🌉 Duygusal Bağ Ve Sahiplenmeyi Gösteren Davranış
Bunedenle, eğilimsel empati düzeyi, anne figürü ile kurulan bağ, empatik davranışın meydana geldiği somut durumun türü, çocukların yaşı (okul öncesi dönemde empati ve davranış arasındaki ilişki) de önemli bir rol oynamaktadır. prososyal, büyük çocuklardan daha zordur), uyandırılan duyguların şiddeti ve doğası, vb..
Özeleğitim; fiziksel, zihinsel, iletişimsel, sosyal ve duygusal gelişimlerindeki özellikler nedeniyle normal gelişimden farklılık gösteren ve normal eğitim-öğretimden yararlanamayan, kısmen yararlanan veya yararlandığı hâlde destek programları ile eğitimlerini devam ettirebilen bireyler için; özel olarak yetiştirilmiş personel tarafından ekip anlayışıyla sunulan
Tipik yas süreci yaşanır. Aldatılmanın yarattığı stres uzar ve kronik hale gelirse çözüm zorlaşır. Kişi travma sonrası stres bozukluğu semptomları gösterebilir. Kadınlarda TSSB görülme oranı %35. Semptomlar: Kızgınlık, utanç, takıntı, acı verici düşünceler, imgeler, değersizlik, kıyaslama, aşırı tetikte olma
DharmaAstroloji, Oğuzhan Ceyhan ‘ın temel-orta-ileri ve uzmanlık astroloji derslerini aldıktan sonra kurduğum, hayat amacıma ulaşmak için çok kıymet verdiğim bir oluşum. Yıllarca haritalardaki eril dişil dengesini araştırarak biraraya getirdiğim öğretileri, Oğuzhan Ceyhan Akademi’de Astroloji ve Dişil Güç
Duyuşsal alan, davranış ve öğrenme terimleri nedir? İşte bu konu hakkında merak edilenler. 21.04.2021 - 14:54 | Son Güncellenme: 21.04.2021 - 14:54 Güncelleme: 21.04.2021 - 14:54
kibarDavranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan (kimse) Örnek: İşte senin bu kibar, bu efendi hâllerine bayılıyorum. Y. Z. Ortaç ambisexual Biseksüellik, her iki cinsiyetten olan insanlara karşı cinsel ve duygusal olarak ilgi duyma ve onlarla duygusal veya cinsel bir ilişki
çalışanıüzerinde bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın amacı; duygusal emek davranış-ları sergileme tiplerinin ve duygusal tükenmişlik düzeylerinin, görev ve bağlamsal performans algıları üzerindeki etkilerini ortaya koymaktır. Araştırma sonucunda; duygusal emek alt boyutla-
ITdhNMj. Hitabet sınav soruları 1. İnsanların duygu, düşünce ve isteklerini ifade etmek için kullanabileceği en önemli araç aşağıdakilerden hangisidir? A İletişim B Diksiyon C Telefon D Dil 2. Herhangi bir dilden bilinen tarihi seyir içinde veya daha önceden ayrılmış olup ses, şekil ve kelime ayrılıkları gösteren kollara ne ad verilir? A Şive B Lehçe C Ağız D Dil 3. Latince anlamı “söz söylerken sözcüklerin seçilip, düzenlenerek düşünceleri kolaylıkla anlatma tarzı” olan kelime aşağıdakilerden hangisidir. A Türkçe B Konuşma C Diksiyon D Boğumlama 4. Aşağıdakilerden hangisi Üslup çeşitlerinden biri değildir? A Alçak Üslup B Yüksek üslup C Sade Üslup D Karışık Üslup 5. Kalın sesleri ince seslerden ayıran niteliğe ne ad verilmektedir? A Şiddet B Yükseklik C Tını D Pes Ses 6. Aşağıdakilerden hangisi soluk alma şekillerinden biri değildir? A Göğüsten B Kaburga C Karından D Mideden ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME 22 7. Gürültü niteliğinde olmayan sese ne ad verilir? A Müzik B Selen C Fonetik D Tını 8. Aşağıdakilerden hangisi bir kusur değildir? A Kuvvetsizlik B Ses Titrekliği C Pes Ses D Tiz ve Keskin Ses 9. Konuşurken çıkardığımız seslerin titreşim sayısının az ya da çok oluşuna ne ad verilir? A Kuvvetlilik B Ton C