, iğreti dünya hayatının basit menfaatini elde etmek için fuhşa zorlamayın. Kim onları baskı altında tutarsa Allah, fuhşa zorlanmalarından sonra onları affedici, esirgeyicidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. Yemin olsun ki, size, gerçeği açık seçik anlatan ayetler, sizden önce gelip geçmiş olanlardan örnekler, korunanlar için de bir öğüt indirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. Allah, göklerin ve yerin Nur’udur. Onun nurunun örneği, içinde çerağ bulunan bir kandile benzer. Kandil, bir sırça içerisindedir. Sırça, inciden bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nispeti olmayan bereketli bir zeytin ağacından yakılır. Bu ağacın yağı, neredeyse ateş dokunmasa bile ışık saçar. Nur üzerine nurdur o. Allah, dilediğini kendi nuruna kılavuzlar. Allah, insanlara örnekler verir. Allah herşeyi bilmektedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. Kandil, Allah’ın yükseltilmesine ve içinde adının anılmasına izin verdiği evlerdedir. Orada sabah akşam O’nu tespih eder. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. Öyle erler vardır ki, bir ticaret de bir alışveriş de onları Allah’ın zikrinden/Kur’an’ından, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerle gözlerin döneceği/yer değiştireceği günden korkarlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. Ki Allah kendilerine, yapıp işlediklerinin en güzelini versin ve lütfundan onlara artışlar sağlasın. Allah dilediğini hesapsızca rızıklandırır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. Küfre sapanlara gelince, onların amelleri çöldeki serap gibidir ki, susuzluktan bunalan onu su sanır. Ama ona yaklaşınca hiçbir şey bulamaz; yanında Allah’ı bulur; O da onun hesabını eksiksiz bir biçimde görür. Allah, hesabı çok çabuk görendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. Onların amelleri, engin denizdeki karanlıklara da benzer. Üst üste dalgaların kapladığı bir deniz. Daha üstünde de bulutlar var. Birbiri üstüne karanlıklar... Elini çıkarsa göremeyecek halde. Allah’ın ışık vermediği kişiye hiçbir ışık bulunamaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. Görmedin mi, göklerdeki ve yerdeki şuurlular da bölük bölük olmuş kuşlar da Allah’ı tespih etmektedir. Her biri kendine özgü duasını, kendine özgü tespihini bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını çok iyi bilmektedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. Göklerin ve yerin mülkü/yönetimi Allah’ındır. Dönüş Allah’adır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. Görmedin mi, Allah, bulutları sürüyor, sonra onları kaynaştırıp iç içe sokuyor, sonra onları birbiri üstüne yığıyor. Nihayet, onların arasından yağmurun çıktığını görüyorsun. Gökten, ondaki dağlardan bir dolu indiriyor da onunla dilediğini çarpıyor, dilediğinden de onu yan geçiriyor. Onun şimşeğinin parıltısı, neredeyse gözleri alıp götürecek. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. Allah, gece ile gündüzü evirip çeviriyor. Gözleri olanlar için bunda elbette bir ibret vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. Allah, tüm canlıları sudan yarattı. Onlardan kimileri karnı üzerinde yürür, kimileri iki ayak üstünde yürür, kimileri de dört ayak üstünde... Allah dilediğini yaratıyor, Allah her şeye kadirdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. Yemin olsun, biz açık seçik bilgiler veren ayetler indirdik. Allah, dilediğini/dileyeni dosdoğru yola iletiyor. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. "Allah’a ve o resule inandık, boyun eğdik." diyorlar, sonra da içlerinden bir fırka bunun hemen ardından yüz çeviriyor. Bunlar, inanmış insanlar değiller. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. Allah’a ve aralarında hüküm versin diye elçiye çağrıldıklarında, içlerinden bir fırka hemen yüz çevirenler oluveriyor. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. Eğer gerçek, kendi lehlerine olursa boyun bükerek ona gelirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. Kalplerinde maraz mı var bunların, yoksa kuşkuya mı düştüler, yoksa Allah’ın ve resulünün kendilerine haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, hayır! Bunlar zalimlerin ta kendileri... Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. Allah’a ve aralarında hüküm vermek üzere O’nun resulüne çağrıldıklarında, müminlerin sözleri sadece şunu söylemeleridir "İşittik, itaat ettik." İşte bunlardır kurtuluşa erenler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. Allah’a ve O’nun resulüne itaat eden, Allah’a saygı duyan ve O’ndan korkan kişiler, zafere ulaşanların ta kendileridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. Yeminlerinin olanca gücüyle Allah’a ant içtiler ki, sen onlara emredersen mutlaka savaşa çıkacaklar. De ki "Ant içmeyin! Örfe uygun bir itaat yeterli! Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 54. De ki "Allah’a da itaat edin, resule de. Eğer yüz çevirirseniz/yüz çevirirlerse, onun görevi ona yükletilen, sizin göreviniz de size yükletilendir. Eğer ona itaat ederseniz yolu bulursunuz. Resule düşen, açık bir tebliğden başkası değildir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 55. Allah; sizin, iman edip hayra ve barışa yönelik iyilikler yapanlarınıza şu vaatte bulunmuştur Onlardan öncekileri halef kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka halef kılacak. Onlar için beğenip seçtiği dinlerini yine onlar için güç kaynağı yapacak, onları korkularının arkasından mutlaka güvene ulaştıracak. Bana kulluk/ibadet edecekler, hiçbir şeyi bana ortak koşmayacaklar. Bundan sonra nankörlük edenlerse, yoldan sapanların ta kendileridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 56. Namazı kılın, zekâtı verin, resule itaat edin ki, rahmete erdirilesiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 57. Sakın o küfre sapanların, yeryüzünde âciz bırakıcı güçler olduklarını zannetme. Varacakları yer ateştir onların. Ne kötü dönüş yeridir o, ne kötü! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 58. Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlarla, ergenlik yaşına gelmemiş olanlarınız sizden üç durumda izin istesinler Sabah namazından önce, öğlen vaktinde elbiselerinizi çıkardığınızda, akşam kılınan namazdan sonra... Kaygılanacağınız üç vakittir bunlar. Bunlar dışında size de onlara da bir günah yoktur. Aranızda dolaşırlar, birbirinize bakabilirsiniz. Allah, ayetleri size işte böyle açıklıyor. Allah Alîm’dir, Hakîm’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 59. Çocuklarınız ergenlik çağına ulaştığında, kendilerinden öncekilerin izin istediği gibi izin istesinler. Allah size ayetleri işte böyle açıklıyor. Allah her şeyi bilir, hikmeti sınırsızdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 60. Artık nikâh arzuları kalmamış, hayızdan ve evlattan kesilen kadınların, süslerini göstermek için ortalıkta dolaşmamaları şartıyla dış giysilerini bırakmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama sakınmak için titiz davranmaları, onlar için daha hayırlıdır. Allah, herşeyi işitir, herşeyi bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 61. Köre güçlük yoktur; topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. Sizin için de gerek kendi evlerinizden gerekse şu kişilerin evlerinden yemek yemenizde bir sakınca yoktur Babalarınızın evleri yahut annelerinizin evleri yahut kardeşlerinizin evleri yahut kızkardeşlerinizin evleri yahut amcalarınızın evleri yahut halalarınızın evleri yahut teyzelerinizin evleri yahut anahtarı size teslim edilmiş olan evler yahut arkadaşlarınızın evleri. Hep birlikte yahut ayrı ayrı yemenizde sizin için hiçbir sakınca yoktur. Evlere girdiğinizde, Allah katından bir esenlik, bir bereketlilik, bir temizlik dileği olarak kendinize de selam verin. Allah size ayetleri işte böyle ayan beyan bildiriyor ki, aklınızı çalıştırabilesiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 62. Müminler o insanlardır ki, Allah’a ve O’nun resulüne inanırlar. Resulle beraber, ortaklaşa bir iş üzerinde bulundukları zaman, ondan izin almadan çekip gitmezler. O senden izin isteyenler var ya, onlar Allah’a ve O’nun resulüne iman edenlerdir. Bazı uğraşları için senden izin istediklerinde, onlardan dilediğine izin ver ve kendileri için af dile. Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 63. Aranızda peygamberi çağırmayı, sizin birbirinizi çağırmanıza eş tutmayın. Allah sizin, birbirini siper ederek sıvışıp gidenlerinizi bilir. Resulün emrine aykırı davrananlar, kendilerine bir fitnenin gelip çatmasından yahut acıklı bir azabın yakalarına yapışmasından çekinsinler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 64. Gözünüzü açın! Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız Allah’ındır. O sizin ne hal üzere olduğunuzu bilir. Bir gün O’na döndürülecekler de O onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir. Allah her şeyi iyice bilmektedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
81/TEKVİR SURESİ Ali Bulaç Rahman ve Rahim Olan Allah`ın Adıyla Diyanet Vakfı Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. Edip Yüksel Rahman ve Rahim ALLAH'ın ismiyle. Elmalılı Hamdi Yazır Bismillahirrahmanirrahim Süleyman Ateş Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla.. Yaşar Nuri Öztürk Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla... - Ali Bulaç 1- Güneş, köreltildiği zaman, Diyanet Vakfı 1. Güneş katlanıp dürüldüğünde, Edip Yüksel 1. Güneş yuvarlandığı zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 1-O güneş dürüldüğünde, Süleyman Ateş 1. Güneş büzüldüğü zaman, Yaşar Nuri Öztürk 1 Güneş büzülüp dürüldüğünde, - Ali Bulaç 2- Yıldızlar, bulanıklaşıp-döküldüğü zaman, Diyanet Vakfı 2. Yıldızlar kararıp döküldüğünde, Edip Yüksel 2. Yıldızlar sönüp düştüğü zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 2-yıldızlar bulandığında, Süleyman Ateş 2. Yıldızlar kararıp döküldüğü zaman, Yaşar Nuri Öztürk 2 Yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde, - Ali Bulaç 3- Dağlar, yürütüldüğü zaman, Diyanet Vakfı 3. Dağlar sallanıp yürütüldüğünde, Edip Yüksel 3. Dağlar yürütüldüğü zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 3-dağlar yürütüldüğünde, Süleyman Ateş 3. Dağlar yürütüldüğü zaman, Yaşar Nuri Öztürk 3 Dağlar yürütüldüğünde, - Ali Bulaç 4- Gebe develer, kendi başına terkedildiği zaman, Diyanet Vakfı 4. Gebe develer salıverildiğinde, Edip Yüksel 4. En değerli mallar terkedildiği zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 4-kıyılmaz mallar bırakıldığında, Süleyman Ateş 4. On aylık gebe develer başı boş bırakıldığı zaman, Yaşar Nuri Öztürk 4 O bakmaya kıyılmayan develer kendi hallerine bırakıldığında, - Ali Bulaç 5- Vahşi-hayvanlar, toplandığı zaman, Diyanet Vakfı 5. Vahşî hayvanlar toplanıp bir araya getirildiğinde, Edip Yüksel 5. Yabani hayvanlar toplandığı zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 5-vahşi hayvanlar bir araya toplandığında, Süleyman Ateş 5. Vahşi hayvanlar bir araya toplandığı zaman, Yaşar Nuri Öztürk 5 Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında, - Ali Bulaç 6- Denizler, tutuşturulduğu zaman, Diyanet Vakfı 6. Denizler kaynatıldığında, Edip Yüksel 6. Denizler kaynatıldığı zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 6-denizler ateşlendiğinde, Süleyman Ateş 6. Denizler kaynatıldığı zaman, Yaşar Nuri Öztürk 6 Denizler kaynatıldığında, - Ali Bulaç 7- Nefisler, birleştiği zaman, Diyanet Vakfı 7. Ruhlar bedenlerle birleştirildiğinde, Edip Yüksel 7. Nefisler/kişiler çiftleştirildiği zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 7-ruhlar eşleştirildiğinde. Süleyman Ateş 7. Nefisler çiftleştirildiği zaman. Yaşar Nuri Öztürk 7 Benlikler çiftleştirildiğinde, - Ali Bulaç 8- Ve 'diri diri toprağa gömülen kızcağıza' sorulduğu zaman Diyanet Vakfı 8. Diri diri toprağa gömülen kıza, sorulduğunda, Edip Yüksel 8. Canlı canlı gömülen kız çocuğu sorulduğu zaman Elmalılı Hamdi Yazır 8 -Diri diri gömülen kıza sorulduğunda; Süleyman Ateş 8. Ve sorulduğu zaman o diri diri toprağa gömülen kıza Yaşar Nuri Öztürk 8 O diri diri gömülen kız çocuğuna sorulduğunda, - Ali Bulaç 9- 'Hangi suçtan dolayı öldürüldü?' Diyanet Vakfı 9. "Hangi günah sebebiyle öldürüldü?diye. Edip Yüksel 9. Hangi suçtan ötürü öldürüldü diye. Elmalılı Hamdi Yazır 9-hangi suçtan öldürüldü diye, Süleyman Ateş 9. Hangi günahı yüzünden öldürüldü? diye. Yaşar Nuri Öztürk 9 Hangi günah yüzünden öldürüldü diye! - Ali Bulaç 10- Sahifeler amel defterleri açıldığı zaman, Diyanet Vakfı 10. Amellerin yazılı olduğu defterler açıldığında, Edip Yüksel 10. Kayıtlar yayımlandığı zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 10-defterler açıldığında, Süleyman Ateş 10. Amel defterleri açılıp yayıldığı zaman, Yaşar Nuri Öztürk 10 Sayfalar açılıp göz önüne konduğunda, - Ali Bulaç 11- Gök, sıyrılıp-yüzüldüğü zaman Diyanet Vakfı 11. Gökyüzü sıyrılıp alındığında, Edip Yüksel 11. Gök yerinden oynatıldığı zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 11-gök yüzü sıyrılıp açıldığında, Süleyman Ateş 11. Gök sıyrılıp açıldığı zaman, Yaşar Nuri Öztürk 11 Göğün örtüsü soyulup indirildiğinde, - Ali Bulaç 12- Cehennem ateşi çılgınca kızıştırıldığı zaman, Diyanet Vakfı 12. Cehennem tutuşturulduğunda, Edip Yüksel 12. Cehennem alevlendirildiği zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 12-cehennem kızıştırıldığında, Süleyman Ateş 12. Cehennem alevlendirildiği zaman, Yaşar Nuri Öztürk 12 Cehennem kızıştırıldığında, - Ali Bulaç 13- Cennet de yakınlaştırıldığı zaman, Diyanet Vakfı 13. Ve cennet yaklaştırıldığında, Edip Yüksel 13. Cennet yaklaştırıldığı zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 13-cennet yaklaştırıldığında, Süleyman Ateş 13. Cennet yaklaştırıldığı zaman, Yaşar Nuri Öztürk 13 Cennet yaklaştırıldığında, - Ali Bulaç 14- Artık her Nefis, neyi hazırladığını bilip-öğrenmiştir. Diyanet Vakfı 14. Kişi neler getirdiğini öğrenmiş olacaktır. Edip Yüksel 14. Her kişi ne yapıp getirdiğini bilir. Elmalılı Hamdi Yazır 14-bir nefis herkes ne hazırladığını anlar. Süleyman Ateş 14. Her can, ne yapıp getirdiğini bilir. Yaşar Nuri Öztürk 14 Her benlik, önceden ne hazırlamışsa bilmiş olacaktır. - Ali Bulaç 15- Artık hayır; yemin ederim gündüz sinip gece dönen gezegenlere, Diyanet Vakfı 15. Şimdi yemin ederim o sinenlere , Edip Yüksel 15. Andolsun gizlenen yıldızlara, Elmalılı Hamdi Yazır 15-Şimdi yemin ederim o sinenlere, Süleyman Ateş 15. Yoo, yemin ederim o geri kalıp gizlenenlere; Yaşar Nuri Öztürk 15 Hayır, iş onların sandığı gibi değil! Yemin olsun o sinip gizlenenlere, - Ali Bulaç 16- Bir akış içinde yerini alanlara; Diyanet Vakfı 16. O akıp akıp yuvasına gidenlere, Edip Yüksel 16. Akıp deliklerine girenlere. Elmalılı Hamdi Yazır 16-o akıp akıp yuvasına girenlere, Süleyman Ateş 16. Akıp gidenlere, dönüp saklananlara, Yaşar Nuri Öztürk 16 Akıp akıp giderek yuvasına girenlere, - Ali Bulaç 17- Kararmaya ilk başladığı zaman, geceye andolsun, Diyanet Vakfı 17. Kararmaya yüz tuttuğunda geceye andolsun, Edip Yüksel 17. Andolsun kararmaya başlayan geceye, Elmalılı Hamdi Yazır 17-yöneldiği zaman o geceye, Süleyman Ateş 17. Sırtını dönen geceye, Yaşar Nuri Öztürk 17 Beriye geldiği ve geriye döndüğü zaman geceye, - Ali Bulaç 18- Ve nefes almaya başladığı zaman, sabaha; Diyanet Vakfı 18. Ağarmaya başladığında sabaha andolsun ki, Edip Yüksel 18. Ve nefes almağa başlayan sabaha, Elmalılı Hamdi Yazır 18-nefeslendiği zaman o sabaha ki, Süleyman Ateş 18. Soluk almağa başlayan sabaha, Yaşar Nuri Öztürk 18 Ve soluyarak açıldığı zaman sabaha, - Ali Bulaç 19- Şüphesiz o Kur'an, üstün onur sahibi bir elçinin gerçekten Allah'tan getirdiği sözüdür; Diyanet Vakfı 19. O Kur'an, şüphesiz değerli,bir elçinin Cebrail'in getirdiği sözdür. Edip Yüksel 19. Bu, onurlu bir elçinin sözüdür. Elmalılı Hamdi Yazır 19-muhakkak o Kur'an, şerefli bir elçinin getirdiği bir sözdür. Süleyman Ateş 19. Andolsun bunlara Ki o, değerli bir elçinin Cebrail'in sözüdür. Yaşar Nuri Öztürk 19 Ki o, çok değerli bir elçinin sözüdür. - Ali Bulaç 20- Bu elçi, Bir güç sahibidir, arşın sahibi katında şereflidir. Diyanet Vakfı 20. O elçi güçlü, Arş'ın sahibi Allah'ın katında çok itibarlıdır. Edip Yüksel 20. Güçlüdür; Yönetimin Sahibi katından yetkilidir. Elmalılı Hamdi Yazır 20-O elçi, pek güçlü, Arş'ın sahibinin katında itibarlıdır. Süleyman Ateş 20. O elçi, Güçlüdür, Arşın sahibi Allah katında yücedir. Yaşar Nuri Öztürk 20 Çok güçlüdür o elçi, Arş sahibinin katında saygındır. - Ali Bulaç 21- Ona itaat edilir, sonra güvenilirdir. Diyanet Vakfı 21. O orada sayılan, güvenilen bir elçi dir. Edip Yüksel 21. Kendisine