Güç D Tiz Ses 10. Konuşurken ses perdelerinin değişmesine ne ad verilir? A Tonlama B Diksiyon C Selen D Büküm DEĞERLENDİRME Sorulara verdiğiniz cevapları, modülün sonundaki cevap anahtarıyla karşılaştırın. Yanlış cevaplandırdığınız soruyla ilgili konuyu tekrar gözden geçirin. Bu test sizin diksiyonla ilgili konulardaki bilginizi ölçmeye yöneliktir. İyi bir diksiyon sahibi olmak istiyorsanız konuların içinde geçen alıştırmaları mutlaka uygulayın. Güzel ve etkili konuşmak için iyi bir diksiyona sahip olmanız gerekmektedir. Bunu sağlayabilmeniz için öğrendiklerinizi gündelik hayatınızdaki konuşmalarınıza da uygulayın. ÖĞRENME FAALİYETİ 1 CEVAP ANAHTARI 1 A 2 B 3 C 4 A 5 B 6 D 7 B 8 C 9 B 10 D ÖLÇME SORULARI 1. Ağzımızdan bir kerede çıkan ses topluluğuna ne ad verilir? A Harf B Hece C Kelime D Cümle 2. Ses aletinin hareketiyle bir çok hecenin farklarının belirtilmesine ne ad verilir? A Boğumlanma B Durak C Söyleniş D Ulama 3. Ses organları tarafından seslerin doğru yerden ve doğru zamanda çıkmasına ne denir? A Fonetik B Ulama C Boğumlanma D Sağdeyi 4. Aşağıdakilerden hangisi hareket etmeyen boğumlanma organlarından biri değildir? A Çene B Diş C Diş etleri D Damak 5. Söz akışına pürüzsüzlük ve tatlılık veren aşağıdakilerden hangisidir? A Sağdeyi B Söyleniş C Boğumlanma D Ulama 6. Sözcüklerin söyleniş özelliklerine dikkat ederek, sözcükleri söylerken seslerin değerini veren, hecelelerin vurgusuna, uzunluğuna, kısalığına önem vererek seslendirmeye ne ad verilir? A Diksiyon B Sağdeyi C Söyleniş D Ulama ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME 50 7. Türkçede genellikle şiddet vurgusu hangi hecede olur? A İlk B İkinci C Üçüncü D Son 8. Zarf ve bağlaçlarda şiddet vurgusu hangi hecede olur? A İlk B İkinci C Üçüncü D Son DEĞERLENDİRME ÖĞRENME FAALİYETİ 2 CEVAP ANAHTARI 1 B 2 C 3 . C 4 . A 5 . D 6 B 7 . D Çoktan Seçmeli Sorular 1. Aşağıdakilerden hangisi sözlü mesajdır? A Tokalaşmak C Ağzını oynatmak B Sarılmak D Mektup 2. Beden dilinin günlük yaşantımızdaki önemini belirten söz hangisidir? A Beden dilini anlamak bir yetenektir. B Dil söylemezse beden söyler. C Beden dili bedenimizle verdiğimiz mesajdır. D Sözsüz mesaj bir mesaj türüdür. 3. Aşağıdakilerden hangisi sözsüz mesajdır? A Telefonla mesaj C Dilin sürçmesi B Gülümsemek D E-posta 4. İlk izlenimde en önemli belirleyici unsur hangisidir? A Ne söylendiği C Niçin söylendiği B Nasıl söylendiği D Nerede söylendiği 5. Duygusal bağ ve sahiplenmeyi gösteren davranış hangisidir? A El ele tutuşma C Gülümseme B Tokalaşma D Yakınında durma 6. Konuşma esnasında kimi ses ve sözlerin canlandırılmasına ne denir? A Jest C Taklit B Kıskançlık D Mimik 7. Aşağıdakilerden hangisi araç ve aksesuarları mesaj amaçlı kullanma nedeni sayılmaz? A Farklı görünmek için B Niyeti ifade etmek için C Kullanılan araçlar beğenildiği için D Araç ve aksesuarları tanıtmak için 1. D 2. B 3. B 4. B 5. A 6. C 7. D ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME Çoktan Seçmeli Sorular 1. Aşağıdaki davranışlardan hangisi bireyin iş birliğine hazır olmadığı görüntüsünü verir? A Gülümseme B Eller ve avuç içlerinin açık olması C Yere bakma D Başkalarına yakın durma 2. Aşağıdaki jestlerden hangisi savunma duygusunu ifade eder? A Dik duruş B Eller arkada, çene yukarıda C Kollar, eller ve avuç içleri açık D Kolları göğüste kavuşturma 3. Aşağıdaki davranışlardan hangisi bireyin sıkıntı yaşadığını belirten davranış değildir? A Çıkışa ve saate bakma B Nefesini üfleyerek verme C Kıpırdanma ve ayaklarını sallama D 4 rakamını andıran bacak bacak üstüne atma biçimi 4. “Sıkılı yumruk, dudakların sıkılması, burundan gürültülü soluma” hangi duygunun yaşandğını gösterir? A Endişe ve kaygı B Üzüntü C Tedirginlik D Öfke 5. Göz temasından kaçınma aşağıdaki duygulardan hangisinin belirtisidir? A Rahatlık ve açıklık B Suçluluk veya bir şey saklama duygusu C İş birliğine hazır olma D Kendine güvenme 6. Endişe ve kaygıyı yansıtan mesaj hangisidir? A Esneme B Göz teması C Tırnak ısırma D Düğmelenmemiş ceket 7. Ceket düğmeleri sıkı kapatılmış, kollar göğüste kenetli, vücudu uzağa çevirme, kapıya bakma ifadeleri hangi duygunun yaşandığını gösterir? A Öfke C Rahatlık B Şüphe duyma D Savunmaya geçme 8. Bayanların başlarını yana eğik durumda tutup bakmaları hangi duygu içerisinde olduklarını gösterir? A Gergin B Endişeli C İlgi bekleme D Üzüntülü 9. Kişinin başka birine yan bakması hangi mesajı ifade eder? A Alçakgönüllülük B İlgi ya da saldırma C Güvensizlik D Derin düşünce 10. Otururken ayakların açık olarak durması erkeklerde hangi durumu yansıtır? A Rahatlık ve güven duygusu B Savunmaya geçme C Endişe ve kaygı D Tedirginlik 11. Kültürler arası benzerlik gösteren jest-mimik hangisidir? A Selamlaşma B Çağırma C Vedalaşma D Ağlama 12. “Parmak uçlarını diğer kişinin avucuna bırakarak” tokalaşan kişi için yorumunuz ne olur? A Dengeli ve kendine güvenlidir. B Güçlü ve üstünlük duygusu yaşamaktadır. C Güvensiz, çekingen ve endişelidir. D Şiddete eğilimlidir. Çoktan Seçmeli Sorular 1. C 2. D 3. D 4. D 5. B 6. C 7. D 8. C 9. B 10. A 11. D 12. C
Müzakere heyeti eski üyesi Avukat Oğuzhan Hasipoğlu, mülkiyet konusundaki kriterlerden biri olduğu iddia edilen “duygusal bağ” ifadesinin tehlikeli olduğuna dikkat çekerek, bunun ileride ciddi sorunlar yaratacağına dikkat çekti. Oğuzhan Hasipoğlu Diyalog’un sorularını şöyle yanıtladıSoru Duygusal Bağ kavramı nedir ve neden aniden gündeme geldi?Yanıt Kısa bir zaman içerisinde “Duygusal Bağ” kavramını müzakere masası dışında da hem Kıbrıslı Türkler hem de Kıbrıslı Rumlar çok konuşmaya başlayacak. Zira bu kavram, oturulan evlerin iade edilip edilmeyeceğini belirleyecek en önemli kriter olarak karşımıza çıkacak. Bu yüzden şimdiden herkesin bir fikir sahibi olmasında yarar var. İlk önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından bir olan Demopoulos, daha sonra da Tasos Asproftas ve Marianna Petrakidu kararlarında detaylı bir şekilde irdelendi. Daha sonra mülkiyetteki 3 çareden bir olan “iade” konusunda taraflar bu kavramı alıp müzakere masasına getirdi. Soru Peki tarafların pozisyonları nedir?Yanıt Kıbrıs Rum tarafına göre 1974’ten önce orada yaşayan malını yitirmiş kişilerin ve veya çekirdek ailesinin bıraktığı eve dönmek istemesi halinde, 1974 öncesinde bıraktığı evle ilgili duygusal bağını ortaya koyarak bu evleri geri almak arzusundadırlar. Kıbrıs Türk tarafı ise, 1974 yılından sonra, gelip evlere yerleşen kişilerin, kendilerine tapu da verilmesiyle şu an içerisinde yaşadıkları evler ile ilgili duygusal bağın oluştuğunu üzere her iki tarafta mülkiyet hakkına saygı duyarak bireysel başvuru hakkını kabul etti. Bu durumda referandumdan sonra birleşik Kıbrıs’ta, 74 öncesi evini geri almak için komisyona başvuran Kıbrıslı Rum’a bıraktığı ev ile ilgili duygusal bağını ortaya koyduğu