uyulmalı ve güvenilmeli. Elmalılı Hamdi Yazır 21-Orada kendisine itaat edilendir, güvenilendir. Süleyman Ateş 21. Orada kendisine ita'at edilen, güvenilendir. Yaşar Nuri Öztürk 21 İtaat edilir orada kendisine, emindir. - Ali Bulaç 22- Sizin sahibiniz bir deli değildir. Diyanet Vakfı 22. Arkadaşınız Muhammed de mecnun değildir. Edip Yüksel 22. Arkadaşınız deli değildir. Elmalılı Hamdi Yazır 22-Yoksa sizin arkadaşınız Muhammed, delirmiş değildir. Süleyman Ateş 22. Arkadaşınız cinli değildir. Yaşar Nuri Öztürk 22 Ve arkadaşınız bir cin çarpmış değildir. - Ali Bulaç 23- Andolsun o peygamber, onu apaçık bir ufukta görmüştür. Diyanet Vakfı 23. Andolsun ki, onu Cebrail'i apaçık ufukta görmüştür. Edip Yüksel 23. Onu apaçık bir ufukta görmüştür. Elmalılı Hamdi Yazır 23-Vallahi onu Cebrail açık ufukta gördü. Süleyman Ateş 23. Andolsun Muhammed onu apaçık ufukta görmüştür. Yaşar Nuri Öztürk 23 Yemin olsun ki, onu apaçık ufukta gördü. - Ali Bulaç 24- O, gayb haberlerine karşı söylediklerinden dolayı suçlanamaz ya da cimrilikte bulunup kıskançlık yapmaz. Diyanet Vakfı 24. O, gaybın bilgilerini sizden esirgemez. Edip Yüksel 24. O, hiçbir haberi gizlemiyor. Elmalılı Hamdi Yazır 24-O, gayb hakkında kıskanılır da değildir. Süleyman Ateş 24. O, gayb hakkında verdiği haberlerden dolayı suçlanamaz. Yaşar Nuri Öztürk 24 O, gayb konusunda cimri değildir. - Ali Bulaç 25- O Kur'an da kovulmuş şeytanın sözü değildir. Diyanet Vakfı 25. O lânetlenmiş şeytanın sözü de değildir. Edip Yüksel 25. O, kovulan şeytanın sözü olamaz. Elmalılı Hamdi Yazır 25-Ve o Kur'an, kovulmuş şeytanın sözü değildir. Süleyman Ateş 25. O Kur'an kovulmuş şeytanın sözü değildir. Yaşar Nuri Öztürk 25 Ve o, kovulmuş şeytanın sözü değildir. - Ali Bulaç 26- Şu halde nereye kaçıp-gidiyorsunuz? Diyanet Vakfı 26. Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz? Edip Yüksel 26. Öyleyse nereye gidiyorsunuz? Elmalılı Hamdi Yazır 26-Böyle iken siz nereye gidiyorsunuz? Süleyman Ateş 26. O halde nereye gidiyorsunuz? Yaşar Nuri Öztürk 26 Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz? - Ali Bulaç 27- O Kur'an, alemler için yalnızca bir zikirdir; Diyanet Vakfı 27. O, herkes için, bir öğüttür, Edip Yüksel 27. Bu, tüm halklara bir mesajdır. Elmalılı Hamdi Yazır 27-O, sadece bir öğüttür, alemler için. Süleyman Ateş 27. O, alemlere öğüttür. Yaşar Nuri Öztürk 27 O, âlemlere bir öğütten başka şey değildir. - Ali Bulaç 28- Sizden dosdoğru bir yön istikamet tutturmak dileyenler için. Diyanet Vakfı 28. Sizden doğru yolda gitmek isteyenler için de. Edip Yüksel 28. Sizden doğru davranmak isteyenler için... Elmalılı Hamdi Yazır 28-Ve içinizden dosdoğru olmayı dileyenler için. Süleyman Ateş 28. Aranızdan doğru hareket etmek isteyen için; Yaşar Nuri Öztürk 28 İçinizden, dosdoğru yürümek isteyen için. - Ali Bulaç 29- Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Diyanet Vakfı 29. Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Edip Yüksel 29. Ne dilerseniz, ancak evrenlerin Rabbi olan ALLAH'ın dilediğine göredir. Elmalılı Hamdi Yazır 29-Fakat o alemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince siz dileyemezsiniz! Süleyman Ateş 29. Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Yaşar Nuri Öztürk 29 Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz! -
yaşar nuri öztürk rahman suresi