zaman evin iadesi kapısı açılmış olacak. Anlaşmazlık halinde ne olacak?Soru Peki evin içinde oturanın da hakkı yok mu?Yanıt Cumhurbaşkanımız Sn. Akıncı, “Evin içinde oturanın” da hakları var dedi. Peki anlaşmazlık halinde ne olacak? Eşit sayıda Kıbrıslı Rum ve Türk Komisyon üyesi karar veremediği zaman yabancı üyeler karar verecek. Diğer bir ifadeyle oturduğumuz evlerde kalıp kalmayacağımızı iadeye sınırlama getiren sağlam bir kriter ile engellenmez ise, oturduğumuz evleri terk etme tehlikesiyle 'içinde oturanın da söz Hakkı olacak' diyor ama ben şu anda KKTC tapusu elimde ise ve oturduğum evin parasını ödemişsek niye Mülk Mahkemesi’nde havale ediliyorum?Sn. Akıncı 'içinde oturanın da söz Hakkı olacak' yaklaşımını aslında tersine yazmak gerekmektedir. Bu açıklamaya bakıldığında; esas hakkı olanın “Malını yitirmiş kişilerin” Çoğunlukla Kıbrıslı Rumların olduğunu teyit eden, ancak 'içinde oturan Kıbrıslı Türk’ün de bir söz hakkı olacak” şeklinde algılanıyor ki, bu son derece tehlikelidir. 1980 veya 1990’lı yılların başında olsa idik, belki de Kıbrıslı Rumlar için, bıraktığı evle ilgili bir talep hakkı olabilir ve konu mülkiyet komisyonunun takdirine bırakılabilirdi. Ancak aradan 41 yıl geçtikten sonra mahkeme önünde o evle ilgili kimin daha güçlü duygusal bağı var tartışmasını hangi yargıç yapabilir ki? Aradan geçen zaman evleriyle ilgili Kıbrıslı Türkler lehine duygusal bağını güçlendirmiştir ve AİHM’in Demopoulos kararı da zaten bu durumu teyit etmiştir. Bu yüzden insanların içerisinde yaşadığı evin mülkiyet mahkemesinde ihtilaf konusu edilmesi ve yarışan iki hakkı çarpıştırmak insanları huzursuz etmekten başka bir durum doğurmayacaktır. Evimin tapusunu gösterdiğim an bu artık kesin bir “Natural Presumptıon” “Reddedilmeyecek bir Karine” teşkil etmeli ve Sayın Akıncı’nın söylediği gibi 'içinde oturanın da söz Hakkı olacak' değil 'içinde oturanın mülk hakkı daha ilk günden tesis edilmiş olacak“ denmeliydi. İnsanlarımızı huzursuz etmeyecek doğru yaklaşım budur. Bunun aksini söyleyenlere o zaman bana koçanımı neden verdin diye insan devletine sormaz mı? Kriterlerde 10 yıl şartı Soru Müzakere masasında son durum nedir?Yanıt Güncel takip etme şansımız olmamakla birlikte, duygusal bağı belirlemede “zaman” faktörü üzerinde durulmaktadır. 1974 yılından önce 10 yıl o ev içinde yaşayan Kıbrıslı Rum’un o eve geri dönüp yaşayıp yaşamayacağı tartışılmaktadır. Anlaşılan o ki; bir süre belirlenecek ve o süre içerisinde evde oturanların duygusal bağı var kabul edilecek. Eğer süre olarak 10 yılda uzlaşılırsa ve Kıbrıslı Rum evin tazmini yerine iadeyi seçerse, bugün 52 yaş ve üzerinde olan Kıbrıslı Rumların şu an evin içerisinde yaşayan Kıbrıslı Türk’e nazaran daha güçlü bir duygusal bağı olduğu sonucuna AİHM Duygusal Bağ kavramını nasıl yorumlamakta?Yanıt Kişinin ev ile somut ve kalıcı concrete / persistent link bir bağı var ise, o ev ile o kişinin duygusal bağı var olduğu varsayılmaktadır. Bu prensip ilk önce Demopoulos kararı ile sayfa 137. ortaya konmuştur. AİHM’e göre evin terk edildiği tarihte kişinin o evde geçirdiği süre önemli bir faktör. Aynı şekilde şu an içinde oturanın geçirdiği süreye de bakılmakta. Ancak somut bir süre yok. Diğer bir ifadeyle her olaya göre değişebilecek tespitte bulunmak ikna etme mücadelesiSoru Peki eski Müzakere Heyeti hukuk danışmanı ve şu an avukatlık mesleğini icra eden bir hukukçu olarak, komisyon önünde yargılama nasıl olacak?Yanıt Burada ciddi bir ispat sorunu yaşanacağı açıktır. Mevcut hukuk sistemimizde, gerek güneydeki gerekse kuzeydeki davalarda, bu tür ispat sorunları “İhtimaller Dengesi” denen bir kritere göre çözümlenecektir. Diğer bir ifadeyle hangi taraf duygusal bağının güçlü olduğunu Mahkemeye, şahitlerle, belgelerle ortaya koyarsa davayı o kazanacaktır. İlk talepte bulunan da davasını öncelikle ispat ile mükelleftir. Eğer gerçekten bireysel mülkiyet hakkı kabul edilmiş ve Kıbrıslı Rumlar’a başvuruda öncelik hakkı verilmiş ise, 1974 öncesinde mal sahibi olduğunu iddia eden Kıbrıslı Rum elindeki tapuyu, resimlerini, anılarını ortaya koyup halen o ev ile ilgili duygusal bağı olduğunu mahkeme önünde ispatlamaya çalışacaktır. Kıbrıslı Türk de yaptığı boya badanayı, kendi anılarını, resimlerini, koçanını ortaya koyup onun duygusal bağının daha güçlü olduğunu ve iade gerçekleşirse telafisi mümkün olmayan daha büyük zararlar ortaya çıkacağını ispata çalışacaktır. Buradaki tehlike şudur; Komisyon ihtimaller dengesi üzerine karar verirken doğal olarak vicdani kanaatlerine göre bir karar üreteceklerdir. Yabancı yargıçlar kimin duygusal bağı daha güçlü diye bir tespitte bulanacaktır. Bunu yaparken de her olaya göre değişebilecek kararlar ortaya çıkabilecektir. Bu durumda evin içerisinde oturan Kıbrıslı Türk için büyük bir huzursuzluk ortaya çıkacaktır. Komisyonun verdiği karardan memnun olmayan taraf, önce Lefkoşa’daki üst mahkemeye, onun kararından da memnun olmaz ise, AİHM’e gidecektir. Tüm bu süreçte Kıbrıslı Türklerin evleri ihtilaflı mal olacağı için takribi 5-8 yıllık bir hukuk mücadelesi geçirmek zorunda süreci zaman alacakSoru Davalarda yığılma durumu olmayacak mı?Yanıt Kıbrıslı Rumların kuzeyde bıraktıkları ev sayısı civarındadır. Kıbrıs Rum tarafının resmi pozisyonu, en az Rum göçmenin evlerine ve mallarına dönebilmesine imkan sağlayacak bir toprak ve mülkiyet rejimi öngörmektedirler. Yaklaşık yargılama sürecinin 5- 10 yıl arasında olduğunu ve civarında başvuru veya davanın olabileceği düşünüldüğünde mülkiyet sorunundan dolayı Kıbrıs Türk tarafında ekonomik ve sosyal düzen çökme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu süreçte Kıbrıslı Türkler evlerini ipotek edemeyecek veya satamayacaktır, zira evi mahkeme önünde ihtilaflı bir durumda olacaktır. Ayrıca bu kadar çok başvuruyu bir anda çözebilecek bir yargı mekanizması değil Kıbrıs’ta dünyada yoktur. Kıbrıs Türk tarafı Referandum sonrasında koçanların kırılmayacağı, yani evlerinin arsaların ihtilaflı hale gelmeyeceği bir çözüm formülü bulmak Referandum sonrasında yaşam nasıl etkilenecektir?Yanıt Öncelikle siz Referandum günü elinizde tapusu olan bir mülkünüzün size kalıp kalmayacağını netleştirmeyen bir plana evet der misiniz? Bu sorunun cevabı aslında bu soruda yatmaktadır. Aradan 41 yıl geçmiştir ve Kıbrıslı Türkler için kendilerine verilen tapuların yeniden sorgulanması, onlar için büyük bir huzursuzluğa sebebiyet Mülk Mahkemesi’ne havale etmek demek, tüm KKTC tapularının bir anda ihtilaf havuzuna attınız demektir. Bu durumda adanın kuzeyinde ekonomik hayat duracak demektir. Bunun getireceği belirsizlik ve sosyal kaos da cabası. Mutlak surette koçanların geçerliliği sorgulanmadan Mülk Mahkemesi’nde sadece kişilere koçan edilmemiş malların meseleleri, takas ve tazminatın miktarının konuşulacağı hususlar tartışılmalıdır.
Hatırlarsanız geçen ay çocuklukta yaşanan duygusal ihmalin duygularımızı bastırmamıza yol açtığından bahsettiğim bir yazı yazmıştım. Orada, duygularınızla yeniden bağ kurma konusunu bir başka yazı da ele alacağımın sözünü vermiştim 🙂 Bildiğiniz gibi, çocuklukta duygusal ihmale maruz kalmak duyguların bastırılmasına yol açar. Peki çocukken duygusal ihmale maruz kaldığınızı düşünüyorsanız ne yapabilirsiniz? Kendi duygularınızı adlandırmayı, kullanmayı, yönetmeyi ve başkalarının duyguları karşısında ne yapacağınızı öğrenmeniz duygusal zekanızı geliştirir. Duygusal Zeka hayatta dengeli, uyumlu ve mutlu olmak ta çok işimize yarar. Yaşama Sevincine Kavuşmak İçin Duygularınızla Yeniden Bağlantı Kurun İşte danışanlarımın zamanla duygularıyla yeniden bağlantı kurmalarına yardımcı olmak için birlikte geliştirdiğimiz yöntemlerden bazıları 1. Duygularımı anlamayı öğrenmek İlk adım, kendinizi yargılamadan, ayıplamadan kabul etmektir; buna zaman içinde yeniden bağlantı kuracağınız farklı duygularınız da dâhildir. Kendinizi yavaş yavaş keşfetmeye kararlı olun. Gün boyu birçok defa kendinize şöyle sorular sorun ve yalnızca kendiniz için dürüstlükle cevap verip cevaplarınızı kaydedin Gerçekte istediğim, istemediğim, sevdiğim, sevmediğim şeyler ne? Neden şu anda üzgün değilim ya da üzgünüm? Yaptıklarımı neden yapıyorum, söylediklerimi neden söylüyorum? Korkularım, endişelerim neler olabilir? Öfkemin ardında nasıl bir savunmasızlık duygusu yatıyor olabilir? Beni kızdırmasına, üzmesine, incitmesine vs. izin verdiğim şeyler neler? Ortaya çıkmaya başlayan cevapları dikkatle dinleyin Bu cevaplar hemen gelmeyebilir ama soruları sorarak ve kendinizi dinlemeye odaklanarak adım adım duygularınıza kapı açmaya doğru ilerleyebilirsiniz. Bu sorulara cevap buldukça, tekrar erişim sağlayabileceğiniz bir yöntemle kaydedin. Bir duyguyu yaşadığınız anda ne yaşadığınızla temas kurmaya çalışın, kendinize acınızla, üzüntünüzle ve öfkenizle bağ kurma izni verin. Duygularınızı adlandıramıyorsanız endişelenmeyin. Duygularınızla temas kurduktan sonra sıra bu duygularla ne yapacağınızı öğrenmeye gelir. 2. Gereksinimlerimi kabul etmek ve sorumluluğu üstlenmek Listenize bir soru daha ekleyin Neye ihtiyacım var? İhtiyaçlarla ve duygularla ilgili sözcükleri araştırın. İhtiyaçlarınızın karşılanmasına alışık olmayabilirsiniz, bunu hak etmediğinizi düşünebilir, suçluluk duyabilirsiniz Bu duyguları alt etmeyi öğrenin. Çocukluk deneyimlerimizden bağımsız olarak hepimizin karşılanması gereken duygusal ihtiyaçları vardır. 3. Ufak ufak adımlarla kendime karşı nazik olmayı ve kendime iyi bakmayı öğrenmek Kendinize şefkat ve anlayışla yaklaşın. 4. Başkalarıyla bağlantı kurmak Zamanla, başkalarıyla eskiden alışık olduğunuzdan farklı bir noktadan bağlantı kurmanın nasıl bir şey olduğunu deneyimleyin. Edindiğiniz yeni becerilerin tadını çıkarın. Sevdiğiniz biri üzgün olduğunda ya da hayal kırıklığı yaşadığında duygusal bir şekilde karşılık vererek empati kurmayı deneyin. Onlara, “Benim sizi anladığımı hissettiniz mi?” diye sorun. Kendiniz ve Çocuklarınız İçin İleriye Dönük Düşünün ve Harekete Geçin Duygusal Zekânın hayatın bütün alanlarında dengeli ve uyumlu olmak için genel zekâdan daha bütüncül bir ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Kendi duygularınızı adlandırmayı, kullanmayı, yönetmeyi öğrenmeniz de, başkalarının duyguları karşısında ne yapacağınızı öğrenmeniz de yaşamsal önem taşıyor. Çocukken ihmal edildiysek bunu anlamak çok önemlidir, böylece boşluğu doldurarak kendi çocuklarımıza daha sağlıklı bir duygusal ortam sağlayabiliriz. Daha önce yapmadıysanız Çocuklukta Duygusal İhmal testi yapmak için buraya tıklayın. Attribution Generic CC BY & Travel Blog İrem Bray İrem Bray, Boğaziçi Psikoloji ve Londra Üniversitesi Psikiyatri Enstitüsü mezunu uzman bir psikolog ve deneyimli bir Aile Terapistidir. Hayatı, dünyaya vereceği armağanlarını keşfetme ve paylaşma yolculuğu olarak görür. Bireyden yola çıkarak toplumu halka halka dönüştüren projeler geliştirir. Ekibi ile birlikte son teknolojileri kullanarak aile terapistleri yetiştirir, dünyanın her yerinde yaşayan kişilerle, özellikle Türk ve Türklerle ilişkide olanlarla görüşerek birey, çift, aile, şirket gibi sistemleri iyileştirmek, geliştirmek üzere çalışmalar yapar. İrem Bray ve ekibine [email protected] adresinden veya 0090 538 912 33 36 ve 0044 738 7763244 telefon numaralarından hemen ulaşabilirsiniz.
Haberler > Duygularımız İçin Bilim Ne Diyor? Duygular Hakkında Geliştirilen 4 Önemli Teori - 2314 - 0823 Duygular, insan davranışları üzerinde inanılmaz derecede güçlüdür. Güçlü duygular, normalde gerçekleştiremeyeceğiniz durumlar için zevk almanız veya kaçınmanız için harekete geçmenize neden olabilir. Peki duygularımız bizi tam olarak nasıl yönlendiriyor, neler olmasına neden oluyor? Duygulara sahip olmamıza neden olan nedir? Araştırmacılar, filozoflar ve psikologlar insan duygularının ardında yaşananları ve nedenlerini açıklamak için farklı teoriler önermişlerdir. Bugün sizlerle birlikte 4 farklı duygu teorisini bilim ve felsefenin ışığında inceleyeceğiz. Duygu Nedir? Türk Dil Kurumu'nun tanımına göre duygu; bir olay, kimse ya da nesnenin insanın iç dünyasında oluşturduğu, uyandırdığı yankı, etki, tepki, izlenim anlamına gelmektedir. Duyguların Teorisi Temel duygu teorileri üç ana kategoride toplanabilir Fizyolojik, nörolojik ve bilişsel. Fizyolojik teorilerde, bedendeki tepkilerin duygulardan sorumlu olduğu öne sürülmektedir. Nörolojik teorilerde ise beyindeki aktivitenin duygusal tepkilere yol açtığı öne sürülüyor. Son olarak, bilişsel kuramlar duyguların oluşturulmasında düşüncelerin ve diğer zihinsel aktivitenin önemli bir rol oynadığını öne sürmektedir. 1. James Lange Duygu Teorisi Kuramı James-Lange teorisi, fizyolojik bir duygu teorisinin en bilinen örneklerinden biridir. Psikolog William James ve fizyolog Carl Lange tarafından bağımsız olarak önerilen James-Lange duygu teorisi, duyguların olaylara karşı fizyolojik reaksiyonların bir sonucu olarak ortaya çıktığını açıklamaktadır. Bu teori, fizyolojik bir reaksiyona yol açan bir dış uyaran gördüğünüzde ortaya çıkar. "Titriyorum, bu yüzden korkuyorum." Örneğin, ormanda yürürken birden karşınıza bir ayı çıkıyor. Kalbiniz hızla çarpmaya başlar ve titreyebilirsiniz. James-Lange teorisi, beyninizin fiziksel tepkilerinizi yorumlayacağını ve korktuğunuz sonucuna varacağınızı söylüyor. 2. Cannon Bard Duygu Teorisi Bir başka iyi bilinen fizyolojik teori, Cannon-Bard'ın duygu teorisidir. Walter Cannon, James-Lange duygu teorisiyle birkaç farklı noktada ayrıştığını söylemiş ve bu doğrultuda bir teori geliştirmişti. İnsanların fizyolojik hareketlerinin duygularla bağ içinde olması kabul edilebilir ancak her hareket duygularla gerçekten bağlantılı olmayabilir. Örneğin kalbiniz hızlı atıyor olabilir. Ancak bu korktuğunuz için değil de spor esnasında gerçekleşebilir. Cannon ayrıca duygusal tepkilerin, fiziksel durumların tetiklemesi nedeniyle fizyolojik nedenlerden kolay bir şekilde ortaya çıktığını söylemektedir. 3. Schachter-Singer Teorisi Schacter-Singer'in heyecan-duygu kuramı, duygularımızı çevremizde gözlemlediklerimizle, kendimizi başkaları ile kıyaslama yolu ile tanıyabildiğimizi söylüyor. Karanlık bir caddede yürürken sizi birinin takip ettiğini ve buna ek olarak caddenin öteki tarafında takip edilen başka bir kadın olduğunu düşünün. Buna karşılık kadının bu duruma korkuyla tepki göstermek yerine neşeli bir biçimde davrandığını düşünün. Kadının verdiği tepkiler sizin korkunuzun gitmesi veya azalması için yeterli midir?Buradan yola çıkarak, belki de aslında korkulacak bir şey olmadığına karar verebilirsiniz. Kendinizi bu duygulardan sıyırıp normale dönebilir veya siz de neşeli hissetmeye teoriye göre, olaylar dizisi önce bir uyaran içerir, bununla birlikte düşünce aynı zamanda fizyolojik bir tepki ve duygunun eş zamanlı deneyimine yol açar. 4. Yüzsel Geri Bildirim Facial-Feedback Teorisi Bu teoriye kurama göre yüz kaslarımızdan aldığımız mesajlar ve geri bildirimler, beyin tarafından farklı duygular olarak yorumlanır. Yani beyin, gerçekleşen bir eylemin, olayın veya olgunun ardından yüzümüzdeki kasların aldığı şekillere göre bir duygu üretir, çıkarımını yapar. Örneğin sokakta yürürken bir köpek gördüğümüzü hayal edelim. Ağzını açmış, dişlerini gösteriyor veya hırlayarak, havlayarak bize yaklaşıyor. Bu durumda korku’ duygumuz sırasıyla şu adımları izleyerek oluşur Uyaran köpek yüz kaslarımızın değişmesine neden olur. Beyin yüz kaslarımızdan geri bildirimi alır, çıkarım yapar ve değerlendirir. Farklı mesajlardan, kaslardan gelen geri bildirimler farklı duyguların hissedilmesini sağlar yani korku. Artık duygu oluşmuş ve açığa çıkmıştır. Ortaya çıkan duyguya göre tepki gösterir ya da gösteremeyiz. Yüzsel geri bildirim teorisi James-Lange teorisine oldukça benzemektedir. Her ikisi de çevresel duygu teorileri içerisinde sınıflandırılmaktadır. Aralarındaki fark, duyguyu ortaya çıkaran kaynağın farklı oluşudur. James-Lange teorisi beynimizde gerçekleşen fizyolojik değişimlerin sonucu duyguların ortaya çıktığını belirtmiştir Plotnik, 2009. Yüzsel geri bildirim ise James-Lange teorisinden farklı olarak yüz kaslarıyla, daha mikro düzeyde bir alanla ilgilenir. Kaynak
Abone Ol İlgisiz ve aksi olarak bilinseler de kedilerin onlara bakan kişilerle duygusal bağ kurduğu öne sürüldü. Ancak bilim dünyasından itirazlar da gecikmedi. Kedilerin de aynı köpekler ve çocuklar gibi, onlara bakan kişilere duygusal açıdan bağlandığı belirtildi. Bilim insanlarının güvenli bağlanma’ olarak adlandırdığı bu ilişkide, bakıcının varlığı kedilerin çevresini keşfetme konusunda güvenli, emin, sakin ve hissetmesine yardımcı haberine göre, ABD'deki uzmanlar tarafından yürütülen araştırmada, 70 kadar yavru kediyle sahibi gözlendi. Her katılımcı kedisiyle bir odada iki dakika geçirdi, daha sonra orayı iki dakikalığına terk etti, son olarak iki dakika için tekrar odaya geri sırada kedilerin davranışlarını inceleyen araştırmacılar, kedilerin yüzde 64’ünün sahibiyle tekrar birleştiğinde daha az stres belirtisi gösterdiğini saptadı. Bakıcısı odaya dönen çoğu kedinin, sahibinin etrafında dolaştığını ve daha yakın temasta bulunduğu belirtildi. Araştırmayı kaleme alan uzmanlar, “Araştırma sayısının az olmasına rağmen, elimizdeki bulgular kedilerin sosyal biliş yeteneklerini hafife almış olabileceğimizi ortaya koyuyor” ifadelerini GELDİ HESABA KATILMAYAN UNSURLAR VARAncak araştırma bilim çevrelerinde itirazlarla karşılandı. İngiltere’de Veteriner Davranışsal Tıp alanında uzman olan Prof. Daniel Mills, araştırmanın bazı eksik unsurları olduğunu söyledi. Mills, araştırmacıların diğer olası bağlanma tiplerini göz önünde bulundurmadığını ayrıca kedilerin sahipleri dışında yabancı kişilere karşı nasıl tepki vereceğinin hesaba katılmadığını belirtti. Mills, kedilerin belli bir kişi yerine genel olarak herhangi bir insanın varlığına yakınlık göstermiş olabileceğine dikkat Trent Üniversitesi’nden Dr. Lauren Finka da yetersizlik konusunda Mills’e katıldı. Finka, “Çocukların ve köpeklerin aksine kedilerin bakıcılarıyla güçlü ve güvenli bir ilişki geliştirmeye dair doğuştan gelen bir ihtiyaçları olması pek olasılık dahilinde değil. Bu daha çok kedilerin kişilikleri, daha önceki sosyallikleri ve bizim onlara nasıl baktığımızla ilgili” yorumunu yaptı. Video haberler için YouTube kanalımıza abone olun
duygusal bağ ve sahiplenmeyi gösteren davranış